Mahmut Özgener'in koltuğu alelacele terkedip, Federasyon başkanlığı seçimlerinin ağır topu Mehmet Atalay'ın adaylıktan vazgeçmesi, pimi çekilmiş bombayı kucağında bulan Mehmet Ali Aydınlar ve ekibinin hazırlıksız yakalanmasına neden olmuştu. Olayın bu kadar vahim olduğunu bilen herhangi bir spor adamı o koltuğa talip olmazdı zaten. Buraya kadar her şey normal, peki ya sonrası?
Federasyonun seçim süresince her ne kadar demokratik bulmasam da her yönetim kurulunda ülkenin büyük takımlarını temsilen kişiler bulunur, ama az ama çok. Burada Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Mehmet Ali Aydınlar, İstanbul takımlarının isteklerine koşulsuz evet derken, Trabzonspor'un yollamak istediği tek isme -haksızlığa tahammül edemez diye- hayır yanıtını verdi. Zaten PFDK ve Tahkim Kurulu İstanbul takımlarının güdümündeyken, TFF yönetimi de onların gönüllerince at koşturabilecekleri bir yer oldu.
3 Temmuz'da Şike Skandalının patlak verdiği günden bugüne süreci yönetemeyen, yönetmeye çalıştığı zamanlarda ise sürekli başka kurum, kuruluş ya da kişilerin tesiri altında kalan Mehmet Ali Aydınlar için söylenebilecek tek şey var; Hayal Kırıklığı. İlk günlerde üzerinden hala çıkartamadığı Fenerbahçe formasının kutsallığından olsa gerek, Fenerbahçe camiasının travma durumundaki tepkilerinden etkilenerek yanlış kararlar almış, sonrasında bu kararlardan geri dönme cesaretini gösteremeyerek başka hatalar yapmıştır. Akabinde para derdine düşmüş Digiturk'ün baskılarına dayanamayarak, kendisinin bile inanmadığı Playoff sistemini getirdi. Kararı tek başına ve demokratik olmayan bir şekilde aldığı aşikar gibi gözükse de perdenin arkasında Digiturk vardı.
Şike Skandalından en çok etkilenmesi beklenen takım olan Fenerbahçe'nin -kağıt üzerinde- play off'dan en çok nemalanacak takım olması düşünülüyordu. Hem Digiturk'e hem de gönül verdiği renklere hizmet ediyor Türkiye Futbol Federasyonu başkanı. Çünkü skandalın etkisiyle sezona kötü başlayacak olan Fenerbahçe'nin ilk 4'e girmesi süpriz olmazdı. Böylelikle şampiyonluk şansı kötü başlayan bir sezona rağmen hep devam edecekti. TFF Yönetimi, 4 Büyük kulüp arasında deplasmanlara misafir takım seyircisinin alınmaması yönündeki talebini zorla kulüplere kabul ettirerek, Türk Futbolundan daha ziyade kendi koltuklarını kurtarmaya niyetli olduğunu tekrardan tescil ediyordu.
İddianame açıklanmadan önce, her şey çok açık, bir an evvel kararımızı vereceğiz diyen kişi, iddianamenin açıklanmasından sonra sezon sonunu bekleyeceğiz diyordu. Yine aynı şekilde Etik Kurulunun aldığı karara göre gereğini yaparız demesine rağmen Etik Kurulu kanaatlerini kamu vicdanının muhasebesine sunmaktan sakınıyordu. Bugün Bursaspor'un Uefa Avrupa Ligi'nde olmamasının tek sebebi Mehmet Ali Aydınlar'dır. Çünkü kararı ancak UEFA'nın baskı ve diktesiyle alabilecekti takım listelerinin kesinleşmesine 1 gün kala üstelik.
Türk Spor tarihinin en büyük skandalının yine Türk Spor tarihinin en kötü Federasyonu tarafından yönetiliyor olması büyük şanssızlık. Takke'nin düşüp, kelin göründüğü bu nahoş ortamda Mehmet Ali Aydınlar'ın yapacağı en doğru iş istifa etmek olacaktır. Şimdiye kadar başta Digiturk olmak üzere, Fenerbahçe Yönetim Kurulu, Michel Platini, Pierre Cornu gibi isimlerin tesirinden çıkamayan Aydınlar'ı, Türk toplumunun vicdanı adına istifaya davet ediyorum. İnsanlar hata yapabilir ama hatadan dönmek büyük bir erdemdir. Türk futbolun adına bu fedakarlığı çok görmeyeceğini ümit ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder