28 Ekim 2012 Pazar

Tarihi Tersten Yazıyoruz!

2010 Şampiyonu Bursaspor'un, 2011 Şampiyonu olan Trabzonspor'a konuk olduğu maç denk güçlerin mücadelesi şeklinde geçti. Maçın hakkı beraberlikti fakat Emerson'un yaptığı bir zamanlama hatası ve ardından topu takip etmemesi sonucunda, usta ayak Batalla'nın vuruşuyla meşin yuvarlak ağlarımızla buluştu. 80 Dakika kuramadığımız baskıyı son 10 dakika ancak hissettirebildik rakibimize. Marc Janko'nun yarım volesi, Emre Güral'ın direkten dönün topu ve nizami olmasına rağmen hakem İlker Meral tarafından sayılmayan Yasin'in golü son dakikalarda kurduğumuz baskının meyveleriydi.

Şenol Güneş, takımın mantalitesini geçtiğimiz yılların aksine üretim yapamayan, tamamen kişisel becerilere endeksli bir hale getirdi. Bol paslı sistemden de uzaklaştık üstelik. Aramızda sezon başından beri takımımızın çok değil 5 dakika pres yaptığını gören oldu mu? Ya da topu kanatlardaki Yasin, Olcan ve oynadığı zamanlarda Volkan'a indirmek haricinde hücum varyasyonu geliştirdiğini gören? Süper Lig'in en uzun takımlarından biri olmamıza rağmen duran toplardaki etkisizliğimiz de cabası.


Bu takım çift santrafor oynayacaksa, mevcut kadro yapısında buna en uygun iki isim Janko & Emre ikilisidir. Zira Halil Altıntop, bal yapamayan arı gibi, rakip yarı sahada gereksiz yerlere boş koşular yapıp duruyor. Topu ayağında saklama huyundan da feragat etmiş gibi, kaldı ki takımımızın en çok top kaybı yapan ismi. Paulo Henrique, top henüz ayağına gelmeden öndeki adamı nasıl geçerim'i kuruyor kafasında. Takım oyunundan bihaber. Robert Vittek, cam adam gibi her an sakatlanabilir. Boyunu ve güçlü fiziğini kullanamıyor, son vuruşlarda etkisiz. Emre Güral, hazırlık maçlarından sonra ilk kez forma şansı buldu. Tam bir futbolcu fiziği var, top ayağına yakışıyor. Özgüveni yüksek ve kendini ispatlama arzusunda. Ligde bundan sonra oynayacağımız maçlarda mutlaka şans bulacaktır. Marc Janko konusunda hemen hemen tüm taraftarlarımı gibi ben de endişeler taşıyorum. Fakat şunu unutmamalıyız eşeltirirken, Janko son anda elimizden kaçan Dame N'Doye gibi golü yoktan var eden bir santrafor değil. Top ayağındayken müthiş beceriler sergileyip rakip eksiltebilecek ya da sezgisel olarak nerede durması gerektiğini bilen tipte bir futbolcu da değil. Janko, her iki kanattan yüksek toplarla beslenirse faydalı olabilecek bir santrafor. Bu yüksek topları hem rakip kaleye gönderip tehlike yaratabilir hem de arkadaşlarına indirip pozisyon bulmalarını sağlayabilir. Bu noktada Şenol Güneş'ten bir ricam var, Halil'e gösterdiği sabrın çeyreğini Janko'ya göstermesi.

Yasin Öztekin bölüm bölüm etkili oldu fakat yeteri kadar beslenmediği için maçın seyrini değiştiremedi. Gerçi uzatmaların son dakikasında yaptığı şık vuruş nizami bir goldü, verilebilirdi şayet İlker Meral'in gözüne perde inmemiş olsaydı. Olcan Adın'a ne olduğunu hiç ama hiç bilmiyorum. Transfer olduğu ilk sezondaki müthiş performansı geçtim kendi ortalamasını bile yakalayamıyor. Sol kanadı sezonun başından beri verimli kullanamıyoruz. Frikik golünü attıktan sonra taraftarlara sus işareti yapacağına, kendi performasını, kondisyonu düzeltmesi daha evla olacaktır. Sapara tıpkı önünde oynadığı Zokora gibi maçın kötüleri arasındaydı. 82 Dakika sahada kalmasına şaşırdım açıkçası. Zokora o kadar isteksiz ve verimsizdi ki, Şenol Güneş'in bir ara onun yerine kurtarıcı (!) Barış Özbek'i sahaya süreceğini düşündüm.



Emerson ters kademeye girip topu kestiği pozisyon haricinde varlık gösteremedi. Bizim sol bek sorunumuz kronik hale gelmiş anlaşılan. Son 10 sezonda sayısız futbolcuyu denedik orada ama en faydalı olan Lee Eul Young'tu o bölgede, bir de ilk geldiği sezonki haliyle Cale. Emerson bu haliyle bize ilaç olamaz. Zeki Yavru'yu ilk devre başarılı buldum. İkinci devre takımın genel ruhsuzluğuna ortak oldu. Uzun toplarda başarılıydı. Şenol Güneş'in ondan vazgeçmemesi tek temennim. Sol Bamba ve Mustafa Yumlu vasat oynadılar. Golde hataları yoktu fakat yakaladığımız sayısız duran top fırsatından da yararlanamadılar. Kalecimiz Onur'un, yediğimiz gol sonrası sarf ettiği sözler Trabzonspor taraftarının o anlarda hissettiklerini birebir yansıtıyordu aslında. Beklentileri de birebir karşılayan tek futbolcumuz olan Onur bu maçta da formasının hakkını vererek oynadı.

Sonuç olarak, Bursaspor'a tarihimiz boyunca hiç yenilmediğimiz Avni Aker'de yas vardı bu akşam. Hem tribünleri dolduran binlerce seyirci hem de ekran başında destek veren milyonlarca taraftar en azından bu geleneğin sürmesini diledi. Son saniyede Yasin'in enfes vuruşuyla filelerle buluşan golü geçerli saymış olsaydı İlker Meral, şu an hak etmediğimiz halde 1 puana seviniyor olabilirdik. Olmadı, olmayınca olmuyor zaten. Süper Lig'de oynadığı 9 maçta rakip fileleri 7 kez havalandırabilen bir takımdan bahsediyoruz. Beklentileri yüksek tutmayalım, bu sezon ilk 3 pek gerçekçi bir hedef olmayacaktır bizim için. Birçok taraftarın, yeni şampiyonluklar için dua ederek başladığı 2012-2013 sezonunda tarihi tersten yazmaya devam ediyoruz...


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur Recep Kıvrak **
Mustafa Yumlu **
Zeki Yavru **
Sol Bamba **
Emerson *
Zokora *
Sapara *
Yasin Öztekin **
Olcan Adın  *
Halil Altıntop *
Marc Janko *

Sonradan Girenler
Dk. 60 Alanzinho *
Dk. 69 Emre Güral **
Dk. 81 Soner ? 

22 Ekim 2012 Pazartesi

Kısır Döngü

Zirvenin en büyük iki adayının puan kaybettiği haftada, kazanılacak 3 puan ilaç gibi gelecekti Trabzonspor'a lakin ne 3 puanı kazanacak futbol oynadı Bordo-Mavi'liler ne de 3 puanı aldıracak hamleler yapabildi kenar yönetimi. Sezon başından beri gol yollarında bir türlü etkili olamayan, rakibi boğamayan görüntüsüyle, futbolcular değişse bile değişmeyen mantalitesiyle, oyuna müdahalelerde geç ve yanlış kararlar alan Şenol Güneş'le birlikte yaşadığı Kısır Döngü'den bir türlü çıkamadı takımımız.

İnönü deplasmanı Süper Lig'deki her takım için tehlikelidir, atmosferi oluşturan taraftar grubu havasındaysa eğer dar eder konuk ekibe sahayı Siyah-Beyaz'lılar. Bu akşam Trabzonspor sahaya çıkarken, tribünler tıklım tıklımdı fakat Çarşı grubu Beşiktaş yönetiminin sezon hedefine benzer bir beklentiyle maçı izliyordu, ikinci devrenin sonuna kadar da devreye giremediler zaten.

Samet Aybaba, her ne kadar Almeida'yı yanlış bölgede oynatsa da oyuna çift santraforla çıkarken, Şenol Güneş, Dünya Futboluna defansif forvet deyimini kazandıran Halil'le gol arıyordu. İstanbul temsilcisi maestrosu Fernandes'in yanına genç ve gelecek vaat eden Oğuzhan Özyakup'u monte etmiş, Portekizli'nin omuzlarındaki yükü hafifletmişti. Hem adam eksiltme yeneteği hem de kaliteli bir ayağı olan genç gurbetçi bulduğu boş alanlarda gayet etkili oldu.

Onur maçın yıldızıydı. Tüm maç boyunca 2 kez hata yaptı. Birinde kısa düşen vuruşu rakip oyuncularda kaldı diğerinde ise Fernandes'in karşısına tek kişilik baraj kurdurarak, golü yememize neden oldu. Kurtardıkları ise muazzamdı, 3 tane net pozisyonda rakip oyunculara geçit vermedi. Daha iyi olabilir, özellikle önünde Mustafa yerine Giray oynadığında.

Sağ bek Zeki Yavru, Şenol Güneş'in bu sezonki yegane kazanımı. Serkan Balcı gibi tecrübeli bir futbolcuyu kesip, gencecik Zeki'de ısrar etmek önemli bir cesaret örneğidir. Bugün özellikle ilk devre, sağ kanatta yaptığı bindirmelerle etkili oldu. İkinci devre takımın genel durgunluğuna ortak oldu ve oyundan düştü.

Emerson defansif olarak yerinde müdahalelerde bulundu ki bu onun oyun karakterinde var olan vasıflarından, fakat ofansif anlamda Olcan'a destek veremedi. Cale gibi oyunu tek yönlü oynuyor, zaten ofansif anlamda yaratıcı olamayan takımımıza katkı verememesi pozisyon bulmamızı zorlaştırıyor.



Mustafa Yumlu, Halil'den sonra en kötü isimdi sahadaki futbolcularımız arasında. Pozisyon alma becerisinden yoksun, top ayağına her geldiğinde ileriye doğru dikmek haricinde bir şey düşünmeyen bir stoperden bahsediyoruz. Süper Lig için bile yeterliliği tartışılabilecekken, Trabzonspor'da ilk 11 başlaması doğru değil. Bamba maça kötü başlamasına rağmen ikinci devre toparladı. Daha iyi maçlarını görmüştük.

Zokora hem defansif yönüyle göze çarptı hem de aldığı toplarla yaptığı bindirmelerle. Muazzam bir hızı var, bu hızı kullandığında özellikle Colman'ın eksikliğinde ilaç gibi geliyor Trabzonspor hücum hattına. Sapara hem attığı goldeki son vuruş kalitesi, hem teknik becerisi hem de özgüveniyle gittikçe büyütüyor futbolunu. Her hafta üzerine koyuyor, daha da iyi olacaktır.

Soner maçın durgun isimlerinden biriydi. Daha çok risk alıp, daha efektif oynamasını bekliyorduk fakat beklentilerimizin altında kaldı. Yasin, Olcan'a nazaran daha istekliydi ama oyunu açacak hamlelerden uzaktı. Volkan, Olcan ve Yasin gibi ligin üzerindeki kanat adamlarına sahip olmamıza rağmen onlardan verim alamıyoruz.

Halil Altıntop'u 85 dakika sahada tutmak akla, mantığa ihanettir. Sahada kaldığı süre boyunca olumlu tek bir hareketi olmayan gurbetçi futbolcunun torpili nereden geliyor bilmiyorum ama onun kötü futbolunun bedelini takımımız ödüyor. Marc Janko varken onda ısrar edilmesini aklım almıyor.



Oyuna sonradan giren isimler arasında Volkan Şen'i biraz diğerlerinden ayırabiliriz. Zira Barış Özbek benim futbol izleme zevkimi köreltmekten öteye geçemiyor. Aldığı yıllık ücret, önünü kestiği Aykut Akgün gibi genç bir ismi köreltmesi şöyle dursun, aklıma hangi futbol adamı böyle bir futbolcuyu takımında görmek ister sorusunu getirmekten alıkoyamıyorum. Şenol Güneş, son maçlarda neden oyunun seyrini değiştirmesi için Barış'a şans veriyor? Ve neden son iki maçta Volkan'a 15, Janko'ya 5 dakika süre veriyor? Aynı görevi pekala Trabzon'un öz evladı Aykut yapamaz mıydı? Aynı hırsla, canla başla mücadele edebilirdi. Janko'nun ya da Emre Güral'ın Halil'den ne eksiği var? Sorulması gereken tonla soru varken cevaplar pek bir yetersiz kalıyor sanki. Cevapları vermesi gereken adamlar gibi...


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur Recep Kıvrak ****
Mustafa Yumlu *
Zeki Yavru **
Sol Bamba **
Emerson **
Zokora ***
Sapara ***
Soner Aydoğdu **
Yasin Öztekin **
Olcan Adın  *
Halil Altıntop *

Sonradan Girenler
Dk. 61 Barış Özbek ?
Dk. 74 Volkan Şen *
Dk. 85 Janko ? 

13 Ekim 2012 Cumartesi

Doğru Mu Abdullah?

Göreve başlarken 'benden mucize beklemeyin.' demişti, olası bir başarısızlıkta üzerine gelecek medyaya karşı ben demiştim demek için. Abdullah Avcı'nın vizyonu, becerisi malesef Türkiye Milli Takımı için yeterli değil. İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u birkaç sezon ilk 8'in içinde tutmak, kupada final oynamış olmak bu makama gelmek için yeterli sayılmamalıydı. Milli Takımların alt yaş gruplarında kazanılan başarılar teknik direktör kadar jenerasyonun kumaşıyla da alakalıdır. Bunun en çarpıcı örneğini Raşit Çetiner'de görebiliriz. Onun döneminde Ümit Milli Takım Futbol tarihimizde ilk kez gruplardan çıkarak U21 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine katılmıştı. Ümit Milli Takımdan sonra Raşit hocanın kulüp kariyeri malesef çok uzun sürmedi. Çünkü Milli Takım yönetmekle Kulüp takımı yönetmek arasında önemli bir vizyon, tecrübe farkı var. Şenol Güneş, Fatih Terim ve Mustafa Denizli gibi ülke futbol standartlarının üzerinde tecrübeye, taktik bilgisine, futbol görüşüne ve vizyona sahip değilseniz, henüz elemelerin 3 maçı oynanmışken iddianızı kaybetme noktasına gelirsiniz.

Teknik adamların dobra olanlarını hep sevmişimdir. Bu tür insanlar hata yaptığında kabul edecek olgunluğa sahiptirler, mazeretlerin ardına sığınmazlar. Yani çıkıp 'Oyun başında Semih'in kafası gol olsaydı, çok farklı olurdu.' demezler. Ya da 'Onur, benim genç milli takımlardan oyuncum. Buraya aldığım Mert ve Cenk'in millilik sayıları aynı, oynama süreleri aynı. Onur 9 maçtır bizimle birlikte değil. Cenk ile Mert, 7 maçtır beraberler. Onur da bu takımın parçası, performansı böyle sürdürdüğü müddetçe bizimle birlikte olacaktır.' gibi akla, mantığa sığmayan bir açıklamayla komik duruma düşmezler. Adamı 15 maç çağırmasan bile, formdayken, Milli Takım'ın ona ihtiyacı varken çağıracaksın, lamı cimi yok. Çağırmazsan ne mi olur? Allahın sopası yok ya işte, ilahi adalet tecelli eder.


2014 Dünya Kupası Elemelerinde, böylesine uygun bir gruptan çıkamazsak eğer bu futbolcuların değil onları oynatamayan ya da hakkaniyet ölçüsünde değerlendirip, seçmeyen Abdullah Avcı'nın kabahatidir. Milli Takımın başında bulunduğu 10 maçlık süre boyunca 5 kez mağlup olan Avcı'nın geleceği pek parlak görünmüyor. Macaristan'ı içeride ve dışarıda, Estonya'yı dışarıda, Hollanda'yı içeride yenip, Romanya'ya deplasmanda yenilmezsek gruptan çıkarız. Farkındayım, pek bir zorlama oldu. Ama 'Onur' 10 maçtır bizimle birlikte değil. Doğru Mu Abdullah?

6 Ekim 2012 Cumartesi

'Adın' Yeter!

Futbolda bazı maçlar vardır, büyük takımların formaları bile tek başına galip gelebilir. Kasımpaşa Trabzonspor'un zaaflarını değerlendirmek yerine adından korkarak geri çekilmeyi yeğledi. Hakedilmiş bir mağlubiyet alarak, sahadan boynu büyük ayrıldı.

Yalnızca 1 hafta önce oynanan Fenerbahçe mücadelesinde maçı domine eden, sürekli hücumu düşünen takım gitmiş, yerine dengeli oynamaya çalışan ve oyunu kendi sahasında kabul eden bir takım gelmişti. Bu sezon geçmiş sezonların aksine Süper Ligin en iyi defansif takımı olan Trabzonspor karşısında bu mantalite pek işe yaramadı. Az ama öz atan Bordo-Mavi'liler, jeneriklik bir Olcan 'Adın' golüyle kazanmayı bildi. Tepkilerden bıkmış olduğu her halinden belli olan Olcan, arkadaşlarının gol sevincine ortak olmak yerine tribüne mesaj göndermek derdindeydi.

Geçtiğimiz sezon PTT 1.Lig'de mücadele eden Kasımpaşa, yeni sezona flaş transferlerle girdi, Avrupa'nın önde gelen liglerinin tanınmış oyuncularını kadrosuna kattı. Metin Diyadin'in kısmetsizliğinden olsa gerek -yeniden- gayri ahlaki bir şekilde gönderilmesinin ardından yeni teknik direktör arayışlarına devam ediyor Lacivert-Beyaz'lı İstanbul ekibi. Takım bana göre oldukça iyi giderken bu teknik direktör değişikliğini saçma bulsam da Trabzonspor'un bu geçiş sürecinde Kasımpaşa'yı ağırlamış olması bana göre önemli bir avantajdı.

Trabzonspor 2 maçlık beraberlik serisine son vermek için çıktı Avni Aker'in çimlerine. Stadyum, 4 maçlık cezanın ardından şölen yerine döner diye düşünüyordum ama tribündeki büyük boşluklar dikkatlerden kaçmadı. Taraftarımızın renklere değil de başarıya endeksli bir destek anlayışı var son dönemlerde. Bunu nasıl atlatırız, bilemiyorum.



Onur, Bamba, Sapara ve Yasin maça ağırlıklarını koyup, 3 puanla sahadan ayrılmamıza önayak oldular. Özellikle defans hattımıza gelen her topa müdahale etmeyi kendine görev belleyen Fildişi Sahilli kule stoper Bamba, yıldızını her hafta daha çok parlatıyor. O böyle oynamaya devam ettiği sürece, partneri olacak stoperin Mustafa Yumlu, Celutska ya da Giray Kaçar olması bir şey ifade etmeyecek zira onun yanında hepsi sönük kalacak.

Sapara ve Yasin geçen haftanın aksine hücum atraksiyonlarında hep yer aldılar. Sapara'nın ölümcül pasları, Süper Lig'de Selçuk ve Fernandes hariç pek kimsenin ayağından çıkacak türden paslar değil. Onun vereceği katkı, arkasında Colman oynadığında daha da artacaktır. Yasin ise en iyi maçlarından birini çıkardı. Gücü yeterli olmasa da hırsı, becerisi onu oyunda tutuyor.

Takımın geri kalanı, Halil dışında kendi vasatına yakın oynadı. Halil, gol kaçırma rekorunu geliştirdiği maçta, tek başına farkın çok daha erken açılmasına mani oldu. Şenol Güneş ise yaptığı değişikliklerle oyuna etki edemedi. Hem tercihler hem de yapıldığı dakikalar yanlıştı.


Gün içerisinde açıklanan A Milli Takım aday kadrosunda Onur Recep Kıvrak'a yer vermeyen Abdullah Avcı'nın Trabzon'a olan derin düşmanlığına ise artık tahammül edemiyorum. Bir takım düşünün, 7 maçta 3 gol yesin ve siz o takımın kalecisi dururken Fenerbahçe'nin yedek kalecisi Mert Günok'u ve Beşiktaş'ın patlamaya hazır bombadan farkı olmayan file bekçisi Cenk Gönen'i kadroya alın. Pes doğrusu!

Hafta içi 3 Temmuz sürecinin baş kahramanlarından 3'ünün sahne şovuna tanık olduk. Hayatları boyunca pozitif olan tek şey kan grupları olan bu güruh, insanların gözleri önünde kamuoyuyla dalga geçiyor, medya ise buna alet oluyor. Aynı medya Trabzonspor Başkanı Sadri Şener'i, 'kupasını isteyen' adam rolünde yerdikçe yeriyor. Biz Trabzonsporlular da başkanımızı karşımıza alıp, bu bizans oyunlarına alet oluyoruz. En azından süreç sona erene kadar başkanımız Sadri Şener'i gölgesi gibi takip etmeli, desteğimizi esirgememeliyiz. Üstadın da dediği gibi; Kelimeler taş, ağızlar sapan olduğunda, sakin olmak şarttı. *



Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur Recep Kıvrak ***
Mustafa Yumlu **
Zeki Yavru **
Sol Bamba ***
Emerson **
Zokora **
Sapara ***
Alanzinho **
Yasin Öztekin ***
Olcan Adın  **
Halil Altıntop *

Sonradan Girenler
Dk. 58 Barış Özbek ?
Dk. 74 Volkan Şen ?
Dk. 86 Janko ? 

* Hakan Günday, Malafa

1 Ekim 2012 Pazartesi

Futbol Fukarası

Zirve yarışındaki en güçlü 2 rakibin birden 3 puan kaybettiği haftada kendi sahasında ağırladığı Mersin İdmanyurdu karşısında son senelerin en kötü maçlarından birini çıkardı Trabzonspor. 90 Dakikanın hiçbir bölümünde rakibi karşısında oyuna hükmedemeyen, hükmetmeyi geçtim baskı kuramayan Bordo-Mavi'liler gelecek haftalar için hiçte umut vermedi taraftarına.

Geçtiğimiz hafta yaptığımız değerlendirme yazısında takımımızın şampiyonluk yarışı içerisinde olamayacağını, ne psikolojik ne de fiziksel olarak buna hazır olmadığını söylemiştik. Özellikle kondisyonla alakalı sorunlar haftalar ilerledikçe daha belirgin bir şekilde hissedilmeye başladı. Oyun şablonu geçen sezona çok benziyor olsa da futbolunun zirvesini bulan Avrupalı Burak Yılmaz'ın son vuruş kalitesi birçok maçta bizi ipten almıştı. İki sezonu karşılaştıracak olursak, çok büyük bir ortak sorun görebiliriz. Oyunun sıkıştığı anlarda, kanatlardan da gidemiyorsak, göbekten oyunu açacak kalibrede oyuncularımız olmadığı için kilitleniyoruz. Colman'ın yokluğu işin yaratıcılık kısmını oldukça etkiliyor.

Geride kalan 6 haftada takımın en istikrarlı oyuncusu Sol Bamba olurken, kadronun geri kalanı beklentileri karşılamayı bir kenara bırakın futbol fukarası bir Anadolu takımında oynuyormuşcasına laubali, isteksiz futbollarıyla saç baş yoldurdu. Sağlık ekibinin performansı zaten evlere şenlik, sakatlanan bir daha geri dönemiyor. Fakat teknik ekip Olcan ve Serkan ısrarıyla başarısızlığa davetiye çıkartıyor. Teknik direktör Şenol Güneş mesleğe başladığı ilk günden bu yana birçok konuda eksiklerini giderdi, açıklarını kapattı ama gereksiz futbolcu ısrarı huyunu bir türlü değiştiremedi.


İYİ
Bamba, maçın Trabzonspor adına tek pozitif değeriydi. Geldiği günden beri futbolunu, üstüne koyarak geliştiriyor. Özgüvenine hayranım, arada rakip ceza sahası önünde çalımlarla resital çabasına girmesi bile gözüme hoş gözüküyor. Kelepir denebilecek bir bonservis bedeliyle camiamıza kazandırılan bu isim gelecek sezonlarda elimizde tutmakta zorlanabileceğimiz bir futbolcu halini alabilir. Transfer Komitesine duyurulur.

KÖTÜ
Bamba, Onur ve Sapara hariç takımın geri kalanı. Hatta yedek kulübesindeki teknik ekibin de tamamı. Maçın ilk dakikasından itibaren sahada yürüyen futbolcuları maça hazırlayamadıkları için. Takımın gole ihtiyacı olduğu dakikalarda santraforu çıkartıp yerine kanatlarda adam eksiltmeye çalışan bir 'çakma' forvete güvendikleri için. Yasin'e, Serkan'a 90 dakika boyunca sabrettikleri için. Rakibin psikolojik olarak iyice geriye yaslanacağı son 10 dakikada tamamıyla defansif özellikleriyle futboldan para kazanan Barış Özbek'i sahaya sürmek gibi bir gaflette bulundukları için.



ÇİRKİN
Her sezon aynı hayallerle sezona başlayan, yönetiminden futbolcusuna kadar 'hedef şampiyonluk' mottosuyla taraftarı beklentiye sokan zihniyet. Belli ki bu kadro yapısı bizi en iyi ihtimalle 3. yapabilir, şu an düşme potasında bulunan, henüz galibiyetle tanışmamış bir takıma karşı 90 dakika boyunca 'ezik' bir futbol oynarken hala şampiyonluktan söz edecekleri için daha da kızgınım. Teknik heyet, sağlık ekibi ve kondisyonerler sınıfta kalmıştır tıpkı yönetim ve transfer komitesi gibi.

Kenarda bekleyen Zeki Yavru ve Emre Güral'in kabahati nedir? Milyon Dolarlık sözleşmelere imza atmadıkları için mi oynayamıyorlar? Bu sezon şimdiden kaybedilmiş bir sezonun ilk paragrafı olmuşken, genç oyuncuları takıma monte edilmesi sezonun yegane kazanımı olabilecekken, nedendir bu ısrar? Herkes, başkanından teknik direktörüne, futbolcusundan doktoruna kadar, dikkat etmeli artık. Burası İstanbul saltanatının yerle yeksan edildiği yer, dingonun ahırı değil. İsimler gelir geçer, sonsuza dek yaşayacak olan Trabzonspor'dur.


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur **
Celutska **
Serkan Balcı *
Sol Bamba ***
Emerson *
Zokora *
Sapara **
Soner Aydoğdu **
Yasin Öztekin *
Olcan Adın  *
Marc Janko *

Sonradan Girenler
Dk. 46 Alanzinho ?
Dk. 65 Paulo Henrique ?
Dk. 81 Barış Özbek ?