14 Kasım 2014 Cuma

Kumpasın İçinden

İnsanoğlunun hayatında eşine az rastlayabileceği, en alık insanın bile anında uyanacağı, pis kokuların ayyuka çıktığı bir süreç 3 Temmuz nam-ı diğer Şike Süreci. Şimdilerde minareyi çalanlar kılıfını itinayla hazırlamakla meşguller. Öyle ki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Hükümeti, Adalet Bakanlığı ve onun temsilcisi olan hukukçular yemeyip, içmeyip mesaisini Aziz Yıldırım'ı ve saz arkadaşlarını kurtarmaya harcıyor.

Sizi birkaç dakikalığına düşünmeye davet ediyorum. Zira bu çok iyi hazırlanmış kumpasın içinden çok sevdiğimiz Trabzonspor'u sağsalim çıkarma görevi en çokta bize düşüyor. Hayatında hiç Ağır Ceza Mahkemesi üyeliği bile yapmayan bir hukukçu düşünün. 2 Nisan 2014'te bu kişiyi İstanbul 45. Asliye Ceza Hakimliğinden alıyorsunuz, 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı yapıyorsunuz. 13.ACM Başkanı Metin Tamirci daha önce şike ve teşvik yapıldığını karara bağlayan 16. Ağır Ceza Mahkemesinin ve kesinleştiren Yargıtay kararlarını yok sayıyor ve yeniden yargılanma kararı alıyor. Malum şahıs bu kararına gerekçe olarak 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılan değişikliği gösteriyor. Mahkeme, Yargıtay tarafından onaylanan şike dosyasındaki dinleme ve izlemenin eski kanun kapsamında olduğunu vurgularken, bu hukuka aykırı, trajikomik karar diğer davaların hükümlülerini harekete geçiriyor haliyle. Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı’na yüzlerce dilekçe geliyor. Çıkar amaçlı suç örgütü, uyuşturucu ticareti ve fuhuş gibi suçlardan ceza alan hükümlüler, mahkemelere gönderdikleri dilekçelerle 'yeniden yargılama' istiyorlar. Birçoğu cezaevinde bulunan hükümlüler dilekçelerinde, ‘Aziz Yıldırım gibi kendilerinin de ceza aldığı davalardaki teknik ve fiziki takibin eski yasaya göre yapıldığına’ dikkat çekiyor lakin hiçbiri onun kadar şanslı olamıyor yeniden yargılama hususunda.

8 Haziran 2014 tarihinde ilginç gelişmeler oldu. Tıpkı şike çetesi gibi hakimlerden oluşan 13.ACM çetesi de acemilikleriyle dikkat çekiyordu. Savcının mütalaasının ardından Şike davasına ilişkin kararı vermek üzere İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Metin Tamirci, üye hakimler Mehmet Uğurlu ile Fatma Altun Şahin odalarında çalışmaya başladılar. Adliyenin temizlik görevlisi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Fatma Altun Şahin’e ait evrakları, adliyenin koridorundaki bir masanın kenarında buldu. Hakim Şahin, evrakın odasında olması gerektiğini, dışarıda bulunmasının olağan olmadığını, odasına birisinin girmiş olabileceğini belirtirken Başsavcı, hakimin odasını ve evrakların bulunduğu masayı gören kameraların incelenmesi talimatını verdi. Amma ve lakin yapılan incelemerde evrakların nasıl odadan çıktığına ilişkin bir bilgi bulunamadı.

Aziz Yıldırım'ın ve cezası kesinleşen diğer şike suçlularının infazını bekleten, yeniden yargılama kararı alan bu zümre bizzat Ak Parti tarafından görevlendirilmiştir. Ankara Üniversitesinde öğrenciyken 1996 yılında Trabzonspor'un 2-1 mağlup olduğu maçtan sonra 'Koyduk mu?' diyen İskilip, Çorum'lu o fanatik fenerbahçe taraftarı olan genç şimdi Şike davasına bakıyor. Yargıtay şike ve teşvik sabit, cezaların ertelenmesini tartış derken davanın yeniden görülmesini kastetmemişti elbette.

Normal bir hukuk devletinde böyle bir adli süreç işlemez, ama bir Muz Cumhuriyetinde yaşıyorsanız bundan sonra olacakları da az çok kestirebiliyorsunuz demektir. Sanık vekillerinin etekleri tutuşmuş vaziyette 17-25 Aralık operasyonları sonucunda Ceza muhakeme kanununda yapılan değişikliklerden yararlanmak için yırtınıyorlar. Gaye Aziz Yıldırım'ı ve beraberinde yargılanan şahısları hem şikeden hem de çeteden beraat ettirmek.


13 Kasım 2014 tarihinde gerçekleştirilen, Şikecileri Aklama Davasının ilk duruşmasında ilginç gelişmeler oldu haliyle. Fenerbahçe kulübünün avukatları Trabzonsporlu sanıklar tarafından zarara uğratıldıkları gerekçesiyle katılma talebinde bulundu. Halbuki Trabzonsporlu sanıklar daha önce 16.ACM'de yargılanıp beraat etmiş, Yargıtay da bu kararı onamıştı. Dolayısıyla Trabzonsporlu sanıkların Fenerbahçe kulübünü zarara uğratmadıkları kesinleşti. Ama Fenerbahçeli avukatlar yine de katılan kısmına oturdular. Trabzonspor Gönüllü Avukatı Hakan Orhan bu konuyla alakalı itirazda bulunsa da Mahkeme bir karar vermedi. Hakan Orhan'ın ısrarları üzerine başka bir Ağır Ceza Mahkemesi Hakiminden asla duyamayacağınız şu sözler kulaklarda çınladı; 'Biz de farkındayız. Ama bu hususu sükutla geçiştirelim.' Hukuken, katılma talebini ya kabul ya red edersin. Ya da bir sonraki celse karar vermek üzere incelemeye alırsın. Ama daha önce de dediğimiz gibi güçlülerin hukukunun işlediği bir memleket burası.

Mahkemenin hukuken haklarında yeniden yargılama kararı verilemeyecek 31 kişinin dosyalarıyla beraber haklarından muhtemelen yeniden yargılama kararı verilecek Şike Çetesi Lideri Aziz Yıldırım ve beraberindeki 5 kişinin dosyalarının birleştirilecek olması da cabası, davanın sonraki duruşmalarında daha büyük hukuksuzluklar göreceğimizden şüpheniz olmasın.

Düzenin bu denli kokuşmuş olmasına, adaleti koruması gereken hakimlerin ruhlarını şeytana satmış olmalarına tahammül edemiyorum. Fenerbahçe, Beşiktaş, Eskişehirspor, Sivasspor şike ya da teşvik yapmış, manipülasyona karışmış ve cezalandırılmıştır. Kanun değiştirmek, hukuka aykırı yeniden yargılama kararı vermek, geçerli delilleri geçersiz kılıp beraat kararı vermek lekeyi temizlemez. Haramilerin tüm imkanlarını bu dava uğruna seferber etmelerini anlıyorum ama Trabzonspor'un bileğinin hakkıyla aldığı 7.Şampiyonluğunun mücadelesini gönüllü çalışan Avukatlarımızla beraber yalnızca 4 kişinin takip etmiş olmasına akıl sır erdiremiyorum. Sahi Karadeniz İnadı dedikleri şey fıkralarda kalmış bir metafordan mı ibaret yoksa? Hakkımız olanı almak için Passolig'e de ihtiyacımız yok halbuki...