26 Mart 2012 Pazartesi

ÇAKIRkeyf?!

Türk Hakemliğinin 2000'li yıllardaki medar-ı iftiharı Cüneyt Çakır yine bir Trabzonspor maçında, verdiği ve vermediği kararlarla sonuca direkt etki etti. Yatağının arkasındaki duvara bir çentik daha atmıştır bu gece muhtemelen. Sözde kaliteli olan bu hakem isterse Şampiyonlar Ligi finali yönetsin, maç seçmeye devam ettikçe benim gözümdeki değeri değişmeyecektir. İlk devrenin 30 dakikasında elini cebine 6 kez götürdü, ki bunların bir kısmı gereksiz kartlardı. Sonrasında birkaç kez oyundan atılması gereken Emre Çolak'ı oyunda tutarak, Eboue'ye taraftarın da baskısıyla 2.Sarı Kart'ı vermeyerek ve oyunun kontrolünü kaybeden kendisiydi. Maharet kart çıkartmakta değil efendi, işini hakkaniyet ölçüsünde yapacaksin ki herkes sana saygı duyacak. Elit olan senin hakemliğin değil ancak Fifa kokartındır.

Şenol Güneş'in maç boyunca çok verimsiz oynayan ve sakatlığının etkisinden bir türlü kurtulamayan Olcan Adın'a 83 dakika tahammül etmesine anlam veremedim. İlk yarı nispeten iyi olmalarına rağmen koca bir ikinci devre yokları oynayan Volkan Şen ve Alanzinho'yu ise ancak golden sonra çıkartmayı düşünmesi başka bir soru işareti. Şenol Güneş'in, Karadeniz'in Güneş'inin dün akşam yaptığı en güzel tercih kıyafet seçimiydi. Güzel bir kombinasyon olmuş, kendisini tebrik ediyorum.

Evsahibi takım taraftarını anlamış değilim. Galatasaray ligde çok rahat bir durumda, ezeli rakiplerinden biriyle çok önemli bir maça çıkıyor ama stadyumda ancak 30.000 kişilik bir kalabalık bulunuyor. Yeni kurulmuş bir takım için muazzam bir performans göstermesine rağmen aynı performanstan çok uzak bir taraftar profili bu. Enfes bir İstanbul gününde TT Arena'nın boş kalmasına çok şaşırdım açıkcası.


Kaptan Tolga dün sahanın en iyilerinden biriydi. Kurtarışlarıyla takıma hayat verdi. Eski günlerine dönüş sinyalleri verdi ki playofflar öncesinde çok faydası dokunur form tutmasının. Genel olarak defans hattını iyi buldum. Kişisel hatalar minimize edilmişti, göbekteki Giray ve Mustafa, Baros ve Necati'nin iyi oynamasını bırakın oyuna dahil olmalarına bile müsade etmedi. Serkan ve Celutska defansif açıdan iyi ama ofans katkısı açıdan verimsizdi. Açıkcası Cech'in sol kanatta başlayacağını düşünüyordum. Çünkü Celutska ve Giray uyum sağlamaya başlamışlardı ama Mustafa hafta içi antremanlarda kendini göstermiş olacak ki Şenol Güneş'in ilk tercihi oldu.

Zokora o savaşçı kimliğini, ligin en hatrı sayılır ön libero ikilisi olan Selçuk ve Melo karşısında konuşturdu. İkili mücadelelerdeki asla pes etmeyen yapısını, yıkılmayan ve yere sağlam basan oyun anlayışını çok beğeniyorum. Sadece defansif olarak değil, hücuma çıkarken kullandığı adam eksiltme özelliğiyle de iyi işler yaptı. O böyle oynadıkça bu takım sahadan boynu bükük ayrılmaz. Zokora Sarı Kart cezalısı olması nedeniyle haftaya oynayacağımız derbi maçını tribünden izleyecek, kuşkusuz kötü bir haber. Arkasında iyi bir toplayıcı olan Colman dün akşam çok iyi bir futbol oynadı. Ofansif oynadığı her maç katkı sağlıyor. Playoff'larda maç seçmeyeceğini umuyorum.


Alanzinho özellikle ilk yarı etkili bir oyun sergiledi. Fakat atağa çıkarken pekte alışık olmadığımız bir şekilde topu ayağında tutup, bekletmesi çok gereksiz kaçtı. Onun hızını bu maç göremedik, çünkü kullanmadı. Olcan'ın sakatlık sorunu sürüyor anlaşılan, alışık olduğumuz performansından çok uzak 2 haftadır. Elbette kredisini tüketmiş değil ama playofflardaki en önemli silahlarımızın başında geliyor. Volkan Olcan'a kıyasla daha fazla çabaladı ama genel olarak vasatı aşabilmiş değildi. Burak'la aralarında bir soğukluk olduğu fikrine iyiden iyiye inanmaya başlıyorum. Belki dışarıdan bakınca sırıtmıyor ama verdikleri, vermedikleri paslar, sahaya yansıttıkları futbol dili bunu anlatıyor.

Burak Yılmaz istekliydi ama verdiği pasları 'bana nasıl kolay pozisyon oluşursa, o şekilde atayım.' diye düşünerek atıyor. Takım oyununa darbe vuruyor bu egoist tutum, en az 3 kez önündeki 2 adama rağmen içlerinden geçmeyi denemesi bunun en açık deliliydi. Halil'in daha önce oyuna alınarak onun omuzlarındaki yük hafifletilse, sonuç daha farklı olabilirdi. Şenol Güneş çok bekledi değişiklikler için ve futbol'un ilahi kuralları onu cezalandırdı. Sahadan boynu bükükte ayrılabilirdi konuk ekip, Mehmet'in vuruşu biraz daha düzgün olsa.


Genel olarak değerlendirecek olursak takımımızın bölgeler arasındaki kopukluğu çözecek 2 önemli transfere ihtiyacı var. Ayağı düzgün, defanstaki topu serinkanlılıkla ilerideki takım arkadaşlarına kazandırabilecek bir stoper. Dün Mustafa ve özellikle Giray önlerine düşen her topu abanarak uzaklaştırma yolunu seçtiler, bir Dany'miz olsa bu sorun kökten çözülürdü. (Geçen sezon bu görevi Egemen üstlenmişti.) Halihazırda Sapara'nın yıldızı Güneydoğu ekibi için parlıyorken Takas + Para formülü düşünülmeli siyahi oyuncu için. Bunun yanında orta saha ve kanat elemanlarımızın taşıdığı topları tutup, arkadaşlarının yerleşmesini sağlayacak, duvar görevini üstlenecek bir santrafora ihtiyacımız var. Vittek sağlıklı bir şekilde geri dönerse ne ala olmazsa Umut Bulut düşünülmeli. Vittek'in cam çocuk olma hastalığından kurtulamama durumuna göre alternatifler yaratmalıyız. Transfer komitemiz umarım geçtiğimiz sezonlardan daha iyi performans gösterirler önümüzdeki sezon. Zira az ama öz transfer yapma vaktidir. İyi haftalar...


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga ***
Mustafa Yumlu **
Giray Kaçar **
Celutska **
Serkan Balcı *
*
Zokora ***
Colman ***
Volkan Şen **
Olcan Adın *
Alanzinho **
Burak Yılmaz **

Sonradan Girenler
Dk. 83 Halil ?
Dk. 86 Adrian ?
Dk. 90+1 Paulo Henrique ?

22 Mart 2012 Perşembe

Kabus!

Senaryosu Nevzat Aydın'ın uğursuz ellerinden çekilen kura esnasında yazılmış bir tiyatro oyununun hayata geçişini izledik dün akşam. Oyuncular son birkaç sezonda konuk ekip adına değişmiş olsa da, oyunu yöneten iki yönetmen değişmemişti. Kel ve hırslı olan şaşmadığı mantalitesinden yine ödün vermemişti. Aynı olmasa da oyuncuların yapacakları aynıydı, ikili mücadelelerde sert, faullü bir oyun anlayışını benimsemişlerdi. Uzun toplarla çıkılacak bir kontraatakla bir gol iteleyebilirlerse ne ala. Bernd Schuster Türkiye'de 1960'ların futbolu oynanıyor dediğinde çoğumuz buna karşı çıkıp, homurdanmıştık. Fakat Mehmet Özdilek'in Antalyaspor'u tam olarak bunu oynuyordu birkaç sezondur. Yönetmenlerinden bir diğeri, ülkenin Güneş'i, Karadeniz'in filozofu ise aynı tuzağa tekrar tekrar düşen figüranı oynuyordu. Kalabalık rakip defansın ortasına Ofansif Orta Saha - Forvet Karışımı Halil'i gömerek, hücumda verimliliği sıfıra indiriyordu.

Küme Düşme tehlikesi sürmesine rağmen fikstür avantajıyla ligde kalacağı aşikar olan Şifo Mehmet'in talebeleri, sahada en önemli iki oyuncusundan yoksun olarak çıktı. Ali Tandoğan ve Tita, Akdeniz ekibinin en önemli hücum silahlarıydı. Onları riske etmek istemedi kısa boylu, asabi teknik direktör. Trabzonspor'un şifresini çözmüştü, her sezon aynı kumpasa getiriyordu nasılsa. Henüz 19 yaşındaki genç yetenek Emrah Başsan'ın üstün oyun zekası takımın saha içindeki yegane gol umudu olsa da sonraki dakikalarda kendi adıma en çok korktuğum oyuncu olan Mehmet Eren Boyraz'ı oyuna alarak şansını artırdı. İlk Yarının hiçbir anında hücumu düşünmemesine rağmen bir duran top zaafiyetinin getirdiği golle öne geçen Antalyaspor'da işler tam da planlandığı gibi gidiyordu. Penaltı olmayan bir pozisyonda dengeyi sağlayan Trabzonspor daha çok saldırması gerekirken üstünlüğü evsahibine kaptırınca, hakettiği şekilde kupaya veda etti. Şifo Mehmet bilmem kaçıncı kez galip geliyordu Trabzonspor karşısında. Temcit Pilavı Volume Bilmem Kaç...


İYİ
Rotasyon. Şenol Güneş'in rotasyona gitmesi bile başlı başına olumlu bir gelişme. Her ne kadar yanlış adamlarla rotasyona girişse de kafasındaki kurguyu bir maçlığına olsa bozması iyi oldu. Geçen sezon Şampiyonluğa oynayan takımın kupa'daki Beşiktaş maçına tamamına yakını yedek olan takımla çıkmış olması tamamen farklı bir durum için tasarruf yaratma adına yapılmış bir hamleydi. Bunun dışında sahada ve teknik ekipte olumlu pek bir şey yoktu, ne futbolu ne de vasatı aşabilen bir futbolcuyu izleyemedik dün Mardan stadyumunda. Biraz biraz Volkan Şen didindi durdu, o da kondisyonunun iyi olmaması nedeniyle ancak 90 dakika dayanabildi, sonraki 30 dakika boyunca yorgunluğu nedeniyle yürüdü sahada.

KÖTÜ
Süleyman Abay ve hakem triosu. Trabzonspor'a verdiği ve penaltı olmayan pozisyonda, maçın son dakikalarında Volkan Şen'in rakibini ceza sahasında düşürdüğü ve %100 penaltı olan pozisyona devam demesiyle skora direkt etki etti. Doğa'nın daha ilk yarıdan 2.sarı Kart'la oyundan atılması gerekiyordu. Antalyaspor'un aşırı sert ve faullü oyununa seyirci kalmasıyla, Ömer Çatkıç'ın tek başına çaldığı 5 dakikayı uyarıyla geçiştirmesiyle felakete yakın bir yönetim gösterdi. Vermediği kartların hıncını Trabzonsporlu oyunculardan çıkardı, kontrolü kaybettiğinin bir göstergesi gibiydi bu durum. Şenol Güneş, Tolga Zengin'in kötü oynadığı maçlardan sonra bile Onur'a şans vermeyerek, böylesine önemli bir maçta, maç eksiği olmasına rağmen sahaya sürmekle hata yapmıştır. Sahaya çıkardığı 11'de Burak ve Halil beraber oynuyor olsaydı, kalabalık Antalyaspor defansı arasında kaybolmayarak, pozisyonlara girmiş olurduk. Colman, bu takımın orta sahadaki her şeyi, onu ilk 11 başlatmalıydı. Kalede Onur, defansta Serkan ve Cech, orta sahada Zokora, Olcan, Adrian, Aykut ve ileride Halil çok kötü oynadılar.

ÇİRKİN
Bizans oyunları. Bilet fiyatlarını yüksek tutarak Antalya'da sayısı bir hayli fazla olan Trabzonspor'un gurbetçi destekçilerini stadyuma sokmak istemeyen Antalyaspor yönetimi. En ucuzu 100 Lira olan biletlerin eşine Playoff Şampiyonluk grubunda zor rastlanır. Kazanmak için her yol mübah mıdır? Onlar için evet. Böyle düşündükleri için Süper Ligde her sezon aynı futbolu oynayıp, aynı yerlerde ligi tamamlıyorlar. Bir arpa boyu yol almamalarının temelindeki sıkıntı da bu işte, hedefleri büyük ama küçük düşünüyorlar.


2001/2002 Sezonundan Beri Trabzonspor-Antalyaspor Maçları
2001/2002 (SL) Antalyaspor-Trabzonspor: 4-2 (Trabzonspor'un 4 kırmızı kart gördüğü ama Antalyaspor'un 37 puan alarak küme düştüğü meşhur maç)
2004/2005 (TK) Antalyaspor-Trabzonspor: 1-5
2006/2007 (SL) Trabzonspor-Antalyaspor: 0-0
2006/2007 (SL) Antalyaspor-Trabzonspor: 1-2
2008/2009 (SL) Trabzonspor-Antalyaspor: 3-2
2008/2009 (TK) Antalyaspor-Trabzonspor: 3-3
2008/2009 (SL) Antalyaspor-Trabzonspor: 0-1
2009/2010 (SL) Trabzonspor-Antalyaspor: 3-1
2009/2010 (SL) Antalyaspor-Trabzonspor: 1-1
2009/2010 (TK) Trabzonspor-Antalyaspor: 2-0
2009/2010 (TK) Antalyaspor-Trabzonspor: 1-0
2010/2011 (SL) Antalyaspor-Trabzonspor: 0-0
2010/2011 (SL) Trabzonspor-Antalyaspor: 0-0
2011/2012 (SL) Trabzonspor-Antalyaspor: 2-2
2011/2012 (SL) Antalyaspor-Trabzonspor: 2-1
2011/2012 (TK) Antalyaspor-Trabzonspor: 2-1 (Uz.)

SL: Süper Lig
TK: Türkiye Kupası
Uz.: Uzatmalar Sonucunda
Toplam: 6 Galibiyet, 6 Beraberlik, 4 Mağlubiyet

Yukarıdaki tablodan da anlaşılacağı üzere, bizim Antalyaspor'a şansımız tutmuyor. Fakat bu mütemadiyen gelişen bir fobi değil, son 10 yılda, futbolumuzun gelişmediğini, kadromuz değişse de taktiksel açıdan mesafe katedemediğimizi gösteriyor. Buna Şenol Güneş'te dahildir. Sadri Şener ve Nevzat Şakar'a göre 'Gadromuz Yeterli' olabilir belki ama gerçekler çıplak dolaşıyor. Bu sezon şike ve sonrasında yaşanan süreç iyice mide bulandırmışken, takıma yapılan takviyelerden yalnızca birkaçının aşısı tutmuşken, sezon sonuna kadar iyi-kötü sabretmekten başka çaremiz yok. Yeni sezonda Dany ya da Aykut Demir ikilisinden biriyle anlaşmamız birinci önceliğimiz olmalı. Akabinde Umut Bulut'un yuvaya döndürülmesiyle eksiklerimizin önemli bir bölümü giderilmiş olur. Uyum sürecinin aşılmasıyla birlikte tekrardan zirveye oynayan, adam gibi oynayan bir Trabzonspor görebiliriz sahada. O zamana kadar sabır ya sabır...


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur *
Marek Cech *
Giray Kaçar *
Celutska *
Serkan Balcı *

Zokora *
Adrian ?
Volkan Şen **
Olcan Adın *
Alanzinho **
Halil Altıntop *

Sonradan Girenler
Dk. 46 Burak **
Dk. 74 Aykut ?
Dk. 106 Paulo Henrique ?

17 Mart 2012 Cumartesi

Kaçınılmaz Son

Rakibe futbolunu kabul ettirdiğin ve önde kapadığın ilk devrenin ardından, farkı artırıp 2.devreyi rahat rahat oynamak varken koca 45 dakika boyunca kaleye yaslanıp rakibi beklemek Anadolu takımları için ideal bir düşünce olsa da Trabzonspor'a birkaç gömlek küçükg eliyor. Bünye bu durumu kabul etmiyor. Dün pozisyona girmekte bir hayli zorlanan Gençelrbirliği'ni zorla kalemize davet ettik 2.yarı oynadığımız futbolla. Kenar yönetimi, başta Şenol Güneş olmak üzere maçı izleyen seyircilerden farksızdı. 2 Devre arasındaki muazzam farkı görebilmek için futbol duayeni olmaya gerek yok, takımımızın defansif zaafiyeti bu sezon dillere pelesenk olmuşken bir devre boyunca oyunu kendi sahanda kabul etmek intihardır. Belki de gecenin en can acıtan anı 90.dakikada yediğimiz golle gelen beraberlik oldu. O dakikada yediğiniz golü telafi etme şansınız olmuyor malesef. Uzatma dakikalarında değil de 85. dakikada golü kalemizde görmüş olsak 1 puan bile alamayabilirdik, zira oyuncular Şenol Güneş'in de kayıtsızlığının etkisiyle 1-0'a tav olmuşlar, maçı böyle bitirelim havasına girmişlerdi.

Volkan ve Olcan gibi ülkenin en efektif iki kanat oyuncusundan yoksun çıktığımız bu maçta gelebilecek bir galibiyet bizi en azından Şampiyonlar Ligi elemeleri için avantajlı bir konuma getirecekti. Şenol Güneş maç öncesinde durumu anlamış olacak ki hayli ofansif bir dizilimle sahaya çıktı. Alanzinho'yu iyice sol dibe yanaştıran, hemen Marek Cech'in önünde oynatan tecrübeli hoca, çift ön liberomuzun önünde ise sezonun hayal kırıklığı Adrian'a şans veriyordu. Forvette ise geçen hafta ben buradayım mesajı veren Halil'i Burak'ın yanında gol aramak için sahaya sürmüştü. Takım bu kadar ofans ağırlıklı olmasına rağmen, Gençlerbirliği sezonun en kötü maçlarından birini oynuyordu, koca devre boyunca tek bir pozisyon bile bulamadılar. Halil'in kaleciden sekip direği bulan şutu gol olsa maç ilk yarıdan bitebilirdi. Fakat futbolun değişik bir dengeleme felsefesi var, hiç hak etmediği halde Ankara ekibi golü bulup, sahadan bir puanla ayrıldı.

Her ne kadar Fuat Çapa aksini iddia etse de Gençlerbirliği'nin bu futbolla son 3 haftada başarılı olacağına inanmıyorum. Defansta Trabzonlu Aykut Demir'in pozitif futbolu dün farkın açılmasını engelleyen faktörlerin başında geliyordu. Sezon sonunda Süper Lig'den en çok kimin transfer edilmesini istersiniz diye sorsalar önce Aykut Demir'in adını verirdim.Komple bir stoper, nerede duracağını biliyor, hava toplarında etkili, iyi fiziğine rağmen çok ağır sayılmaz. Üstelik Trabzon kökenli, bu onun takımıza alışmasını bir hayli kolaylaştırır. Çapa'nın maçın kaderini değiştiren hamlesi Ermin Zec ise kısa sürede neler yapabileceğini gösterdi, biraz daha şans bulsa çok can yakar bence.


Trabzonspor adına sahanın en iyileri, Serkan Balcı, Marek Cech, Giray ve Celutska'ydı. Yediğimiz gole kadar sıfıra yakın hatayla oynadı bu dörtlü. Slovak sol bek Cech, ligin en etkili sağ kanat oyuncularının başında gelen Hurşut'u mükemmel marke etti. Çapa'da çareyi gurbetçi oyuncuyu oyundan çıkarmakta buldu. Giray ve Celutska her geçen hafta daha iyi oluyorlar, Herve Tum'un son dakikada şansının da yardımıyla kaleyi bulan şutu olmasa hatasız bir maç tamamlamış olacaklardı. Serkan Balcı geçen hafta bıraktığı yerden devam ediyor, ilerlemiş yaşına rağmen mücadeleyi hiç bırakmayan yapısı ile genç arkadaşlara fevkalade bir örnek oluyor ki sezonun ilk yarısında bu işi Zokora çok iyi yapıyordu. Alanzinho, Colman ve Halil iyiler arasındaydı. İlk devre Alanzinho çok defansif oynamasına rağmen goldeki becerisiyle katkı verdi. Colman ilk devre birçok pas hatası yaptı ama ofansa katkı verdiği her an fayda sağlıyor. Halil ise tecrübesiyle, top saklama kabiliyetiyle playofflarda fayda sağlayacağının sinyallerini veriyordu.

Zokora'daki düşüş Afrika Uluslar Kupasından döndüğü günden beri artarak devam ediyor. Sahada takımı motive eden, hırslandıran adam gitmiş yerine emeklilik günlerini kendini fazla kasmadan geçirmeye niyetlenen adam gelmiş. Adrian'ın birkaç hafta süren olumlu etkisi bu maçı kurtarmaya yetmedi. Belli ki bir beceri var ama bunu gösterecek takat var mı? Bilinmez. Burak Yılmaz yine kendi yarattığı penaltıyı kaçırarak skora direkt etki etti. Daha önce de belirttiğimiz gibi forvetin pozisyona gireni makbuldür. Fakat böylesine önemli bir puan savaşında, üstelik penaltıyı gole çevirdiğiniz anda skoru tayin edeceğiniz bir fırsat önünüze gelmişken, bu fırsatı rekoru kırmak için cömertçe harcamak akıl, mantık işi değildir. Bırak penaltıları Colman kullansın, çünkü son haftalar bize gösterdi ki rekor söylentileri senin omuzlarındaki yükü artırdı ve bu oyununa da olumsuz şekilde sirayet ediyor. Son vuruşlardaki rahatlık yerini aceleciliğe, serinkanlılık yerini strese bırakmış. Daha önümüzde 9 maç daha var güzel insan, bu 9 maçta nice goller atacaksın, sıkma canını...

Bu maçta kaybedilen 2 puanla Şampiyonluk şansımızı tamamen kaybettiğimizi üzülerek belirtmek istiyorum. Sahada oynanan futbolun sürekliliği malesef yok. Colman'ın daha ofansif oynatılması, Volkan ve Olcan'ın kanatlarda eski canlılığı getirmesi, Halil'in tecrübesi ve Burak'ın şanssızlığını Antalyaspor karşısında kıracak olmasıyla telafi ederiz Gençlerbirliği maçını. Bu kez Antalyaspor şanssızlığımızı kıracağımızı düşünüyorum fakat sonraki turda Nevzat Aydın'ın uğurlu ellerinden Galatasaray'ı rakip olarak çekmememiz mucize olur.


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga Zengin **
Marek Cech ***
Giray Kaçar ***
Celutska ***
Serkan Balcı *
**
Zokora *
Adrian *
Colman **
Halil Altıntop **
Alanzinho **
Burak Yılmaz *

Sonradan Girenler
Dk. 68 Aykut ?
Dk. 80 Paulo Henrique ?

13 Mart 2012 Salı

Playoff Aşkına

Bu sezon özellikle iç saha maçlarında rastladığımız geriye düştüğü maçtan galip gelme alışkanlığını yineledi Trabzonspor. Sezonun en kritik maçlarından birinde, olası bir mağlubiyet halinde ilk 4 iddiasını zora sokacaktı Bordo-Mavi'li futbolcularımız. Oynadığı son 3 maçta kalesinde 11 gol gören Rıza Çalımbay'ın talebeleri maça temkinli başladı. O alışılagelmiş, saldırgan futboldan eser yoktu, bu kabulleniş evsahibi takımın işini kolaylaştırıyordu, son pası verene kadar rahatça rakip alana gelebiliyordu takımımız. Olcan'ın maç günü yaşadığı sakatlıktan dolayı kadrodan çıkartılması, defansif becerilerine güvendiğimiz Zokora'nın kadroda olmayışı kafalarda soru işaretleri oluşturuyordu. Trabzonspor'un ofansif gücü Olcan Adın'ın yokluğunda yarı yarıya azalıyordu nihayetinde. Bunların üstüne son haftalarda kendini iyice hissettiren Burak Yılmaz'ın rekor stresi eklenince, taraflı tarafsız herkes Sivasspor maçının zorlu geçeceğine emindi. Ama öyle olmadı, Trabzonspor rakibine 1'i gol olan 2 pozisyon haricinde pozisyon vermezken, Kırmızı-Beyaz'lılar 90 dakikayı tek bir korner kullanamadan tamamladılar.

Maç boyu topun kontrolü Trabzonspor'daydı, konuk ekip kontra ataklardan medet uman tipik Anadolu takımı hüviyetindeydi. Sivasspor'da oturmuş bir defans anlayışı olmadığından Trabzonspor yüklendikçe hata yaptılar. Belki dün akşamki maçta öne geçen takım Sivasspor değil de Antalyaspor olsaydı, sonuç çok daha farklı olabilirdi. Bir türlü kaleci istikrarını yakalayamayan, 30 maçta kalesinde 50 gol görerek küme düşme hattındaki Samsunspor'dan 8, Manisaspor'dan 12 gol fazla gol yiyen bir takımın defansif bir oyun anlayışıyla muvaffak olması mümkün değildi. 37.Dakikada Pedriel'le öne geçmesine rağmen skoru koruyamadı Sivasspor. Erman Kılıç ve Kamil Grosicki'nin son haftalardaki düşüşü bu maçta da devam etti. Her ne kadar fikstürleri diğer rakiplerine göre daha kolay gözükse de Sivasspor Şampiyonluk Playoff'una kalma şansını dün akşam aldığı mağlubiyetle kaybetti bana göre.

İYİ
Son haftalarda yükselen formunu, şüphe götürmeden maçın adamı seçilerek taçlandıran Volkan Şen. Olcan'ın yokluğunda sorumluluğu bir kat daha artmıştı, Trabzonspor'un her iki kanadını da kullanmasını sağladı. Attığı gol eski günlerini hatırlattı, gününde olduğunda takımına tek başına maç kazandırabilecek kalitede olduğunu bir kez daha gösterdi. Ona güvenenleri mahcup etmedi. Kendini geliştiremediği tek yanı onun her an Kırmızı Kart görmesini sağlayabilecek aşırı agresif yapısı, bunun önüne geçerse Milli Takımın değişmezlerinden biri olur. Bunun yanında 90 dakika boyunca hem ofansif hem de defansif olarak çok iyi işler yapan Serkan'a değinmeden geçemeyeceğim. Sağ kanatta yaptığı bindirmelerle, kestiği ortalarla tehlikeli olmaya çalıştı. Maçın bitmesine dakikalar kala yaptığı koşular, kestiği toplar ondaki tükenmez gücün varlığına dair olumlu sinyaller verdi bize. Umarım hep böyle devam eder. Biraz geçte olsa, dakikalar 68'i gösterdiğinde oyuna girdiğinde maçın şeklinin değişeceğini stadyumdaki binlerin yanında televizyon başındaki yüzbinler'de bekliyordu açıkcası. Alanzinho birkaç haftadır ortalıkta yoktu, sözleşme yeniledikten sorna çıktığı ilk maçta, Halil'in enfes pasıyla buluşup skoru eşitleyen golü attı. Maça heyecan kattı, aldığı her topu olumlu kullandı. 90 dakika boyunca sahada kalanlardan çok daha verimliydi. Gençlerbirliği maçında önce bir sözleşme daha yeniler mi bilinmez ama bu formunu sürdürdüğü müddetçe sırtımız yere gelmez.


KÖTÜ
Sahanın Trabzonspor adına en kötüsü, taraftarın gözünde ilk devre sonunda kulübüye çekilmesi gerekirken 57. dakikaya kadar oyunda kalıp saç baş yolduran Paulo Henrique'ydi.. Kendini gösterme çabası takımın hızlı atağa çıkmasını engelliyor. Zaten ağır bir oyun yapısı var, bir de ayağına aldığı her topta çalıma girmesi, adam eksiltme hevesi buna eklenince iyice çekilmez oluyor. Vittek'in sahalara dönüşüyle birlikte ilk 18'e gireceğine ihtimal vermiyorum. Birkaç atımlık barutu kaldı, sezon sonuna kadar kendine çekidüzen vermezse en iyi ihtimalle Süper Lig ekiplerinden birine kiralanmasına kesin gözüyle bakıyorum. Adrian maça başlarken umut veren bir görüntü çizse de ikinci devre tamamen oyundan koptu ve yerini maçın kaderini değiştirecek adam olan Oflu Ali'ye bıraktı. Sahada kaldığı süre boyunca etkili oldu dersek kendimizi kandırmış oluruz. Süper Lig'in en tecrübeli eldivenlerinden biri olmasına rağmen yediği goldeki pozisyon alma hatasıyla Tolga Zengin'de günün kötüleri arasındaki yerini aldı. Rakibin etkili diyebileceğimiz atağı yok diyecek kadar azken Giray'la beraber kalemizde golü görmemizde pay sahibi oldu. Tek olumlu yanı önceki maçlara nazaran minimuma indirdiği top sektirme hatalarıydı. Hakem Kuddusi Müftüoğlu ve ekibi dün genel olarak kötü bir maç yönetmediler fakat Volkan Şen'in rakibine attığı tekmeyi, gözünün önünde olmasına rağmen Müftüoğlu'na söylemeyen yan hakem maçın kaderiyle oynadı. Net bir Kırmızı Karttı Volkan Şen'in yaptığı. Kaleci Atilla'nın maç boyu oyunu soğutmaya yönelik ağır hareketlerine kayıtsız kalan Kuddusi Müftüoğlu normal şartlarda Atilla'yı penaltı pozisyonunda 2.Sarı Kart'tan dolayı oyundışı bırakmalıydı, bu da Sivasspor lehine verilmiş yanlış bir karar olarak dikkatlerden kaçmadı.

ÇİRKİN
Futbol 11 kişiyle oynanan, basit bir takım oyunudur. Şayet futbolu basit oynayabiliyorsanız, galibiyete yakın taraf sizsiniz demektir. Takım arkadaşlarına, istinasız her maçta giydiren, onların motivasyonların düşmesine sebep olup, oyundan erken kopmalarını sağlıyorsanız takımın iç dinamiklerine zarar veriyorsunuz demektir. Burak Yılmaz'ın rekorları altüst etmesini tüm takım arkadaşları istiyor, adım gibi biliyorum. Ama Burak Yılmaz'ın rekoru kırma hevesiyle pimi çekilmiş bomba gibi her hafta farklı bir futbolcumuza sarmasını da doğru bulmuyorum. Burak Yılmaz gol kaçırabilir, penaltı kaçırabilir -ki şimdiden 2 tane kaçırdı- fakat bunlar onun çok kaliteli bir hücum oyuncusu olduğu gerçeğini değiştirmez. Çok kaliteli bir hücum oyuncusu olmak sizi çok kaliteli bir insan yapmıyor ama. Biraz daha dikkat Burak, sana çok ihtiyacı var bu camianın ve takım arkadaşlarının...


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga Zengin *
Marek Cech **
Giray Kaçar **
Celutska **
Serkan Balcı *
**
Aykut **
Adrian *
Colman **
Paulo Henrique ?
Volkan Şen ***
Burak Yılmaz **

Sonradan Girenler
Dk. 57 Halil **
Dk. 68 Alanzinho ***
Dk. 85 Mustafa ?

5 Mart 2012 Pazartesi

Fırtına İnönü'de Esti!

Carvalhal'ın 4 stoperden oluşan tank gibi ağır defansına karşılık Spor Toto Süper Lig'in en hızlı kanat elemanlarına sahip takımı Trabzonspor'un kapışmasına sahne oldu İnönü Stadyumu. Kazanan, fizik kurallarının getirdiği avantajla Bordo-Mavililer oldu. Ersan Adem Gülüm'den sol bek, İbrahim Toraman'dan sağ bek yaratmaya çalışmak takımı sabote etmek demektir, dün Portekizli hoca tam olarak bunu yaptı. Maçın ilk dakikasından itibaren üstünlük kurdu Olcan ve Volkan, kendilerinden fersah fersah yavaş rakiplerine. Bunun yanında oldukça istekli olan Adrian, sağ kanatta hem defansif hem de ofansif açıdan önemli katkılar veren Serkan ve başarılı bir görüntü çize Zokora - Colman ikilisinin de katkısıyla Trabzonspor maçın ilk düdüğünden itibaren oyuna ağırlığını koydu. Her ne kadar topa daha fazla sahip olan Siyah-Beyazlılar olsa da oyuncularımız topu ayaklarına her aldıklarında tehlikeli pozisyonlar yarattılar. Son vuruşlarda azıcık beceri gösterebilsek, tarihi bir skor almamız işten bile değildi.

Beşiktaş takımının her şeyi olan Egemen'in sakat olması, tribünlerde 90 dakika boyunca takımına destek veren Çarşı grubunun desteğinden yoksun bir evsahibi karşısında oynamış olmamız bizim avantajımızdı. Volkan ve Olcan gibi oynadığında karşısında hiçbir kanat bekinin duramayacağı iki pırpır oyuncumuza karşı 2 stoperden devşirme savunmacıyla çıkan Carvalhal'ın kıyağıyla birlikte ibre kadrolar açıklandığında bizden yana dönmüştü zaten.

Beşiktaş'ın genç kalecisi Cenk'in gününde olması tarihi bir skorun oluşmasını engelleyen etkenlerden biriydi. Çoğu zaman Beşiktaşlı taraftarlar tarafından bile yerden yere vurulan Cenk eleştirilere en güzel cevabı sahada verdi. Yediği iki golde de yapabileceği bir şey yoktu. Fakat önünde oynayan Sidnei'nin sahanın en kötüsü olması, kaptırdığı toplarla Trabzonsporlu oyunculara davetiye çıkarması tek başına kalecisinin iyi performansını gölgede bıraktı. Sidnei yalnızca Football Manager gibi menajerlik oyunlarında tercih edilebilir ancak, gecenin kahramanı tartışmasız oydu Beşiktaş adına. Necip, Ernst ve Fernandes üçlüsüyle sert bir göbek hattı oluşturmayı düşünmüştü Portekizli hoca fakat kanatları pas geçmesi Beşiktaş'ın sonunu hazırladı.

İYİ
Taksim'de lisenin önünde erken saatlerden itibaren organize olup, bir kısım erkek taraftarımızın da desteğiyle İnönü stadyumunu fethe çıkan bayan taraftarlarımızı ayrıca tebrik ediyorum. İlk golü atıp, sizlerin yanına koşan Burak Yılmaz gibi galibiyette de en büyük pay size düşüyor. Sizlere ayrılan tribünleri tıka basa doldurarak takımınıza şartlar ne olursa olsun sahip çıkacağınızı bir kez daha göstermiş oldunuz. Maçın adamı Volkan Şen'i, son 2 maçtır yükselen performansının zirvesine çıkarak taçlandırdığı yükselişi sebebiyle ayrıca kutluyorum. Hiçbir zaman ondan umudunu yitirmemiş biri olarak, gelecek yıllarda rakiplerin daima çekineceği iki kanat oyuncusuna sahip olan bir takımın taraftarı olarak kıvanç duyacağım. Colman, saçı gibi kara bandasıyla, istediği zaman rakiplerine hiç ışık vermeyeceğini, ofansif olarak nelere kadir olduğunu dün bir kez daha gösterdi. Birinde getirdiği, diğerinde bitirdiği iki pozisyonla skora direkt katkı yaptı. Böyle devam et esmer çocuk, Ünal'dan sonra onun tahtına oturabilecek bir sen geldin zaten. Adrian ilk kez taşıdığı forma numarasına yaraşır bir oyun sergiledi. Top ayağına yakışıyor, çok teknik ama fizik gücü malesef hala daha yeterli seviyede değil. Serkan ve Zokora'da dünün iyileri arasındaydı. Rakip orta saha elemanlarına nefes aldırmayan Fildişi Sahilli tecrübeli futbolcu, formsuz zamanları geride bıraktım mesajı veriyordu.


KÖTÜ
Kaleci Tolga ve Celutska takımın geneline göre iyi değildiler. Tolga'nın çıkmadığı pozisyonlar rakipler için önemli gol fırsatlarına dönüşüyor ki yediğimiz gollerin çoğu kesme ortalardan kaynaklanıyor. Acemilik günlerinde yaptığı hatalardan biriydi bu Tolga'nın, umarım Şenol Güneş bu konuda kulağını çeker. Zira yan toplarda ve gelen ortalarda muazzam başarı gösteren bir Onur gerçeği var kulübede bekleyen. Celutska kaptırdığı toplarla rakibe fırsat tanıdı. Kafası karışık belli ki, her ne kadar Q7'yi tutma görevini yerine getirmiş olsa genel olarak performansındaki düşüş gözlerden kaçmıyor.

ÇİRKİN
Adrian'ın saçları. Son zamanlarda gördüğüm en kötü saç kesimi. Birine mi danıştı diye soruyorum kendime ama yok hayır. Kimse bu kadar kötü bir fikir veremez. Zaten seyrek olan saçlardan böylesine uçuk -New York defilelerine nazire edercesine- bir model çıkarmak çok büyük bir sanatçının eseri olsa gerek.

Sonuç olarak takımımız adına çok çok önemli bir 3 puanla tanıştık. Hem alttakilerle puan farkını açtık hemde ezeli rakibimizi koltuğundan ederek 3. sıraya yerleştik. Bu moralle gelecek hafta Avni Aker stadyumunda oynayacağımız Sivasspor maçından da galibiyet almamız zor olmayacaktır. Yalnız, Sivasspor ligin en kolay gol yiyen takımlarından biri olsa da aynı şekilde çabucak gol bulabilen ayaklara sahip. Anadolu'nun Messi'si diye tabir edebileceğimiz bir Erman Kılıç gerçeği var nihayetinde. Gerekli önlemleri alıp, defansta hataları minimize etmeliyiz. Burak Yılmaz haftaya fazla mesaiye kalıp, Beşiktaş karşısında yapamadıklarını yapacaktır.


Oyuncularımızın Değerlendirmesi

Tolga Zengin *
Mustafa Yumlu **
Giray Kaçar ***
Celutska **
Serkan Balcı *
**
Zokora ***
Adrian ***
Colman ***
Olcan Adın **
Volkan Şen ***
Burak Yılmaz **

Sonradan Girenler
Dk. 83 Aykut *
Dk. 86 Paulo Henrique *
Dk. 90 Ferhat ?

4 Mart 2012 Pazar

Önemli Duyuru : Trabzonspor Blog Ağı


Trabzonspor'u konu edinen blogların bir ağ etrafında birleşememiş olması bu blogların tanıtımı,ulaşılabilirliği açısından bir eksiklikti. Bu eksikliği gidermek amacıyla Trabzonspor blog yazarları olarak bir "Blog Ağı" kurmayı düşünmüştük. www.firtinayiz.biz internet sitesinin düşündüğümüz sistemi uyguladığını gördük ve kendileriyle iletişime geçtik. İkilik olmaması adına kendilerine düşüncelerimizi anlatarak birlikte hareket edebilmek için orta yol bulmaya çalıştık.Yaptığımız görüşmeler sonucunda ortak bir karara vardık. Blog ağını www.firtinayiz.biz üzerinden oluşturacağız artık. Bu ağ taraftar gruplarından bağımsız hareket edecektir.Kimsenin hegomanyasına girmeyecektir ve sansüre yer vermeyecektir.Ağda yer alabilmek isteyen bloglardan tek istenecek kriter düzenli yazı yazılan bir blog ve kişilere,kurumlara hakaret etmeyen bir yayın politikası.Bu ağa giren her blog hazırlanacak olan www.firtinayiz.biz görseline sitelerinde yer verecek. Şu anda sistemde yer alan bloglar aynı şekilde sistemde kalacaklar.Onlardan tek istenen bu yazının sonundaki linkte yer alan görsellerden birisini bloglarına eklemeleri olacaktır. Bugüne kadar sisteme girememiş bloglar ise başvurularını basvuru@firtinayiz.biz adresine mail yoluyla yaptıklarında geri dönüş alacaklardır.

www.firtinayiz.biz görsellerinin yer aldığı link: http://imgur.com/a/oeZAx

Not: Yazı www.joganita.net sitesinden alınmıştır.