31 Mart 2013 Pazar

Ayağa Kalkın, Görülecek Hesabımız Var!

Dost görünüp kuyumuzu kazanlarla, seçim zamanı kapımıza dayanıp mecliste şikeye çanak tutanlarla, iyi günde yanımızda olup düşünce arkamızdan vuran sırtlanlarla görülecek hesabımız var, ayağa kalkın!

Dozer Cemil'lerin, Kaptan Şenol'ların, Ali Kemal'lerin formasını bu utanç verici duruma düşüren sizlersiniz, layık olduğu yere taşıyacak olan yine sizler olacaksınız. Kuyruk acıları yüzünden yanıp tutuşan, gayeleri kendilerini Trabzonspor'la rekabet halindeymiş gibi göstermek olan sözde Karadeniz takımlarına inat çıkın büyüklüğünüzü gösterin. (Trabzonspor'a nefret beslemeyen camiaları tenzih ederim.)

Mehmet Özdilek'in MP Antalyaspor'u tıpkı Ziraat Türkiye Kupasındaki 2 maçta oynadığı şablonla çıkmıştı Trabzonspor karşısına. Ofansif gücü çok fazla olan lakin sertlik bakımından rakibine üstünlük sağlayamayacak bir 11'di sahaya çıkan. Hal böyleyken sertlik konusunda yüksek ihtisas yapmış Zokora ve öğrenmeye hevesli talebesi Soner, son 20 dakika oyuna dahil olan Aykut rakip göbeğe nefes aldırmadı. Bu üçlüye ofansif olarak destek veren Volkan Şen ve Paulo Henrique'de skorun evsahibi takımın lehine gelişmesini sağladılar.

İYİ
Taraftarın takımın bu zor gününde tribünleri doldurması, gol gelene kadar rakibi tezahüratlarla baskı altına alarak takımına avantaj sağlaması. Golden sonra bir fetret devrine girmiş olsa da genel olarak, pankartlarla, marşlarla 'Biz buradayız!' mesajını vermiştir tribündekiler, pastanın büyük dilimi onlarındır.


Orta alanda Zokora ve Soner'in arkalarında Bamba ve Mustafa'nın hatasıza yakın futbolları. Uzun zaman sonra ilk 11 şansı bulan Volkan Şen'in göz kamaştıran performansı dikkat çekiciydi. Yalnızca ofansif anlamda da değil defansa gelip aldığı toplarla da futbolu ne kadar özlediğini anlatıyor gibiydi. Son haftaların en dikkat çeken ismi Paulo Henrique'de 2 gol pasıyla zirve yaptı.

KÖTÜ
Tolunay Kafkas'ın zamanında oyuna müdahale edememesi, her ne kadar Henrique'nin kişisel becerisiyle gelen 2.golde Yasin Öztekin'in adı olsa da Halil ve Alanzinho'yu gereğinden fazla sahada tutması, bir sakatlığı olmamasına rağmen Adrian'a şans vermemesi onun hanesindeki eksiler oldu. Adrian'la arasında geçen diyalogun nedenini bilmesem de bu durumun takıma zarar verdiği aşikar.

Halil Altıntop yine kaçak güreştiği maçlardan birine çıkmıştı bugün. İlk yarıda yine bir nebze oyunun içindeydi yalnız ikinci devre sahada hiç yoktu. Kafasını toplamasından vazgeçtim, kendine yeni sezonda kulüp bulabilirse sevineceğim.

ÇİRKİN
'Formalarımız Tertemiz!' sloganıyla yola çıkan bir kulübün forma arkasına kupasını gasp edenlerin siyasi destekçisinin reklamını alması iç karartıcı bir sahneydi. Arkasında hangi gerekçe, hangi neden olursa olsun 82 puan toplayan bir takımken küme düşme potansında olan bir takım haline dönüşmemizin baş müsebbibi olan kişilerin göbeklerini keyifle kaşımalarından başka neye yaradı bu reklam? Trabzonspor duruşu, 'Dik Oyna!' mottosu eski güzel günlerde mi kaldı? Kendinize gelin beyler, kimse bu takımın verdiği şehitlerden, kimse bu renklerden büyük değil. Tıpkı 7 başlı canavarla olan mücadelemiz gibi sizlerle de görülür bu hesap elbet.


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur **
Celutska **
Bamba **
Mustafa **
Cech **
Zokora **
Soner **
Alanzinho **
Halil *
Volkan ***
Paulo Henrique ***

Sonradan Girenler
Dk. 71 Aykut *
Dk. 81 Yasin *
Dk. 87 Emre Güral ?

15 Mart 2013 Cuma

İnfial

Tüpçü'nün şikeyi örtbas etme görevini devralmasıyla birlikte artan hakem kıyımları bu akşam zirve yaptı. Serkan Çınar ve beraberindeki çete üyeleri Trabzonspor'u sahada hunharca katlettiler. Zaten futbol olarak rakiplerinin birkaç adım gerisinde olan bir takım her defasında hakemlerin kıskacına alınıyorsa, yeşil sahadan 3 puanla ayrılma olasılığı çok azalıyor.

Rakip Süper Lig'in en iyi top oynayan ekiplerinden biri, evinde gerçekten iyi oynayan bir takım ve maça kendilerinin bile ummadıkları bir golle başladılar. Batalla gibi bir yetenek boş bırakıldığında affetmiyor, özellikle ona önlem alınmalıydı. Her ne kadar ofansif çeşitlilik olarak çok zengin gözükse de Yeşil-Beyazlıların defans hattı çok sağlam gözükmüyor. Bu akşam bu zaafiyeti pek kullanamadık, Carson gibi güven vermeyen bir kaleciye karşı daha fazla şansımız olabilirdi.

Tolunay Kafkas'ın kendini paralamasını anlayabiliyorum, belki de Trabzonspor tarihinin en kötü döneminde görev aldı. Futbol oynamaktan zevk almayan, küme düşme tehlikesine rağmen umursamayan bir futbolcu topluluğunun başında olmak onun şanssızlığı şüphesiz. Şike sürecinde ve sonrasında yaptığı hatalarla Trabzonspor'un geleceğini karartan Sadri Şener'in aymazlığına ise diyecek laf yok.

İYİ
Pek az şey vardı iyi denebilecek. Bunlardan biri Soner Aydoğdu, tıpkı geçtiğimiz hafta olduğu gibi bu hafta da güzel futboluyla göz doldurdu. Bulduğu şansı iyi değerlendirdi. Paulo Henrique'de attığı golle ve istekli futboluyla ona eşlik etti. Sezon sonuna kadar futbolunu geliştireceğinden zerre şüphem yok. Cefakar Trabzonspor taraftarı yine deplasman tribünlerini doldurmuştu fakat tek başına varlıkları galip gelmeye yetmedi.



KÖTÜ
Colman'ın maç sonunda Batalla'yla yaşadığı sürtüşmede yanına gelip, kendisini ayırmaya çalışan Mustafa Yumlu'ya salladığı sille takım arkadaşından çok biz taraftarları yaraladı. Trabzonspor forması giyen bir futbolcunun değil kendi takım arkadaşına rakibe bile bunu yapma hakkı yok.

Onur kötü goller yedi, özellikle kalemizde gördüğümüz 3.golde büyük hatası vardı. Celutska hamlelerde ağır kaldı, özverili oynamaya çalışsa da yetersiz kalıyor. Bamba sezonun en kötü performanslarına imza atıyor peşpeşe. Ona şans veren Tolunay Kafkas'ın da bu kötü oyuncu seçimini de yabana atamayız. Mustafa'nın da defansın geri kalanından farkı yok. Cech gibi o da yavaş kaldı Bursaspor hücum oyuncuları karşısında.

Serkan, Halil ve Olcan'ın torpilini merak ediyorum. Maç performansları kötü olsa da, oyundan düşseler de 90 dakika sahada kalabiliyorlar. Görmediğimiz şeyler, gördüklerimizinden fazla olsa gerek.

ÇİRKİN
Siyasilerin özellikle son Trabzonspor maçlarında şeref tribünlerini işgal etmesi hayra alamet değil. Siyaseti bırakıp Trabzonspor yönetimine soyunacaklarsa, hiç tavsiye etmem, taraftar onları çiğ çiğ yer. Yok hayır sadece şirin gözükme gayreti içerisindeyseler, artık yemezler.

Bir yandan hakem katliamını gördükçe dövesim, sövesim geliyor çoğu Bordo-Mavi sevdalısı gibi bir yandan da söyleniyorum: "Sahada güçlü olamazsan hakemler de sıradan Anadolu takımı muamelesi yapar sana. Sen de destek verdiğin federasyondan kupa istersin." diye.

Çöküş istatistiklere yansıyor aslında: Koca ilk devrede 15 gol yiyen takım 9 haftada 17 gol gördü kalesinde. Savunma çöktü, takım da beraberinde...



Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur *
Celutska *
Bamba *
Mustafa *
Cech *
Serkan *
Soner **
Adrian *
Halil *
Olcan *
Paulo Henrique **

Sonradan Girenler
Dk. 57 Alanzinho ?
Dk. 62 Colman *
Dk. 74 Volkan Şen ?

9 Mart 2013 Cumartesi

Danışıklı Dövüş

Teknik direktörlerin becerilerini sergilemektense garanti gördükleri 1 puanla yetindikleri bir danışıklı dövüş maçı vardı Hüseyin Avni Aker stadyumunda. Bulunduğu kaostan çıkmaya çalışan Trabzonspor, Süper Ligde zirveyi hedefleyen Beşiktaş karşısında geçmiş maçlara nazaran defansif anlamda iyi bir görüntü çizse de sonuç alamadı, maç başladığı gibi bitti.

Samet Aybaba'nın takımının, beklentilerin üstüne çıktıkları bu sezonda en dikkat çeken özelliği takım oyunu, yardımlaşma olgularının yerleşmiş olmasıydı. Çoğu sporsever, Trabzonspor karşısında oldukça şanslı görüyordu Siyah-Beyazlı ekibi lakin bu akşam aldıkları 1 puan için kendilerini şanslı görmeliler. Her hallerinden stresli oldukları gözlenen konuk ekipte Niang ve İbrahim Toraman hariç sezon ortalamasına yakın olan kimse yoktu. Samet Aybaba'nın bitime yarım saat kala Holosko'nun yerine Necip Uysal'ı oyuna sokması, maçın hiçbir periyodunda oyunsal anlamda üstünlük kuramayan Beşiktaş'ın beraberliğe yattığının en büyük göstergesiydi.

Tolunay Kafkas'ın her maça farklı oyuncularla başlama alışkanlığı değişmemişti. Kasımpaşa maçında ilk 11'de başlayan Colman, Abdullah Karmil, Giray Kaçar ve Celutska kesik yemişti. Fakat ofansif anlamda yetersiz kalmaya devam ediyordu takım. Halil Altıntop'u ısrarla sağ kanatta oynatıp, forveti çiftlememekte inat etmek pek mantıklı gelmiyor bana. Halil'in oynayacağı sağ kanatta Volkan Şen, Emre Güral ya da Alanzinho çok daha faydalı olur. Yine aynı şekilde çok ciddi konsantrasyon eksikliği olan Bamba yerine şans bulduğu maçlarda fena olmayan Celutska oynayabilir. Geldiğimiz noktada, Spor Toto Süper Lig'in kalan 9 haftasında puan tablosuna bakmaktan hayatı zindan olacak Trabzonspor taraftarlarını düşündükçe içim acıyor.



İYİ
Onur Recep Kıvrak. Tek başına verdiği savaş kimbilir ne kadar daha sürecek. Artık Trabzonspor kadrosunda fazlasıyla sırıtan Onur'u, iyi bir Avrupa Takımının kalesinde görmemiz an meselesi. Hal böyleyken onla geçirdiğimiz zamanların tadını çıkartalım. Defansta başarıyla mücadele eden Mustafa Yumlu'da Onur'a eşlik etti bu akşam. Kısıtlı meziyetlerine rağmen iyi mücadele etti, gününde olan Niang'a karşı ilk hamlelerinde başarılıydı. Soner özellikle defansif oyunda başarılıydı. İşin hücum kısmını iyi yapan bir futbolcu olmasına rağmen kritik müdahaleleriyle sivrildi. Özellikle maçın ilk devresinde etkiliydi. Sezonun geri kalan maçlarında yeri garanti gibi, topu ayağında aldığında ilk olarak çalım atmayı düşünmese çok daha faydalı olacaktır.

KÖTÜ
Teknik direktörler değişse bile Serkan, Zokora ve Halil'in yeri hiç değişmiyor. Zeki Yavru gibi her yönüyle Serkan Balcı'dan üstün olan bir genç kulübede çürürken, futbolla alakası olmayan Serkan'ın her maç şans bulması gına getirdi artık. Serkan Balcı'nın mukavelesi bu sezon sonunda bitiyor ve hedefi olan hiçbir Süper Lig takımı ona yanaşmayacaktır. Süper Lig'e yeni yükselen ekipler bir ihtimal kendisiyle ilgilenebilir. Gelecek sezon kadroda düşünmediğin bir oyuncuda neden ısrar edersin Tolunay Hocam?

Peki ya Zokora'ya ne demeli? 2014-2015 Sezonu sonuna kadar yıllık 1 Milyon 625 bin Euro garanti para alan bir futbolcunun rahatlığı var her hareketinde. Dünya yansa, umurunda olmaz derler ya hani? Fildişi Sahilleri Milli Takımının kaptanının halet-i ruhiyesi budur. Olcan formsuz ama garip bir şekilde alternatifsiz görünüyor hocaların gözünde. Bence kızağa çekilmesi gereken isimlerden biri de o. Halil için bir şey diyemiyorum. Zira dilimde tüy için yer kalmadı.

ÇİRKİN
Sadri Şener ve ekibi. Devre arasında santrafor mevkisine hiç takviye yapmayarak, eldekilerden Vittek'i de satarak şu anki duruma gelmemizin baş sorumlusu olmuşlardır. Henüz tam ritmini bulmayan Niang'ın ne kadar etkili olduğunun canlı tanığı olduk. Webo'nun gelişi Fenerbahçe'nin oyununu geliştirdi. Futbolu oturmuş, kısa vadede katkı verebilecke bir oyuncu transferi yetecekti halbuki. Kulübe hibe ettiğin 10 milyon eurolar yerine 2-3 milyona alaydın ya bir santrafor sayın başkan? Cimriliğinin bizi getirdiği nokta ortada. Eserinle gurur duyabilirsin.

Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur ***
Serkan *
Bamba *
Mustafa ***
Cech *
Zokora *
Soner ***
Adrian **
Halil *
Olcan *
Paulo Henrique **

Sonradan Girenler
Dk. 58 Sapara ?
Dk. 73 Volkan Şen ?
Dk. 84 Alanzinho ?

5 Mart 2013 Salı

Paramparça

Tolunay Kafkas'ın öğrencileri değil takım olmak, futbol oynamak adına hiçbir amaç taşımayan ruhsuzlar ordusuna dönüşmüş. Dün Kasımpaşa deplasmanında canlı seyrettiğim takım, özellikle ilk yarıdaki kayıtsız görüntüsüyle Ligden düşmeyi haftalar önceden garantilemiş, prestij mücadelesi veren zayıf bir ekip gibiydi. Teknik Direktör Kafkas, deplasmanda alınacak bir puanı başarı olarak görüyor olacak ki, hücumda çoğalamayan, vasat bir Anadolu Takımı hüviyetinde çıkarmıştı takımını sahaya. Halihazırda elimizde bulunan kadrodaki hiçbir forvet oyuncusu tek santrafor oynayacak meziyetlere sahip değilken haftalardır bu dizilimde ısrar etmesine anlam veremiyorum doğrusu.

Nitekim, ikinci devre biraz uykudan uyanmış futbolcular ve yerinde değişikliklerle topa hakim olduk. Aslına bakarsanız, defansımızın bariz hataları yüzünden yediğimiz goller haricinde pozisyona girememiş bir Kasımpaşa gerçeği ortadayken başka kabahatli aramaya da gerek yok. İlk Devre Süper Lig'in en iyi defans yapan takımının İkinci Devre yolgeçen hanına dönmesinin akla mantığa sığacak bir tarafı yok.

Sadri Şener ve Tayfasına, kalan 10 haftada ve Kupada ki olası elenme durumunda 'İstifaya Davet' çağrıları artarak devam edecektir. Onlar bu duruma ne kadar kayıtsız kalacak, işte bunu bilemiyorum. Tolunay Kafkas'ın her ne kadar taktiksel hatalar yapıyor olmasına rağmen krediyi hakettiğini, kendi kurmadığı bu kadronun vebalini tek başına çekmemesi gerektiğini düşünüyorum. Yalnız Adrian konusunda ciddi ciddi bir açıklama bekliyorum kendisinden, hangi sebeple, hangi tasarrufla onu ilk 11'den uzakta tuttuğunu açıklarsa sevineceğim.

Gelelim taşıdıkları formanın bir bez parçasından çok daha fazlasını ifade ettiğini anlamayan, şehrin yegane mutluluk kaynağını 1 senedir hüzne boğan futbolcu topluluğuna. Paralarınızı, primlerinizi çokta sıkıntı çekmeden alıyorsunuz. Kafanıza göre tatile çıkıp, ceza yeme pahasına geç gelmeyi alışkanlık haline getirdiniz ama taraftarı kanser etmekten de vazgeçmediniz. Kaybettiğiniz maçlardan sonra yalnızca ve yalnızca sahadan çıkarken boynunuz bükülüyorsa yazıklar olsun topunuza. Her gittiğimiz deplasmanda "Trabzon Kümeye" tezahüratıyla karşılaştığınızda içiniz sızlamıyorsa bir kez daha yazıklar olsun.

Bir takım bir sezon boyunca bu kadar kötü futbol oynayıpta bir maçta da çıkıp, vurarak, kırarak galip gelemez mi? Yenilgi, beraberlik futbolun doğasında var ama mücadele etmeden, formayı terletmeden sahayı terketmeniz kanıma dokunuyor. Önümüzdeki hafta Lig İkincisi Beşikaş'la Hüseyin Avni Aker Stadyumunda hemen sornasında da Lig Dördüncüsü Bursaspor'la deplasmanda karşılaşacağız. Bu iki maçta adam gibi mücadele etmezseniz, şehri sizin için cennet bahçesine çeviren taraftar, sokakta yürüdüğünüzde düşmanmış gibi bakacak sizlere, bilesiniz.

40 Puan topladığımız 2001-2002 Sezonunda, küme düşen Antalyaspor ve Çaykur Rizespor'dan yalnızca 3 puan fazla alarak Ligi 14. sırada tamamlamıştık. Aklımdan hiç çıkmayan bir video karesinde, minik bir Trabzonspor taraftarının Kaptan Hami'ye "Hami ağabey, küme düşmeyeceğiz değil mi?" deyişi geldi aklıma. Gözleri dolmuştu, ağlamaklı ses tonu şu an bile aklımdan çıkmıyor. Karşılık beklemeden seven, küçücük yüreğiyle konuşan o çocuk şimdilerde yetişkin bir adam olmuştur fakat aradan geçen 12 yılda gelinen noktanın vehameti aynı, hiçbir farkı yok o günden.