Ülke puanının ayakta kalmasını sağlayan 2 ekibin Süper Final'deki ilk karşılaşması yine Avrupa Kupalarına daha üst sıralardan katılma amacı taşıyordu. Son 5 maçını kazanamayan evsahibi Trabzonspor'la yine son 4 maçını kazanamayan konuk ekip Beşiktaş sahaya 3 puan için çıktılar. Mart ayına kadar Avrupa Kupalarında varlığını sürdürmek demek, son 2 sezonda hissedilen düşüşün etkisiyle sıralamada geriye düşen Türkiye için can suyu olmak demekti. Hem Trabzonspor hem de Beşiktaş kendilerini Süper Lig yarışında geride bırakan, zorlu Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi mücadeleleri verdiler. Bu sezon ülke puanımıza Gaziantepspor 2.0, Bursaspor 2.5 puan kazandırırken Trabzonspor ve Beşiktaş 11'er puan kazandırdılar. Bu uzun ve zorlu maraton, tek bir Avrupa Kupası maçı bile oynamayan ezeli rakipler Galatasaray ve Beşiktaş'ın işine yaradı. Puan farkı kapanmayacak şekilde açıldı.
Carvalhal'in gidişi, Tayfur Havutçu ve yeni başkan Fikret Orman'ın gelişiyle birlikte yeni bir ivme yakalamak isteyen Siyah-Beyaz'lılar bu kez şeytanın bacağını kırmak istiyordu. Türkiye Kupasına erken veda etmiş olmanın verdiği hedefsizlik, elde avuçta sadece Süper Final'in kalmış olması iki takımın da temkinli futbol oynamak yerine yalnızca galibiyete odaklanmasına neden olmuştu. Nitekim, Trabzonspor bayan taraftarların muazzam katkısıyla maça hızlı başladı. İlk yarının tamamında evsahibi takımın üstünlüğü vardı. Her ne kadar topun kontrolü Beşiktaş'ta olsa da, Trabzonspor Olcan ve Volkan'ın getirdiği toplarla etkili olmayı başarıyordu.
Halil'le Burak Yılmaz'ı kıyasladığımızda bazı farklılıklar ortaya çıkıyor. Örneğin Burak Yılmaz daha iyi bir sprinter ve son vuruş ustası (Kafa Vuruşları Hariç) olmasına rağmen, Halil daha komple bir forvet oyuncusunun özelliklerine sahip. Halil çok iyi top saklıyor, top onun ayağındayken diğer oyuncularımızın hücum için pozisyon alması, rakip alana yerleşmesi çok daha kolay oluyor. Riskli çalımlar denemiyor ve güçlü yapısıyla ondan top çalmak bir hayli zor oluyor. Bu özellikler malesef Gol kralımız Burak Yılmaz'da bulunmuyor. İşte bu yüzdendir ki Halil ve Burak çift forvet olarak ileride şans bulduğu maçlarda daha efektif oynuyor, daha çok gol pozisyonuna giriyoruz.
Geçen hafta yaşadığımız infialin de etkisiyle Fildişi Sahilli milli oyuncumuz Didier Zokora'ya her zamankinden biraz daha fazla destek verdi tribünlerimiz. Trabzon'da ve Karadeniz'in geri kalanında ne ırkçılık ne de ona yakın bir hissiyat hiçbir zaman vuku bulmamıştır. Sempatik, insan ilişkileri çok güçlü olan Zokora yerinde başka bir siyahi futbolcu olsaydı tepkisi çok daha farklı olabilirdi ama o serinkanlılığını korudu, duruşunu hiç bozmadı. Ancak 'Yazık!' diyebildi. Bu kelime tek başına 2011-2012 sezonunu ifade etmek içinde kullanılabilirdi pekala. Annesi Trabzonlu olan Emre'nin açıklamaları kendini daha da fazla pisliğe batırmaktan başka bir işe yaramadı. Önce 'Evet, dedim' sonra sırasıyla 'Hayır, demedim.' , 'Demiş olabilirim.' , 'Nigger demedim, Prick dedim.' , 'Zokora'da bana küfür etti' ve son olarak 'Dediysem bile hatırlamıyorum' gibi cevaplar veren Emre'nin şuurunu kaybettiği, hükümsüz olduğu ve bulanların insanlık namına en yakın polikliğine getirmeleri ben insanlık adına rica ediyorum.
Mustafa Yumlu futbolunun zirvesinde olduğunu, taraflı tarafsız herkese ispat ediyor. Halil ve Zokora'yla beraber sahanın Trabzonspor adına en iyisiydi. Rakibin baskılı olduğu 2.yarının 15-20 dakikalık periyodunda birkaç hata yapılsa da defansımızı dün akşam pozitif buldum. Gereksiz heyecan yapmadığımız anlarda başarılı oluyoruz. Rakipte Süper Ligin en yetenekli futbolcusu Fernandes varken bu kadar kapanmak beraberinde açık vermeyi de getirecekti haliyle. Direkten dönen top, atamayan atarlar kuralının tekrardan tekerrür etmesini sağlıyordu. Halil, Zokora'nın enfes pasıyla hareketlendiği pozisyonda, Burak Yılmaz'ın sezon boyunca yalnızca bir kez tercih ettiği kaleciyi çalımlama seçeneğini kullanıyor, çokta zorlanmadan meşin yuvarlağı ağlarla buluşturuyordu. Maç sonunda tribünlerdeki 21.727 coşkulu taraftar hep beraber kolbastı oynuyordu. Özlemiştik kazanmayı.
Vadesi çoktan dolmuş Süper Lig'in evrak işlerini tamamlamak gibi, gereksiz Süper Final maçlarını en azından 3. olarak bitirmemiz, gelecek sezon adına atılmış iyi bir adım olacak. Boğazına kadar pisliğe batmış Türk Futbolunu, Milli Takım Kaptanını, Federasyon Başkanını ve yuvarlak masa şövalyelerini seyretmeyi daha fazla midem kaldırmıyor zira. Bitse de gitsek...
Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga **
Mustafa Yumlu ****
Giray Kaçar ***
Cech **
Serkan Balcı **
Zokora ***
Colman **
Volkan Şen **
Adrian **
Olcan Adın **
Halil Altıntop ***
Sonradan Girenler
Dk. 64 Paulo Henrique *
Dk. 73 Celutska *
Dk. 88 Alanzinho ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder