4 Şubat 2012 Cumartesi

Elde Var Sıfır!

Şampiyonluk yolundaki rakiplerinin puan kaybettiği geçtiğimiz haftayı iyi değerlendirmişti Trabzonspor, bugün ise sadece bu avantajı değil özgüvenini de kaybetti. Medical Park Antalyaspor, Mehmet Özdilek'in yıllardır uyguladığı sisteme ihanet etmeden, çakılı savunma önünde koşan ön liberolarıyla, Tita gibi Süper Lig seviyesine göre çok iyi bir hücum gücüyle galip gelmesini bildi. Üstelik ahım şahım futbol oynamadan. Bordo-Mavi'li futbolcularımız ise taşıdıkları formanın ağırlığına pek aldırış etmeden mücadele ettiler. Sezonun en kötü futboluna Orta Hakem Hüseyin Göçek'in uydurma penaltısı da eklenince mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Sezon boyunca iyi oynamadığımız maçlarda dahi bazı futbolcularımızın kişisel becerileriyle sonuca gittiğimiz mücadeleler olmuştu. Fakat bu kadar kötü oynayıp, maçı kazanma adına hiçbir şey yapmayan bir takım görmemiştim.

2008 Yılından beri Antalyaspor'un teknik direktörlüğünü yapı nam-ı diğer Şifo Mehmet, geçen 4 yılda takımına bir kimlik aşıladı. Zor gol yiyen, savunması çıkmayan, iyi savunma yapıp hücum oyuncularının kişisel becerilerinden gol bekleyen bir takım stratejisine sahipler. Burak Yılmaz'ın kesinlikle çok zorlanacağı bu sistem karşısında farklı bir dizilimle sahaya çıkılmalıydı. Tek forvet oynayan Burak yeterli yardımı alamadı ve rakip stoperler arasında mum gibi eridi. Gerekli tedbirleri alıp, alternatif bir dizilimle mücadele etmeyen Şenol Güneş maça başlarken kaybetmişti. 82 puan topladığımız geçen sezon iki maçta mağlup edemediğimiz Antalyaspor aynı şablona sahipti. Sürekli aynı 11'le çıkmak devamlılık için önemli ama böylesine kritik bir virajda rakibe göre taktik yapılması gerekiyordu. Tita faktörünü gözardı etmeyelim. Türk olduktan sonraki ismiyle Melih Gökçek Trabzonspor savunmasına çok zor anlar yaşattı. 2004 Yılında Ankaraspor'da başladığı Türkiye kariyerine başarıyla devam ediyor. Yaşı 30 olsa da yerli statüsündeki bir oyuncu için hayli cazip görünüyor gözüme, yıllık ücretinin ise kulübede çürüttüklerimizin 3'te 1'i kadar olması muhtemel.

İYİ
Mardan stadyumunda Trabzonspor açısından iyi olan pek az şey vardı. Bunlardan biri vasata yakın birkaç oyuncudan biri Mustafa Yumlu'ydu. Futbolunun üstüne koyuyor, oynadıkça özgüven kazanıyor. Ayakları düzgün, kısa paslarda eskisinden çok daha iyi ve hatalarını azalttı. Sadece gerekli olduğunda uzun pasları tercih ederse daha iyi olacak. Bu şekilde hırslı, tutkulu oynamaya devam ederse Glowacki'nin sakatlık dönüşünde formasını alması zorlaşacak. Mustafa'yla beraber biraz Kaptan Tolga biraz da Olcan Adın bir şeyler için çabaladılar. Ama takımın geri kalanı olan bitene seyirci kalınca skora yansımadı bu çaba.


KÖTÜ
Söylenecek, sarfedecek o kadar olumsuz şey var ki toplasam burdan köye yol olur. Serkan'dan başlayalım. Mehmet Eren'in filelerimize gönderdiği pozisyonda rakibini iyi marke edemedi. Aynı pozisyonda Celutska olsaydı o golü yemezdik. Maç boyunca çok etkisizdi, sahada olduğunu görüyorduk ama yaşadığına dair emareler oldukça zayıftı. Şayet bu bitkisel hayattan çıkamazsa ilk 11'den olacağı aşikar. Giray önceki maçlara nazaran daha kötüydü, takımın halet-i ruhiyesine işleyen isteksizlikten nasibini almıştı. Cech WBA'dan transfer edildiği günden beri en kötü maçını çıkardı. Son maçta düşüşte olduğunu söylemiştik, bu maçla dibi gördü. Onu görünce Celutska'nın kabahati neydi diye sormaktan alamıyorum kendimi. Aykut geçmiş 2 maçına göre düşüşteydi. Colman'ın takımı katlettiği deplasmanda kötünün iyisi gibi gözüktü. Alanzinho'nun aklı futbolda değildi. Rakibin hata yapması muhtemel defansına karşı insiyatif alıp, çalıma bile girmedi. Sonuç olarak Şenol Güneş'te onu devre arasında oyundan aldı. Yerine giren Adrian, Alan'dan daha iyi bir performans sergileyip birkaç güzel pas attı ama neticeye etki edemedi. Halil'in süregelen formsuzluğu bugün tavan yaptı. Goldeki asisti hariç tek bir olumlu hareketi yoktu. Karda, kışta hatta fırtınada nasıl futbol oynanırın dersini veren adam gitmiş, Antalya'ya tatile gelen gurbetçi turist gelmiş. Akıl almaz bir gündü onun adına da. Dakikalar 61'i gösterdiğinde yerini Henrique'ye bırakıyordu. Paulo'nun da kendini ispat etme adına yaptığı gereksiz çalımların ardı arkası gelmiyor bir türlü. Ciddi bir disiplin sorunu olduğunu düşünüyorum. Burak Yılmaz, gol yükümüzü tek başına sırtlayan Şenol Güneş Mucizesi, günden güne takım oyunundan uzaklaşıyor. Gol kaçırmasına hiçbir tepkim olmaz, olmadı ve olmayacak. Ama bir futbolcu kaybettiği toptan sonra bile kayıtsız kalıp, hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsa ciddi bir sorunu var demektir. Attığı ve çoğunda rakibe teslim ettiği paslardan bahsetmiyorum bile. Biraz toparlanması, kendine çekidüzen vermesi gerekiyor.


ÇİRKİN
Colman. Keyfine göre oynayan bir futbolcu hüviyetine büründü bu sezon özellikle. Bir futbolcunun maç seçmesi bir çok nedene bağlanabilir ama onun Trabzonspor formasıyla geçirdiği en kötü sezona tanıklık ediyor olduğumuz gerçeğini de gizleyemez. Trabzonspor'a ilk geldiği zamanlardaki heyecanını yitirmiş besbelli, sıkıntısı var. Ama bu durum takımı sabote ediyor. Bir an önce kendine gelmesi, psikolojik tedavi dahil her türlü desteği alması gerekiyor. Bildiğim kadarıyla yakın zamanda sözleşmesiyle alakalı bir sıkıntı olmayacak çünkü 2016 yılına kadar uzatıldı. Trabzon'un ve Trabzonsporlunun çok sevdiği bu karakter, kendini ispat edip, adını duyurduğu kente borcunu bu şekilde ödememeli. Üstelik kendisinden beklentiler bu denli fazlayken.


Oyuncularımızın Değerlendirmesi

Tolga Zengin **
Mustafa Yumlu **
Serkan Balcı *
Giray Kaçar *
Marek Cech *
Colman *
Aykut Akgün *
Alanzinho *
Olcan Adın **
Halil Altıntop *
Burak Yılmaz *

Sonradan Girenler
Dk. 46 Adrian *
Dk. 61 P. Henrique *
Dk. 78 Volkan Şen *

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder