28 Ağustos 2011 Pazar

Kanatlarımız 'Şen'lendi

Hızı, derin koşuları, çalım yeteneği ve tekniğiyle, Süper Ligdeki en yetenekli yerli oyunculardan biri Volkan Şen. Zaman zaman gereksiz çalımlara kalkışması, çabuk sinirlenmesine rağmen, gününde bir Volkan'ın maçı tek başına çevirebileceği gerçeğini gözardı etmemek gerek. Umarım Amerika sevdası, Trabzon'dayken tekrar depreşmez. Zira Şenol Güneş'in kontrolünde Milli takımın değişmez oyuncusu olmassı işten bile değildir.

4 Sezondur Süper Ligde ortalama 30 maça çıkmış, takımının şampiyonluğunda çok önemli bir payın sahibi olmuş henüz 24 yaşındaki Volkan Şen'e ödenecek 3.6 Milyon Euroluk bonservis bedeli makuldür. Geçen sezonun başında alınmak istense, fiyat 2 katını bulacaktı. Bu sezon itibarıyle Bursaspor, şampiyonluk sonrası dönemde çok fazla randıman alamadığı Sercan Yıldırım ve Volkan Şen'i elinden çıkartarak, futbolcu fabrikası olan altyapısından yeni yetenekler çıkarma yolunu seçti. Sercan'ın da yakın gelecekte Yeşil-Beyaz'lı takımdan ayrılması süpriz olmayacaktır.

Ülkenin her iki kanatta da başarıyla oynayabilecek seviyede, genç ve gelecek vaat eden bu cevher, Şenol Güneş'in maharetli ellerinde ederini bulacaktır. Şampiyonlar Ligi gruplarında faydalanma şansımız olmasa da, 6 yabancının bulunabileceği ilk 11'imizin önemli isimlerinden biri olacaktır. Geçen sezonki Şampiyonlar ligi tecrübesi de bonusu. Umarım transferi gibi performansıyla da gönlümüzü fetheder Volkan. Bol şans.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Uefa Şikeye El Koyuyor : Pierre Cornu

Kuvvetle muhtemel ki, Uefa gelişen şike olaylarında Türkiye Futbol Federasyonunun kararlarından haz etmiyor. Kaldı ki Uefa önceki açıklamarında federasyonlara, %1 bile şüphe duyarsanız küme düşürün demişti. Geldiğimiz nokta Avrupa Futbolunun tek yöneticisi olan kurumun sözlerine kıymet verilmediğinin, kulak arkası edildiğinin bir kanıtı gibi. İşe bu yüzden, Pierre Cornu'yu ülkemize göndererek, olaya el koyuyorlar.

Platini'nin Yunanistan ziyaretinden hemen sonra Uefa'nın şike yapan Yunan takımı
Olympiakos Volou'yu Uefa organizasyonlarından 3 yıl süreyle men etme kararı alması, ülkemizde de benzer bir ziyaret sonrası aynı kararın alınacağını düşünenlerin sayısının artmasına neden oldu.

Neuchatel Üniversitesinden 1983 yılında mezun olan hukukçu Pierre Cornu, 2 yıl avukatlık bürosunda çalıştıktan sonra, İsviçre gibi bir ülkede 10 yıl süreyle Savcılık görevinde bulundu. 1997 Yılından beri Uefa'nın çeşitli birimlerinde önemli görevler yürüten Cornu, 27 Ocak 2011 tarihinden itibaren Uefa Disiplin Kurulu Başmüfettişi ve Sportif Disiplin Biriminin başkanlığı görevini yürütmektedir. Mevkidaşı özel yetkili Savcı Mehmet Berk'le bir görüşme yapacağı söylenmekte, işte bu görüşmenin gerçekleşme ihtimali benim içimde günden güne tükenmekte olan Temiz Lig, Temiz Futbol umutlarını yeşertebilir. Size de öyle gelmiyor mu?

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Cezası Yok Nasılsa...

Vira bu işi gerçekten biliyor. Trabzonspor taraftarının hislerine tercüman olmuşlar. Olimpiyat Stadyumunda dillendirdikleri marşın devamını, belki de daha güzelini yapmışlar. Darısı Türk Telekom Arena'ya diyelim...

19 Ağustos 2011 Cuma

BASKıyı Aşmak Dedikleri

Avrupa'nın en zorlu deplasmanlarından birinde, tıklım tıklım tribünler önünde, uzatmalarla birlikte tam 91 dakikayı bir kişi eksik oynayıp, gol yemeden maçı tamamlamak hangi şartta olursa olsun büyük bir başarıdır. Üstelik İspanya'nın özgürlükçü Bask bölgesinin temsilcisi Athletic Bilbao'nun tam bir futbol cehennemi olan San Mames stadyumundan galibiyetle çıkacak pozisyonları da bulmuştu Trabzonspor. BASKıyı aştık, sırada BASKı neymiş göstermek kaldı İstanbul'a.

Hafta içerisinde İspanyol basınında, Trabzonspor'un abartıldığı kadar güçlü bir takım olmadığı, Kırmızı-Beyazlıların işi ilk maçta bitirebileceği sıklıkla yazılmıştı. Fakat futbol çoğu zaman ne yazılanları ne de istatistikleri pek ciddiye almıyor, dün gece de bu durum tekrar etti.

Henüz maçın başında Muniain'in maç boyunca yapacağı çirkefliklerin ilk örneklerini sergilediği 6.dakikada, Burak Yılmaz'ı dengesiz bir şekilde düşürmesinin hemen ardından, Burağın salladığı ayağın teması bile kendini yerlere atmasına yetti. Akabinde Burak Yılmaz'ın sakal tıraşına bakar gibi avuçlayıp, yüzüne savurduğu silleyi 4.hakem görmedi ya da görmek istemedi. 4.Hakem olayı İtalyan baş hakeme bu şekilde aksettirince en büyük gol umudumuz Kırmızı kartla oyun dışında kaldı ve Şenol Güneş'in tüm planları altüst oldu. İşte bu kart, kalan 10 Bordo-Mavili oyuncunun direncini artırdı. Maç boyunca İtalyan hakem Daniele Orsato'nun yanlı ve taraftar etkisi altında kalarak verdiği kararlar Trabzonspor'un gereksiz kartlar görmesine, tansiyonun yükselmesine neden oldu.

Halil Altıntop'un 90 dakika boyunca bir forvetten daha ziyade sağ bek gibi oynamasına, takımın kendi sahasına hapsolmasının altında yatan şey işte bu acımasız karardır. Tolga Zengin'in geçen sezonki müthiş formunun devam ettiğini, Serkan'ın eskisi gibi oynamaya başladığını, Giray'ın sakatlık riskini göze almadan her topa müdahale etme çabasını, Celutska'nın Süper Ligin en efektif transferi olduğu gerçeğini, Colman'ın kondisyonunun her zamanki gibi mükemmel olduğunu ve Aykut'un gelecek vaat eden bir Trabzon çocuğu olduğunu bir kez daha gösterdi futbolseverlere.

Perşembe akşamı, Türk Telekom Arena'da en az taraftar kadar yönetime de büyük iş düşüyor. Bilet fiyatları, kasayı doldurma hesabına hiç girmeden 30, 40, 50 Lira civarında belirlenmeli ki tek bir boş koltuk kalmasın. Trabzonspor'un cefakar taraftarı sayesinde oluşturacağı muazzam baskıyla, defansif anlamda büyük sıkıntılar yaşayan Bask temsilcisini annesinin ligine göndermek zor olmayacaktır. Colman, Adrian ve Burak Yılmaz'da yoksun çıkılacak bu mücadele önümüzdeki 5 yıl için hayati önem taşıyor. İşte bu noktada kendini bulmaya başlayan Halil kadar Paulo Henrique'ye de iş düşüyor. Defansif anlamda hatasıza yakın oynamalıyız, bu nedenle Muniain'i durdurma görevi sağ bekte Serkan Balcı'ya verilmeli. Colman'ın boşluğu Aykut'la doldurulabilir. Fakat kaybedilecek böylesine bir maçın boşluğu doldurulamaz.

Perşembe günü o şanlı formayı sırtımıza geçirerek, takımımızı tribünlerden destekleme görevini her zamankinden daha çok bağırarak yerine getirmeli, PKK ve Kürdistan tezahüratı yapan Bilbao takımını, sanki Fenerbahçeymiş gibi destekleyen kımıl zararlılarına en güzel cevabı sahada vermeliyiz. Seyirci değil taraftar olma zamanı. Vira Bismillah...

Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga Zengin ****
Mustafa Yumlu **
Giray Kaçar ***
Glowacki **
Celustka ***
Colman ****
Serkan Balcı ***
Alanzinho **
Halil Altıntop ***
Burak Yılmaz ?
Paulo Henrique
**

Sonradan Girenler
Dk. 68 Aykut Akgün **
Dk. 87 Sezer Badur ?
Dk. 90 Barış Ataş ?

16 Ağustos 2011 Salı

TFF : Kanaat Var Ama Şikenin Makbuzunu Bulamadık

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ın dünkü açıklamasını dinlemeyen yoktur. Kişisel kanaatim şudur ki Tarih, bu açıklamayı "Türk Futbolunun Katili" olarak adlandıracak, gelecek nesiller bu açıklamaya ve açıklamanın sahiplerine lanet edecektir.


Ne diyor futbol disiplin talimatının 61. maddesinin 4. fıkrası?

Yazılı savunma görevli Disiplin Kurulu’na verilir. Kural olarak, sözlü savunma kabul edilmez ve disiplin kurulu dosya üzerinden karar verir. Disiplin kurul gerek görürse sözlü savunmayı tespit etmek için bir üyesini görevlendirebilir.

***

Yani ne anlama geliyor? Etik kurulu 21 gün boyunca adı geçen şüphelilerin yazılı olarak savunmasını alıp karar verebilirdi değil mi? Türk Adalet Kurumlarının bu süreçte Türkiye Futbol Federasyonuna elinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştığını biliyoruz, neredeyse her gün tutuklu olanların avukatları aracılığıyla açıklama yaptığına şahit oluyorsak, yazılı savunmalarının alınması hiçte zor olmayacaktır.


Ne diyor futbol disiplin talimatının 63. maddesinin 1. fıkrası?

Müsabaka görevlilerinin raporları tarafların ve tanıkların beyanları, maddi deliller, uzman görüşleri ve ses ya da video kayıtları kabul edilebilir delillerdir.

***

Yani dinleme kayıtları, resimler ve tapeler delillerdir. Federasyona gönderilen 26 Klasör içerisinde 14.000 belgeden nedense bunları bulamadınız ya da bulmak istemediniz.

Dolayısıyla, bizden radikal kararlar almamızı beklemeyin, biz 'hakkaniyet'e değer veren insanlarız demeden önce kendi Disiplin Talimatnamenizi okuyun. Artık önemli olan X kulübün küme düşüp düşmeyeceği değil, federasyonun kendini ne kadar daha küçük düşüreceğidir...

5 Ağustos 2011 Cuma

Deja Vu

Bazı takımlar vardır. İş şansa kaldığında hep kötüyü çekerler. Kısmet dedikleri şeyle tanışıklıkları hep olumsuz intibalar yüzünden berbat olmuştur. Renklerden midir bilinmez, zaman zaman çok daha iyisini hak etmesine rağmen, Şampiyonlar liginden yarı finalden öteye geçemeyen Lyon'u Trabzonspor'a çok benzetirim bu yüzden.

Elbette her seferinde en zor rakibi çekmek meziyet ister fakat her kura çekiminde bardağın boş tarafının ağır geldiği bir şanssızlığı açıklayacak bir deyim kelime haznemde yok malesef. Bu kez aşina olduğumuz bir rakip çıktı karşımıza. kadrosunda sadece Bask bölgesinden oyuncular barındıran, İspanya Liginde geçen sezonun iyi takımlarından biri olan Athletic Bilbao. İç saha performansının -La Liga için- mükemmele yakın olmasının ardında yatan etken taraftarların bir kilise kadar kutsal gördükleri San Mames'in büyülü atmosferi şüphesiz. İlk maçta mutlaka gol yemeden galip gelmemiz gerekiyor ki, deplasman için umutlu konuşmaya takatimiz olsun. Zira önceki eşleşmede Kırmızı-Beyaz'lı İspanyol temsilcisi, kendi stadyumunda bize top göstermeyerek maçı 2-0 kazanmasını bilmişti.

Uzun zamandır beraber oynayan, birbirini tanıyan bir kadro karşısında favori gösterilmemiz doğru olmaz. Geçen sezon oynadığı 41 maçta 19 gol atma başarısını gösteren, komple bir santrafor olan Fernando Llorente'nin yanında genç ve yetenekli orta saha oyuncu Javi Martinez en tehlikeli silahlar olarak göze çarpıyor. Maçlardaki sert oyun mantalitesinden vazgeçmiyor Bask temsilcisi, orta sahada görev yapan Gurpegi geçtiğimiz sezon oynadığı 35 maçta 17 Sarı Kart'la bu kulvarda zirveyi kaptırmamış kimseye. Az önce kendisinden bahsettiğimiz orta alan oyuncusu Martinez onu 12 kartla takip ederken, 3.sırayı 10 Sarı Kartla defans oyuncusu Mikel San Jose alıyor.

Kesinlikle kazanmamız gereken ilk maçta Adrian ve Zokora'dan yoksun mücadele edecek olmamız kafalardaki soru işaretlerini artırıyor. Bu noktada Paulo Henrique'nin sakatlığının düzelip, maça yetişmesi bizim açımızdan hayati önem arz ediyor. Engin'in gözden çıkarıldığı duyumları gerçekse, Adrian'ın yerine Alanzinho'yu, Zokora'nın yerine Aykut'u sahada görmek çok şaşırtıcı olmayacaktır. Yine de takımımız için en büyük handikap, Giray ve Glowacki gibi iki ağır stoperle, hareketli hücum hattına sahip rakipler karşısında S.O.S. veriyor olmamız. Bu sorunu transferle mi yoksa Şenol Güneş'in terapileriyle mi çözeriz bilemem ama çözemediğimiz takdirde tur şansımız yok demektir.

1999 yılından beri Hamburg, Villareal, D.Kiev, A.Bilbao, Osasuna, Toulouse, Liverpool ve Benfica gibi rakiplerle yüzleşen takımımız için hayati önemi olan bu turu geçmemiz halinde çok şey kazanacağımızı tekrar hatırlatmak isterim. Zira en azından Avrupa Ligi turlarında seribaşı olacağımız için artık kura çekimlerinde kurdeşen dökmekten kurtulacağız. Önümüzdeki 5 yıl için kuralara hep iyimser bakacağız. Yolumuz açık olsun...

4 Ağustos 2011 Perşembe

Sağlık Olsun

Dün Olimpiyat stadyumunda beklenen son gerçekleşti, ilk maçın getirdiği avantajı iyi kullanan, hakemin verdiği ağır kararların da etkisiyle rahat bir maç oynayan Portekiz temsilcisi turu geçen taraf oldu.

Lisbon deplasmanında alınan 2-0'lık mağlubiyetin yanında maçın Ramazan'a denk gelmesi tribünlerde kısmen boşluklar oluşmasına neden olsa da cefakar Trabzonspor taraftarı takımına destek vermekten geri kalmadı. Şenol Güneş'in 2 sezondur ısrarla oynattığı şablonun dışında çıkarak Pawel Brozek'le maça başlaması orta saha üstünlüğünün daha ilk dakikadan rakibe kaptırılmasına yol açtı. Defansa yardım noktasında pek hevesli olmayan üçlü (Burak, Pawel ve Henrique) zaman zaman pozisyon alma hatası yaparak, Trabzonspor'un ileride organize olmasını engelledi.

Henüz maçın hemen başında, kullanılan taç atışının devamında, benzerine halı sahalarda bile zor rastlanacak şekilde yenilen golde stoperlerin dizilim hatasının etkisi yadsınamaz. Egemen'le iyi bir ikili oluşturan Giray'ın aynı verimi Glowacki'yle oynarken verememesi birkaç nedene bağlanabilir elbette. Fakat Glowacki'yle Giray'ın benzer tipte stoperler olduğunu, bunların yanında Egemen gibi daha seri ve mücadeleci bir stopere ihtiyaç duyduğumuzu söylemek abes olmaz. Sadri Şener ve ekibinin bugünden itibaren, Giray'ı tamamlayacak bir stoper takviyesiyle o bölgedeki sorunu çözmesi gerekiyor.

Golden sonra ataklarını sıklaştıran Trabzonspor, geçtiğimiz 2 sezonun aksine sol bek oyuncusu Celutska'nın getirdiği kanat topuyla golü bulurken, taraftarını da havaya soktu. Ama topu ayağında tutamayan, defans ve forvet hatları arasında derin mesafeler bulunduran bir takımın organize olması ufak çapta bir mucize gerektiriyordu ki bu da gerçekleşmedi.

İkinci yarının ilk 15 dakikası, sakatlanana kadar sahanın en iyisi olan Henrique'nin oyundan çıkmasına rağmen Trabzonspor'un insiyatifinde geçildi. Bölgesel Amatör liglerde bile eşine rastlanamayan bir Kırmızı Kart'la oyun tamamen rölantiye döndü her iki takım içinde. Benfica'lı oyuncunun yüzündeki kanın etkisiyle duygusala bağlayan Makedon hakem, komik bir kartla Adrian'ı oyundan attığında, tur belki de galibiyet umutları yitmişti Trabzonspor'un. İnsan sormadan edemiyor, geçen sezon 300 Spartalı filminden çıkmışcasına, sert, sakatlığın bol olduğu, kanrevan içinde geçen maçlar oynayan Trabzonspor'un rakiplerine böyle bir kart neden hiç verilmemişti? Makedon Aleksander Stavrev Şampiyonlar Ligi seviyesine maç yönetecek yeterlilikte bir hakem olmadığını, çaldığı acemice düdüklerin yanında Portekiz temsilcisinin oyuna soğutma adına yaptığı sert faullere tepkisiz kalarak göstermiştir.

Kırmızı kartın ardından gardı düşen Trabzonspor'da sahanın en etkisiz ismi Pawel'i 63'te oyundan alan Şenol Güneş, Mustafa Yumlu'yu sahaya sürerek defansı 5'ledi. Bu tercih Kırmızı Kart'ın getirdiği çöküntünün skora yansımaması adına alınmış bir önlem olabilir pekala. Şenol Güneş, son 10 dakikaya gelirken, Serkan Balcı'yı çıkartıp hücum hattını Halil'le güçlendirdi, Mustafa'yı bu kez sağ beke çekti. Tüm bu hamleler skoru değiştirmeye yetmedi. Zira iş işten geçmişti. Onun adına sahaya böyle bir dizilimle çıkılmış olması risk alma açısından gelişim olsa bile faydalı olmayan, yanlış bir tercih olarak tarihe geçti.

Sonuç olarak geçen sezonki takım uyumunu tutturmamız uzun zaman alabilir. Yeni kurulmuş, iskeleti değişmiş bir takımdan bunu beklemek hayalcilik olurdu. Özellikle stoper mevkisinde Glowacki ve forvette Pawel'in yerine, Avrupa'nın üst düzey liglerinde oynamış, tecrübeli iki isim alınmalı. Zira Egemen'i gözlerimiz çok aradı. Onun hırsı hem takımı hem de taraftarı ateşliyor, motive ediyordu. Adrian'ın bazı yönleriyle Selçuk'tan daha iyi olsa da onun kadar iyi bir pasör olmadığı ortaya çıktı. Ve elbette Umut Bulut'un prese dayalı, defansı yoran anlayışının getirdiği boşlukların olmayışı da Burak Yılmaz'ı daha etkisiz kılıyor. Uyumsuzluk ortadan kalktığında, Burak Yılmaz'ı daha etkin görebiliriz. Unutmadan, her ne kadar spor ahlakından yoksun olsa da sahada Jaja'yı görmek isterdim kendi adıma. Zira pozisyon olmadan, kişisel meziyetleriyle gol atabilecek kalibrede kimse şok şu an takımımızda.

Cuma günü çok özel bir gün camiamız için. Kura Şanssızlığı geleneğimizi kırabilirsek önümüzdeki 5 sezonda en azından Uefa Avrupa Ligi grupları öncesinde oynayacağımız her ön elemede seribaşı olabileceğiz. Elbette Sevilla, Roma, Tottenham, PSV, Atletico Madrid, Schalke 04, Panathinaikos, Dinamo Kiev, Rangers, PSG, AZ Alkmaar, S.Lizbon, Fulham, Celtic, Palermo ve Lazio gibi rakipleri bu seferlik pas geçmemiz ümidiyle...

Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga Zengin **
Serkan Balcı **
Giray Kaçar *
Glowacki *
Celustka **
Colman *
Zokora *
Adrian *
Pawel Brozek ?
Burak Yılmaz *
Paulo Henrique
***

Sonradan Girenler
Dk. 44 Alanzinho *
Dk. 63 Mustafa Yumlu ?
Dk. 79 Halil Altıntop ?