Geçtiğimiz sezon izlediğimiz, kazanmaya alışmış takımın yerine istikrarsız sonuçları adet haline getirmiş bir Trabzonspor var karşımızda bu sezon. Dün akşam soğuk havaya rağmen Hüseyin Avni Aker stadyumunu dolduran binlerce taraftar, istikrarlı istikrarsızlığın deja vu'sunu yaşadı yeniden. Geçen sezon puan kaybı yaşasa da her maç mücadele eden, hırslı bir futbol takımı vardı sahada. Bu sezon ise oynadığında gol olup yağan, oynamadığında ise silik, küme düşmesi kesinleşen takımlar gibi mücadele eden bir takımımız var.
Daha önce buradan defaatle yazdığımız gibi, Trabzonspor'un stoper kadrosu Süper Lig için yeterli olabilir ama Playoff ve Avrupa Ligi için zayıf kalıyor. Dün maç boyunca sahaya yerleşemeyen Trabzonspor'un savunma oyuncularının pozisyon alamama hatası 2 gole mal oldu. Rakibin en iyi yaptığı şey sahayı iyi parsellemekti, kendilerini hiç yormadan, hızlı ve genç oyuncularla sonuca gittiler. Trabzonspor kötü oynadı diyemeyiz, malesef onu bile oynayamadı. Şampiyonlar Ligi maçlarındaki konsantrasyondan eser yoktu. Deplasmanda 3-0 yenildiğimiz CSKA maçında bile daha karakterli bir futbol oynamıştık. Çok iyi başladığımız maçın başında 2 gol pozisyonu kaçırdıktan hemen sonra kalemizde şok bir gol gördük. Peşisıra 2. golü yememiz, takımı oyundan düşürdü. Çok değil birkaç sezon önce Toulouse'la Avni Aker'de yaptığımız maçın bir kopyası gibiydi mücadele. Orada sahneye klas bir vuruşla Gicnac çıkmış maçın hemen başında burada Matavz sahne aldı.
Geldiğimiz noktada tur şansımızı zora soktuğumuz aşikar, fakat Alanzinho, Olcan ve henüz Avrupa'da golle tanışamayan Burak Yılmaz'ın formda olduğu bir güne denk gelirsek 35.000 kişilik Philips stadyumunda turlamamız çok büyük bir süpriz olmaz. Yazının başında da belirttiğim gibi, bu takım çok zorlu bir deplasmandan galibiyet çıkartacak kapasitede, yeter ki oynamak istesin.
PSV gerçekten sağlam bir kadro kurmuş. Neredeyse 2 yıl boyunca peşinden koştuğumuz, o zamanlar FC Kopenhag'ın oyuncusu olan Atiba Hutchinson'ı dün bir kez daha izleme fırsatı buldum ve çok beğendim. Oyunu iki yönlü oynayabilen, güçlü bir ön libero. Sol kanatta forma giyen Surinam asıllı siyahi futbolcu Jeramain Lens ve sağ açık Belçikalı Dries Mertens kısa zamanda Avrupa'nın büyük takımlarına transfer olurlar. Golleri atan Kaptan Ola Toivonen ve Tim Matavz'ın kalitelerini tartışmaya bile gerek yok. Onların bütün silahları iyi günündeyken bizim sadece Olcan'la direnme çabamız yeterli olmadı haliyle.
İYİ
Maçın hemen 11.dakikasında 2-0 yenik duruma düşmesine rağmen desteğini esirgemeyen Trabzonspor taraftarı şüphesiz ki en büyük alkışı haketti. Bundan 15 yıl önce benzer bir sahneye tanık olsak, tribünlerden ıslık, yuhalama ve istifaya davet trio'sunu duyacağımızdan zerre şüphem yok. Her geçen yıl Trabzonspor'un tribün kültürü de şehirle birlikte gelişiyor, bilinçli bir taraftarlık kitlesi oluşuyor. İlk devre boyunca mücadeleyi neredeyse tek başına sürdüren Olcan Adın gerçeğini de es geçmemek gerekiyor. Takımın üzerine çöken ölü toprağını kaldırmak için didindi resmen, nihayetinde insanüstü çabasıyla golü de kazandırdı. Fakat 2.devre onu sahada göremedik, yorgunluktan ya da yeteri kadar pas alamamasından kaynaklanmış olabilir. Olcan'ın aksine ilk devre pek ortalıkta gözükmese de ikinci devre gösterdiği mücadeleyle ayakta kalan bir diğer futbolcumuz da Serkan Balcı'ydı. Fakat yaşının ilerlemiş olması çabuk yorulmasına neden oldu ve 77.dakikada yerini Adrian'a bıraktı. Şüphesiz böylesine üst düzey maç tecrübesi en fazla olan futbolcumuz Marek Cech olmasaydı sol kanadımızdan rakibin daha çok gelmesi işten bile değildi. Araya girdiği ve çaldığı toplarla farkın açılmasını engelledi diyebiliriz.
KÖTÜ
Hakem üçlüsü maçın ağırlığını kaldıramadı. Ofsayt olmayan 2 pozisyonda oyunu keserek öne geçme şansımızı yok ettiler. Rakibin faullü oyununa rağmen bir türlü çıkmak bilmeyen Sarı Kart kafamda soru işaretleri oluşturdu açıkcası. Felix Brych'in basit bir korner pozisyonunda bile aut vermesi, maçı ne kadar kopuk yönettiğinin bir kanıtı gibiydi. Kaleci Tolga dün yine kötü maçlarından birini çıkardı. Yediği ilk golde topa hamle yapamadı, şayet düzgün yer tutsaydı o golü kalemizde görmezdik. ikinci golde top bacaklarının arasından geçip giderken seyretmekle yetindi. Sektirdiği toplardan birinde kalemizde 3. golü görmemiş olmamız büyük şans. Mustafa Yumlu ve Giray Kaçar ikilisi takımın defansif zaafiyetinin merkezindeydiler. Pozisyon alma becerisinden yoksunmuş gibi mücadele ettiler. Sağda oynayan Celutska, Lens karşısında pek başarılı olamadı. Yabancılık çekmediği stoper'lere katkı noktasında da tamamlayıcı görevi üstlenemedi malesef. Serkan, Colman ve Aykut üçlüsüyle orta sahayı kalabalık tutup rakibin pas trafiğini kesmeye çalışan Şenol Güneş'in planları işlemedi. 3'ü birden felakete yakın bir ilk yarı oynadı. Yine de pres yapıp, rakipten top kapma noktasında katkı sağlayacak Colman'ın yerine Aykut'u çıkarsa 2.yarı daha farklı bir maç izleyebilirdik. Colman her ne kadar yüksek pas hatasıyla oynasa da Aykut gibi durarak oynamıyor, düz bir ön libero 2. yarı Trabzonspor'un isteyeceği en son şeydi. Aykut'un Trabzonspor'da 11 oynayacak meziyette olmadığı ve olmayacağının tekrar etmekte bir sakınca görmüyorum, çünkü beni mahcup edecek bir oyun ortaya koymuyor. Halil oyunda kaldığı süre boyunca varlık gösteremedi. Halef selef oldukları, yerini doldurmaya çalıştığı Umut Bulut'un yaptıklarını düşündüğümüzde, katetmesi gereken çok mesafe var. Burak Yılmaz skora etki edecek şansları yakalamasına rağmen değerlendiremedi. Kaybettiği toplar sonrası takındığı tavır sadece benim değil izleyen herkesin tepkisini çekiyor. Acilen bu umursamaz ruh halinden sıyrılması gerekiyor. Bir parantezde Şenol Güneş'e açalım, maçı kafasında oynadığında sahaya sürdüğü 11'in başardığını görmüş olabilir. Fakat işlerin yolunda gitmediği daha ilk yarıdan belliyken Halil'i 72 dakika sahada tutmak çok gereksizdi. Aynı şekilde Colman yerine pekala Aykut'u oyundan alabilirdi. Malesef oyuna gerekli müdahalaleri yapamadı, yapmak istediğinde ise atı alan Üsküdar'ı geçmişti.
ÇİRKİN
Trabzonspor yönetim kurulu, Şenol Güneş'in özellikle istemesine rağmen üst düzey bir stoper almayarak dün akşamki -belki sonuç olarak değil ama futbol olarak- hüsranın baş aktörü olmuştur. Sadri Şener ve ekibinin bu sezon yaptığı onca transferden yalnızca birinde (Olcan) isabet tutturması, UEFA'dan alınan milyonlarca Euro'nun heba edilmesi, çok daha zorlu bir gruptan gelip PSV'ye toslamak ve dahası. Dereyi geçip çayda boğulan Trabzonspor'un sezon başından beri başlıca sorunu kaliteli stoper eksikliği iken, koca bir devre arası transfer sezonunu boş geçmek aymazlıktır. Umarım eleriz fakat olur ya elenirsek, o kötü esprilerinden birini daha yapma sayın başkan. Zira takımın defansı o espriyi halihazırda yaptığının en açık ispatı gibi.
Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga Zengin *
Mustafa Yumlu *
Giray Kaçar *
Serkan Balcı **
Celutska *
Marek Cech **
Colman *
Aykut Akgün *
Olcan Adın **
Halil Altıntop *
Burak Yılmaz *
Sonradan Girenler
Dk. 46 Alanzinho *
Dk. 72 P. Henrique *
Dk. 77 Adrian ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder