13 Temmuz 2012 Cuma

Bıçak Kemiğe Dayandı!

Karadeniz insanının doğasında var, pek sabırlı bir yaradılışımız yoktur. Karakterimize işlemiş, genetik kodlarımızın standart özelliklerinden biri haline gelmiş olan bu özellik önceki sezon yaşadığımız şampiyonluğa kadar geçen onca yılla tezat oluştursa da bugünlerde yine coşmuş durumda. Lakin Trabzonspor taraftarı haklıdır, kendi gibi sözünün eri insanları görmek ister takımında. Futbolcusundan, yardımcı antrenörüne, hocasından başkanına kadar net insanlarla şampiyonluk mücadelesi vermek ister. Son 2 yılda, değişen yönetimiyle birlikte dillerine pelesenk olan 'etik' anlayışıyla Trabzonspor'u tabiri caizse talan eden Galatasaray son günlerde yine Avrupa kültüründen örnekler sunmakta. Fatih Terim, ilerleyen yaşından olsa gerek, artık kendi yetiştirmek yerine hazıra konma yolunu seçiyor. Bir de gözlerden kaçan bir görev adamı var, bu kompleks yapının önemli bir parçası, Avrupalıların deyimiyle misyoner: Ali Egesel. Kendisi Engin Baytar, Umut Bulut ve Burak Yılmaz'ın menajeri olur. Uzun zaman uğraşıp bir sonuç alamadığımız Alper Potuk'ta onun oyuncusudur.

Kim ne dersin, Avrupa deyip Seyrantepe'ye giden futbolcuların kişilik sorunu yaşıyor olması bir kenara yönetimin ciddi bir zaafiyeti var durumun bu denli vahim olmasında. Babası 60'lı ve 70'li yıllarda Bakanlık yapmış olan Sadri Şener siyaseti hepimizden iyi biliyor. Fakat insan ilişkileri noktasında bir hayli zayıf. Bana göre son 15 yılın en kaliteli kadrosu, Sadri Bey'in kendi doğrularından vazgeçmemesi yüzünden dağılmıştır. Yine son 15 yılın en zayıf teknik direktörlerinden biri olan Hugo Broos'un istifasının ardından, kaptanlardan Egemen ve Song'u kadro dışı bıraktı. Affedildikten sonra da kaptanlık elinden alındı Egemen'in. O sezonun en efektif oyuncularından biri olan Egemen'le sezon sonunda konuşma zahmetine bile girmediler. Çünkü Kabadayı olmak bunu gerektiriyordu.



Sadri Şener ve yönetimi iyi şeyler yaptı mı? Elbette yaptı. Hüseyin Avni Aker stadyumunun kapasitesi artırıldı, 1461 Trabzon'la beraber pilot takım projesi hayata geçirildi, Basketbol şubesi açıldı (gerçi destek verilmedi.) Türkiye Kupası ve Süper Kupa kazanıldı. Kulüp tarihinde ilk kez Şampiyonlar Liginde mücadele etti. Şike'nin ekmek, su gibi tüketildiği zamanlarda pis işlerden uzak duruldu. Fakat bunlar taraftarın önceliği değildi. Taraftar İstanbul'un 3 atlısına karşı dik durabilecek, onlarla mücadele edecek bir kulüp görmek istiyordu. Geldiğimiz noktada İstanbul'un iki sarışınının alay konusu olmuş durumdayız. Son 2 günde bizzat bana yapılan Pilot Takım esprisi sayısını, inanın bilmiyorum. Asbaşkanımız ise kaynağını halen tespit edemediğimiz pozitif bakış açısıyla durumun bu noktalara gelmesine çanak tutmuştur. Muhtemelen 'gadromuz yeterli' söyleminden sonra gelinen noktada 'gimsenin yeri doldurulmaz değildir' diyecek ve kulübün yeni transfer mottosu bu olacaktır.

İdarecilikte 'eski usül' yöneticilik anlayışı rafa kalkalı çok oluyor. Biz ülkenin en büyük takımlarından biriyiz, futbolcu milleti bizim kaidelerimize uyacak ya da gidecek derseniz binbir emekle oluşturulmuş o güzelim kadro dağılır. Sonra oluşturmak için bir 50 milyon Euro daha harcarsınız, 2 sene uyum için geçer, sonra bir seçim olur kadro değişir, borç büyür, taraftarın sabrı taşar. Kimsenin, Kazım Koyuncu'nun kemiklerini sızlatmaya hakkı yok. 7 Başlı canavarla savaşıyoruz biz, ona daha çok canımızı yaksın diye hizmet etmeyelim. Bıçak kemiğe dayandı!