İlk kez katıldığı Şampiyonlar Liginde 7 puan toplayıp, şanssız bir şekilde 3.lükle yetinen Trabzonspor'u bize yaşattığı heyecandan ötürü kutluyorum. Avrupa Ligi grupları için Athletic Bilbao'u ağırlayacağı rövanş maçından hemen önce tebliğ edilmişti bize Şampiyonlar Ligi. Sizin yeriniz Devler ligi denilmişti. Hazırlıksız yakalandık evet ama Ay-Yıldız'ı başarıyla temsil ettik, her maçta formanın hakkını vererek. İtalyan devine, yeryüzünde futbolla ilgilenen hemen hemen herkesin kadrosundaki birçok ismi ezbere bildiği Ranieri'nin öğrencilerine iki maçta da kök söktürdük, futbol dersi verip 4 puan aldık ama yetmedi. İtalyan işi bir kumpasın içinde bulduk kendimizi. Halbuki o kadar hazırlanmıştık ki zafere, üstümüzdeki formalarla, maçın bitiş düdüğüyle birlikte dinmek bilmeyecek zafer nidalarıyla. Fakat olmadı, Milano'dan gelen son dakika golü hevesimizi kursağımızda bıraktı.
Şampiyonlar Ligi'nde sıfır çekeceğimizi düşünenler son dakikaya kadar tur şansı olan bu takıma saygı duymayı öğrendi dün gece, bir kez daha. Şimdi ise daha uzun ve meşakkatli bir yol var önümüzde; Uefa Avrupa Ligi. Nispeten daha zayıf takımlarla eşleşme ihtimalimiz var ama kura şansı denen şeye aşina olmadığımız için Mancester United ve ezeli rakibi Mancester City bize gülümsüyor gibi. Nevzat Aydın bey, grup kuraları öncesinde yaptığı totemin bir benzerini yapmalı ki bu takımlara rakip olmayalım, erken havlu atarız.
Dün inanmış, varını yoğunu ortaya koyan, terinin son damlasına kadar mücadele eden bir Trabzonspor vardı sahada. Kaptanları önderliğinde çok iyi savaştılar. Kötü futbol oynadığımız gerçeğini gözardı etmememiz gerekiyor elbette. Şampiyonlar Ligi'nde iç sahada galip gelemeyen bir takımın üst tura çıkması pek görülen bir şey değildir, dün bu gelenek yine tekerrür etti. Avni Aker stadyumunda kazanacağımız 1 galibiyet bizi üst tura çıkartmaya yetecekti. Kısmet değilmiş.
Şampiyonlar Ligi'nde oynadığımız 6 maçta en dikkat çeken isim şüphesiz Tolga Zengin'di. Dün yine fazla mesaideydi kendisi. Didindi, durdu. Takım arkadaşlarını hırslandırdı, takımın gol yememesinin tek sebebi bizzat kendisidir. Tolga'nın önünde stoper mevkisinde mücadele eden Giray-Glowacki ikilisi de görevini iyi yaptı. Serkan gününde değildi, gereksiz top kayıpları yaptı. Krampon seçiminden olsa gerek birkaç pozisyonda yere düştü. Cech, Tolga'dan sonra sahada bizim adımıza en faydalı isimdi diyebiliriz. Tecrübesiyle bu takıma çok şey katıyor. Hazard'ı ve rakip sağ kanadı sıklıkla kullanan Lille oyuncularını iyi durdurdu. Celutska'yı pek izleyemedik, yerini erkenden Adrian'a bıraktı.
Colman pek efektif değildi, Zokora da öyle. Aldığı Sarı Kart Avni Aker'deki ilk Avrupa Ligi maçını tribünden izleyecek olmasına neden oldu. O kalibrede bir oyuncuya yakışmayacak derecede saçma bir hareketti yaptığı. Alanzinho durgun günlerinden birini oynuyordu dün gece, kendini hiç gösteremedi. Halil Altıntop yine çok savaştı, mücadele etti ama tıpkı Burak gibi ofansif olarak hiçbir varlık gösteremediğimiz maçlardan biriydi. Dolayısıyla defansif anlamda verdiği önemli katkıdan başka bir şey katmadı takıma. Sonradan oyuna giren Adrian topu ayağında iyi tuttu fakat beklenen seviyeye gelmediğini de ne yazık ki söylememiz gerekiyor. Paulo Henrique oyunda kaldığı süre boyunca çok istekliydi. Aslında bu arzusu, şenol Güneş'ten sonraki maçlar için forma istediğinin açık bir ispatı gibiydi. Bence bir şansı hakediyor, kumaşı kaliteli. Süper Lig'in en formda golcüsü malesef Şampiyonlar Ligi'ni gol bulamadan tamamladı. Umarız kendini Uefa Avrupa Ligine saklıyordur. Çünkü ona ve gollerine orada daha çok ihtiyacımız olacak.
Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga Zengin ****
Giray Kaçar ***
Glowacki ***
Marek Cech ***
Celutska **
Serkan Balcı **
Colman **
Zokora ***
Alanzinho *
Halil Altıntop ***
Burak Yılmaz **
Sonradan Girenler
Dk. 33 Adrian **
Dk. 65 Paulo Henrique **
Dk. 90 Mustafa Yumlu ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder