Trabzonspor kulübü, tarihinin belirli dönemlerinde, aynı ülkenin ya da ekolün temsilcisi olan birçok ismi kadrosunda bulundurarak fahri turizm elçiği yapar. İşe o dönemlerden birindeyiz bugünlerde. Yakın geçmişteki Yugoslav, Gürcü, Brezilyalı akımlarının yerini Doğu Avrupa akımı aldı. Kadrosundaki 4 Polonyalının yanında 3 Slovak ve 1 Çek oyuncu bulunduran Bordo-Mavili kulübümüzün bu seçiminin altında yatan nedeni bilemesekte yabancı oyuncuların yaşadığı uyum sorunu sürecini kıslatmak adına yapılmış transferler olarak algılayabiliriz. Bu Slav reformunun altında yatan nedenlerden biri de Şenol Güneş'in futbol ahlakı ve iş disiplini bakımından sorunlu olmayan futbolcularla, görev adamlarıyla çalışmayı sevmesi diyebiliriz.
UEFA'ya verilecek Şampiyonlar ligi oyuncu listesinde, yıldız isimler yerine iyi alternatiflerle anlaşma yolunu seçti Trabzonspor yönetimi. Belki de çok kısa olan bu süreçte, zaman darlığından yetişmedi bazı isimler. İlk anlaşmaya varılan isim, Sol bek ve sol açık bölgelerinde görev yapan Marek Cech oldu. Sparta Prag'ta yıldızı parlayan, Avrupa'nın futbolcu fabrikası Porto tarafından keşfedilen, 3 sezon burada görev yaptıktan sonra Premier ligin yolunu tutan ofansif bir sol bek. Hızı, adam geçme özelliği, pozisyonuna göre iyi sayılabilecek tekniği, ortaları ve uygun maliyetiyle Trabzonspor için önemli bir kazanımdır Cech. Şampiyonlar liginde 15 maça çıkmış olmanın verdiği tecrübeyle katkı sağlayacaktır. 1 Milyon Euro bedelle transfer edilmiş olması, WBA takımının hocası tarafından pek şans verilmemesine bağlanabilir. Hem milli takımda sürekli şans bulan bir isim olması hasebiyle hem de oynadığı ligler bazındaki tecrübesiyle takıma pozitif etki edeceğinden şüphem yok.
Yine Slovakya milli takımından arkadaşı, Football Manager oyununun fenomenlerinden biri olan duran top ustası, hücuma dönük orta saha Marek Sapara, takımın yeni transferlerinden biri oldu. Rosenborg'un lig şampiyonluklarında ve Şampiyonlar ligi gruplarındaki maçlarında sivrilen bir isimdi. Akabinde Ankaragücü takımına geldiğinde kendi adıma onu izleyeceğim için mutlu olmuştum. Geride kalan 2 sezonda beklentilerimi boşa çıkardığını söyleyemeyeceğim. Ayağındaki topu sapara'dan çalmak çok zordur, topla ya da topsuz oyunda ortalamanın çok üzerindeki futbol zekası sebebiyle çok iyidir, oyunu iyi okur ve ara paslarıyla forveti her an gol pozisyona sokabilir. Şampiyonlar Ligi için çok üst düzey bir futbolcu olmasa da Süper Lig için çok yerinde bir transferdir. Slovakya Milli takımında ise, oynadığı bölge itibarıyla Hamsik, Kucka ve Weiss gibi önemli yeteneklerin arkasında kaldığı için pek şans bulamıyor.
Uzun zamandır kadromuzda olmayan tipte, komple bir santrafordur Vittek. Kadroda uzun boylu, hava toplarında etkili ve son vuruşu olan başka bir alternatif yokken, 3 kulvarda mücadele edecek takımımız adına sezonun en efektif transferlerinden biri olmuştur bana göre. En büyük ve bana göre tek dezavantajı olan sık sakatlanma sorunu nüks etmezse, Trabzonspor taraftarına kendini sevdirmekte zorluk çekmeyecektir. Boyunun 1.87 olmasına aldanmayın, uzun boyuna rağmen benzerlerinden daha hızlıdır, adam eksiltip, top saklayabilir. 2010 Dünya Kupasının yıldızlarından biridir. Bazen kanatlardan yaptığı bindirmelerle etkili olabiliyor Robert Vittek, fakat Bordo-Mavili takımımızda bu görevi yapacak o kadar alternatif var ki, ona sadece işin son noktasını koymak kalacaktır muhtemelen.
Sapara ve Vittek'in alacaklarından vazgeçerek, yalnızca 800.000 Euro karşılığında transfer eilmesi, yönetimin kulübün başına geldiğinden beri yaptığı en olumlu hareketlerden biridir. Belki şampiyonlar Ligi için yetersiz olabilir ama bu kadro Süper Lig standartlarında rahatlıkla ilk 2'ye girebilecek kalitededir. Toplam 1.8 Milyon euroya en azından yedek kulübesini zenginleştiren böylesine 3 önemli ismi kadroya kattığı için yönetimimize teşekkür ediyorum. Haftaya lig başlıyor, Vira Bismillah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder