23 Mayıs 2012 Çarşamba

Bölgesel Amatör Ligde Sezonun Değerlendirmesi

2011-2012 Sezonunda Türkiye Bölgesel Amatör Lig 3.grupta mücadele eden 3 Trabzon takımdan yalnızca biri 3.Lig için playoff maçı oynamaya hak kazandı. Yomraspor liderin 1 puan gerisinde, 2.bitirdiği gruptan sonra playoffta karşılaştığı güçlü İstanbul temcilcisi Büyükçekmecespor karşısında penaltılarla elendi.

Liderin 2 puan gerisinde olan bir başka Trabzon temsilcisi olan Düzyurtspor, il kotası gereği amatöre düşmemek için Trabzon Gençlerbirliği ile maç yapmak zorunda kaldı ve rakibini 3-0'la geçerek Bölgesel Amatör Lig'de kaldı.

1921 Yılında kurulan asırlık çınar Trabzon İdmanocağı ise 22 maçta 32 puan toplayıp, 5. olmasına rağmen il kotası gereği amatöre geri döndü.


YOMRASPOR
1968 yılında kurulan Mor-Beyazlı ekip, ilk haftadan itibaren Samsun temsilcisi 1930 Bafraspor'la kıyasıya bir zirve yarışına girdi. Ligde aldığı 3 mağlubiyetin ikisinin diğer Trabzon temcilsilerinden gelmesi ilginç bir ayrıntı olsa gerek. Statü gereği lig lideri sadece bir playoff maçı oynuyor ve kazanırsa 3.Ligin yolunu tutuyordu, Yomraspor'un bu avantajı yalnızca 1 puanla kaçırmış olması çok üzücü. Kaldı ki lig liderinden, hiç yenilmeden 4 puan almış olması da üzüntüyü artıran etkenlerden biri. Trabzon futbolu, 3.ligdeki temsilcilerinden 2'sini bu sezon kaybetti ve yerine yükselen takımımız olmadı malesef. Geçtiğimiz yıllardaki pozitif performansı göremedik. Biraz da kura şansı olmalı, bir İstanbul ekibi karşısında 3.Lig şansını zorlamak başlı başına büyük bir olay neticede. Önceki sezon şu an 3.ligde mücadele eden Beşikdüzüspor'un gerisinde yine 2. olan Yomraspor'un gelecek sezon şeytanın bacağını kırıp, teknik direktör Harun Beklemiş önderliğinde 3.lige çıkmasını bekliyorum.



DÜZYURTSPOR
1966 yılında kurulan, Trabzon Merkez ilçeye bağlı olan Düzyurt köyünün takımı olan Turuncu-Yeşil'li Düzyurtspor için sezon oldukça iyi geçti diyebiliriz. Ligi lider bitiren Samsun ekibinin yalnızca 2 puan gerisinde 3.oldular. Oynadıkları 22 maçta lider 1930 Bafraspor'a ve ligde yalnızca 13 puan toplayıp küme düşen Ünye Belediyespor'a mağlup oldular. O maçı almış olsalar, büyük bir süpriz gerçekleştirip 3.lige çıkabilirlerdi pekala. Dengeli ve iyi savunma yapan görüntüsüyle bir zamanların Trabzonspor'unu andıran Düzyurtspor ligi 12 galibiyet, 8 beraberlik ve yalnızca 2 mağlubiyetle tamamladı. İl kotası nedeniyle Trabzon Gençlerbirliği ile playout maçı oynayan ve rahat bir oyunun ardından rakibi 3-0'la geçen Düzyurtspor seneye aynı ligde mücadele etmeye hak kazandı. Teknik direktör Muzaffer Sevim'in raporu doğrultusunda futbolcular Noğman Mumcu, Recep Akdaş, Hasan Ali Sarı, Emre Tokel ve Murat Kul ile yolları ayıran Trabzon temsilcisinde seneye tek hedef 3.lig.


TRABZON İDMANOCAĞI
Trabzon şehrinde kurulan ilk spor kulübü olma şerefini taşıyan Trabzon İdmanocağı ise Bölgesel Amatör Lige veda ederek taraftarlarına büyük bir hayal kırıklığı yaşattı. Yalnızca futbolda değil, basketbol, voleybol ve hentbol'da Trabzon sporuna hizmet eden Sarı-Kırmızı'lı ekip, kadınlar 1.ligindeki futbol takımıyla da zirve mücadelesi vermekte halen. Bir dönem Trabzonspor'u çalıştıran Ahmet Özen'in başında olduğu kulüp son 6 haftada 4 mağlubiyet ve 1 beraberlik alarak kendi sonunu hazırladı diyebiliriz. Geçen sezon 19 Nisan tarihinde Sürmenespor'u 4-0 geçtikleri play out maçıyla Bölgesel Amatör Lige merhaba diyen Sarı-Kırmızılar malesef kalıcı olamadılar bu ligde. Sezona Kamil Aydın'la başlayıp 4.haftada Ahmet Özen'i takımın başına getiren kulüp yönetimi yeni sezonda kimle çalışır bilinmez ama umarım layık olduğu geri döner Trabzon İdmanocağı.

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Bir Basketbol Güzellemesi

Şikeyle tarumar edilen futbol keyfimizi basketbolla telafi etmeye çalıştık bu hafta. İstanbul'a, ayağımızın dibindeki Sinan Erdem Spor Salonuna gelen Euroleague takımlarını izlemek için Cuma ve Pazar günü Ataköy'e gittim. O nedenle Trabzonspor'umuzun maçını izleme şansım olmadı. Sonradan izleme fırsatı bulduğum özetlerde ise güzel olan sonuç hariç pek tat veren izlenimler edinmedim açıkcası. Her ne kadar şu an Federasyonun yoğun mesaileri neticesinde sıkıntıların bertaraf olduğu havası oluşmuş olsa da Türk Futbolunun üzerinde, Türk Takımlarının bir süre Avrupa kupalarından men edilmesi hiçte düşük bir ihtimal değil bana göre. Ligi Beşiktaş'ın üzerinde bitirmiş olmak küçükte olsa bir tesellidir, kötü geçen sezon adına.

Maccabi ve Siena gibi kadro kalitesi daha yüksek olan takımların yerine süpriz bir şekilde Final Four'a katılan, kötü bir Barcelona karşısında iyi savunma yaparak kazanan Kırmızı-Beyaz'lı Yunan ekibi Olympiakos, dün de finalde kupanın bir numaralı favorisi, NBA'in hatırı sayılır isimleriyle bezenmiş kadrosuyla hayli heybetli duran CSKA Moskova'yı alaşağı etti. Son çeyreği başından sonuna kadar domine eden Yunanlılar, 22-8'lik seriyle hakederek kupanın sahibi oldular. Son anlar görülmeye değerdi. Ruslar'ın serbest atış çizgisine taşımak istediği isimlerden biri olan Ramunas Siskauskas'ın 2'de 0 atmasıyla son 7 saniye kala nefesler tutuldu. Bitime yalnızca 0.7 saniye kaldığında Georgios Printezis'in basketiyle öne geçmişti Pire ekibi. Son top çemberden geçtiğinde pota arkasında bulunan Olympiakos taraftar grubu Ultras Gate 7'nin sevinci görülmeye değerdi. Futboldan tat almayı unutan şahsım için gayet doyurucu bir görsel şölendi diyebilirim.


İlk günün ilk maçı olan Panathinaikos-CSKA Moskova mücadelesinin bitiminde, şu an 2.Ligde mücadele eden Best Balıkesir takımını çalıştıran eski koçumuz Alaeddin Yakan'la epeyce konuşma fırsatımız oldu. Kendisi 2,5 yıllık bir süreçte Trabzonspor Basketbol takımının baş antrenörlüğünü yapmıştı. Bu süreçte yaşadıklarını, takımın genel sıkıntısını, geçtiğimiz sezon neden Beko Basketbol Ligine veda ettiğimizi ve bunun gibi birçok soruma içtenlikle cevap veren Alaeddin Yakan'a buradan teşekkürlerimi gönderiyorum. Kendisi, BBL'ye ilk çıktığımız sezonda hedeflerin yüksek tutulduğunu fakat oyunculara 3 ay boyunca hiçbir ücret ödenmediğini, maddi sıkıntılar yüzünden oyuncuların motive olamadığını, özellikle yabancı basketbolcuların bu durumdan çok rahatsız olduğundan dem vurdu. Trabzon şehrine olan sevgisinden bir şey kaybetmemiş olan Alaeddin hocanın, görevden ayrılmasaydım yapacak çok şeyim vardı sözleri dikkat çekiciydi. Bu sezon veda ettiğimiz Beko Basketbol liginden düşmemizin bir numaralı sebebinin yine maddi sıkıntılar olduğunu savunan koç, Trabzon'da basketbol altyapısını oluşturmak için kendi döneminde çalışmalar yapıldığını, şehirdeki yetenekli gençleri Trabzonspor çatısı altında toplamaya çalıştıklarından bahsetti. Ben de Best Balıkesir'le beraber Trabzonspor'umuzun da gelecek sezon tekrardan Beko Basketbol Ligine yükselmesini umduğumu söyledim. O da aynı şeyi umuyordu.


Çaykur Rizespor'un kendi saha ve seyircisi önünde Akhisar'a yenilerek Süper Lig'e direkt çıkma şansını yitirmesi üzülmemize neden oldu. Yine aynı şekilde Giresunspor özellikle son haftalardaki muazzam yükselişine rağmen Bank Asya 1.Lige veda edince tadımız iyice kaçtı. Fakat 1461 Trabzon ve Şanlıurfaspor'un Ligin bitimine 1 hafta kala şampiyon olup Bank Asya'ya yükselmeleri sezonun en güzel haberleriydi bizler için. Bir kardeş, bir de pilot takımla, fazla kabarık olan oyuncu kadromuzu Bank Asya'da değerlendirme şansımız olacaktır.


Ofspor hedefsiz kaldığı ligde, geçtiğimiz haftayı İstanbul deplasmanında aldığı mağlubiyetle kapatıyordu. Ünyespor 2.Ligden düşmeme adına şansını son haftaya taşıdı. Kendi sahasında şampiyon 1461 Trabzon'u yenerse Yeşil-Beyazlılar, gelecek sezonda aynı ligde mücadele etmenin gururunu yaşayacaklar. Haftalar önce Bölgesel Amatör Lig'e düşmesi kesinleşen Cumhuriyet takımı Akçaabat Sebatspor'un yanına uzun yıllardır profesyonel liglerde mücadele eden Yeşil-Siyah'lı Araklıspor'un eklenmesi keyfimizi iyice kaçırdı. Son 19 maçında 16 mağlubiyet alan Trabzon temsilcisi kendi sonunu hazırladı dersek abartmış olmayız. Pazarspor ve Beşikdüzüspor 53'er puanla gruplarını orta sıralarda tamamladılar. Arsinspor son hafta galibiyetiyle ligde kalırken, Gümüşhanespor 6.sıradan, Yalıspor ise 5.sıradan playofflara katılma hakkı elde etti. Her iki takımımıza da can-ı gönülden başarılar diliyorum, kazanan Karadeniz Futbolu olsun...

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Boşa Kürek Çekmek Dedikleri

New York saatiyle saat 19'da açıklanan şike kararları dünkü maçtan, hatta sezonun tamamından daha önemli bir mesaj içeriyordu aslında. Türk Milletini salak yerine koyan bir zümre, halkın sinirleriyle oynamaya devam ediyor. Şike iddianamesinde adı geçen futbolculara 1 ila 3 yıl arasında cezalar veren fakat şikenin sahaya yansımadığını savunan bir güruhla karşı karşıyayız. İnsanlara müsabaka sonucunu etkilemekten ceza veren ama kulüplere dokunmayan bu aklıevvellerin acınacak halleri içimi burkuyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletine, Futbol Federasyonuna güvenemiyorsak, artık bazı şeyleri yalnızca UEFA'dan ve elbette ki ilahi adalet'ten bekliyorsak, yazıklar olsun sizin işgal ettiğiniz makamlara.

Artık futbol konuşmanın son kullanma tarihi geçmiştir. Malesef dün akşam olduğu gibi bundan gayri kaos konuşulacaktır memlekette. Ülke futbolunu yönetenler el bebek gül bebek büyüttükleri skandallar silsilesiyle gurur duyabilirler artık. Dünyanın hemen hemen tüm toplumlarında bir insana yapılabilecek en büyük hakaret olarak gösterilen ırkçılığı ödüllendiren bir zihniyet dün Zokora'nın tekmelerine maruz kalmıştır. Zokora'nın tepkisi yalnızca Emre'ye değildi, ona ceza vermeyen, ırkçılığı görmezden gelen zihniyeti tekmelemiştir hunharca.

Gelelim dünkü futbola, uzun zamandır devam eden kötü futbol istikrarımız dün zirveye ulaştı. Savruk, isteksiz bir takım vardı Hüseyin Avni Aker stadyumunda. Şampiyonluk stresini sanki biz yaşıyorduk, rakip ununu elemiş, eleğini asmış bir takım gibi son derece rahattı. 50 Küsür maç oynamış bir takımın artık uyum sorunu bahanesinin altına gizlenmemesi gerekiyor. Sezon sonu gönderilecekler listesinin bir hayli kabarık olmasını bekliyorum ben kendi adıma. Tribünden atılan çakmakların isabet oranı, paslarımızın isabet oranından fazla olduğuna göre sıkıntı büyük dostlar. Sahada yürüyenlere kapı gösterilmeli.



Futbolcularımıza gelince; Tolga özellikle Bienvenu'nün vuruşunda kusurluydu, kötü bir maç çıkardı. Glowacki defansın geri kalanına nazaran iyiydi ama tek başına mücadelesi yetmedi. Serkan kafaca bitirmiş gibiydi futbolu, gelecek sezon ona sağ beki emanet etmek intihar olur. Giray rakibin geldiği pozisyonlarda hep geç kaldı, ağır olması büyük handikap. Celutska ve Cech yokları oynadılar. Zira Cech'e yalnızca 29 dakika dayanabildi teknik direktörümüz.

Colman ve Zokora mücadele etmeye çalıştılar ama ofansif olarak pek randıman vermediler. Olcan özellikle ilk devre etkiliydi, süratini olumlu kullandı ama ikinci yarı oyundan düştü. Alanzinho bildiğimiz gibiydi, tat vermedi. Burak Yılmaz maçın en iyisiydi Bordo-Mavi'li futbolcularımız arasında. Gol attı, daha fazlasını da atabilirdi ama şansı yanında değildi. Cuma günü oynayacağımız 3.lük maçında yine en büyük kozumuz olacaktır.



Türk Futbolu mu? Ruhuna Fatiha. Belli ki birilerinin görev adamı olarak Federasyon başkanlığına getirilen, soğukkanlı katilin ne ilk ne de son cinayeti olacak bu yaptıkları. Trabzonspor taraftarının en büyük zevki olan futbol izlemekten soğutan bir zihniyetten, hakkaniyet ölçüsüne göre muamele yapmasını beklemek bizim hayalperestliğimiz olmalı. Akşamın akıllarda kalan tek sözü yine siyah adama aitti; Bir insan şerefi için yaşar, şerefi için ter döker. Eğer ben Emre'nin elini sıksaydım şerefimi yok sayardım.

Birkaç sorum olacak kale arkalarını işgal eden sözde Trabzonspor taraftarlarına. Hiç mi vicdanınız sızlamadı Şenol Güneş size yalvarırken? 59 Yaşındaki bu adam size tezahürat yaparak destek verin, sahaya bir şey atmayın diye kendini paralarken insanlığınız neredeydi? Bu davranış şeklini, tribünlere, dibinize kadar gelip sizinle diyaloğa geçmeye çalışan Şenol Güneş'e nasıl layık görürüsünüz? Atlet protestosu miladını dolduralı çok olmadı mı sizce de? Böyle bulduğunuzu sahaya atarak yalnızca ve yalnızca kulübünüze zarar verdiğinizi anlamıyor musunuz?



Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga *
Glowacki *
*
Giray Kaçar *
Cech ?
Celutska *
Zokora **
Colman **
Alanzinho *
Serkan Balcı *
Olcan Adın **
Burak Yılmaz ***

Sonradan Girenler
Dk. 29 Paulo Henrique *
Dk. 75 Halil ?
Dk. 80 Adrian ?

3 Mayıs 2012 Perşembe

Futbol Trabzon'da Daima Dik Oynanır!

Öylesine güzel bir senaryo hazırlanmıştı ki maç öncesinde, en değme Hollywood projeleri yanında solda sıfır kalırdı. Aykut Kocaman, takımının 2-1 kazandığı Beşiktaş maçı sonrasında yaptığı açıklamada 'Bu farklılığın en yakın örneğini Trabzon-G.Saray maçında gördük. Rakipler biz şampiyon olmayalım diye ellerinden geleni yapıyorlar. Beşiktaş ilk kez bize karşı bu kadar istekli göründü.' diyor ve sinirleri geriyordu. Futbol asla sadece futbol değildir deyişini hatırlatalım tam da burada. Özellikle Trabzonspor camiasını zan altında bırakarak yaptığı bu çirkin değerlendirme dün kısmen de olsa meyvesini verdi. Unuttuğu bir şey vardı karanlık adamın, Trabzonspor Kadıköy'deki Fenerbahçe maçında da çok kötü oynamıştı. Türk Futbolunun en büyük takımlarından birinin teknik direktörlüğünü yapan kişinin Hitler'in Propaganda Bakanı Goebbels'den farklı davranması gerekiyordu. Ama doğru ya, kazanmak için her yol mübahtı. Biz bu senaryoya 2010-2011 sezonunda yaptığı açıklamadaki Trabzonspor'a verilen penaltılar irdelenmeli sözleriyle aşinaydık zaten.

Şampiyonluğa giden bir takımın taraftarının dün stadyumun yarısını bile dolduramamış olması çok garip geldi bana. Yeni kurulmuş bir takımdan maksimuma yakın bir verim alınmış, Süper Lig sürklase edilmiş, Süper Final'in son düzlüğüne girilmiş ama ortada taraftar yok? Bence Galatasaray camiasının tamda bu noktada özeleştiri yapması gerekiyor. Zira dün sadece kombine sahipleri bile maça gelse çok daha farklı bir atmosfer oluşabilirdi stadyumda. Evsahibi takım bir türlü istenen oyunu sergileyemedi maç boyunca. Defansı önde kurduğumuz dakikalarda şişirilen toplarla etkili olmaya başardılar ama Engin ve Necati'nin kaçırdığı pozisyonlar hariç etkili olduklarını söylemek doğru olmaz. Muslera onlar için önemli bir kazanım ki dün TT Arena'da gol sesi çıkmamasının bir numaralı nedeni bizzat kendisidir.



Neyiniz varsa satın, Galatasaray'a oynayın diyen arkadaşların unuttuğu bir şey vardı dün; Futbol Trabzon'da daima Dik Oynanırdı. İyi motive olmuş, orta sahada basan, hırslı bir Trabzonspor vardı dün sahada. İlk maçtaki defansif hataları en aza indirgemeyi başarmıştık. Rakibin kaptırdığı topları özellikle ilk yarı iyi kullanabilsek öne geçebilirdik. Yanlış pas tercihleriyle skorun değişmesine mani olduk. Dakikalar ilerledikçe Lig Liderinin üzerindeki baskı artıyordu, bizse her zamanki gibi dik duruşumuzu sergiliyorduk. Maç başladığı gibi neticelendiği an çığırtkan sesler kesildi. Onlar çamur atmayı, kulüp başkanlarından, başkan vekillerinden ve teknik direktörlerinden öğrenmişlerdi, bir nevi uzman sayılırlardı bu konuda ama sessizlerdi işte. Ona buna sarmayı ilke edinmiş bir güruhun önümüzdeki günlerde nasıl çirkinliklere imza atacağını şimdiden kestirmek çok güç, biz en iyisi bu sessizliğin tadını çıkartalım.

Kalede Kaptan Tolga iyi günlerinden birindeydi. Kaleciler için yadsınamayacak bir gerçek vardır. Maça iyi başlarlarsa çoğu zaman iyi de bitirirlerdi. Dün ilk yarıda gelişen iki pozisyonda iki güzel hareketle topu alarak hem kendine hem de takımına güven aşıladı. Bu moral, motivasyon ona maçın sonuna kadar yetti. Önünde oynayan Giray Kaçar hemen hemen her pozisyonda topa müdahalede bulundu. Fizik güce dayalı mücadelelerden daima galip olarak ayrıldı. Önce Elmander'i sonra Baros'u etkisiz hale getirdi. Onun için defans hattının en önemli parçasıydı demek hiçte yanlış olmaz. Celutska önceki maçlara göre daha derli topluydu. Mustafa Yumlu ve Cech vasat oynadılar. Serkan Balcı ise eski günlerini aratmaya devam ediyordu dün akşam Seyrantepe'de. Mustafa Yumlu'nun sakatlığı nedeniyle devre arasında oyuna dahil olan Glowacki sahada kaldığı 45 dakikalık periyotta kusursuza yakın bir oyun sergiledi.



Sahanın en iyisi, rakip orta sahaya rahat nefes aldırmayan, sürekli koşan, ikili mücadelelerde pes etmeyen ve iyi top kullanan yapısıyla Arjantinli Gustavo Colman'dı. Büyük maçlarda böyle oynamaya devam edecekse, maç seçmesine bir itirazım olmayacaktır. Partneri Zokora defansif olarak gayet başarılıydı. Güç ve defansif özellikler bakımından kendilerinden çok geride olan Avrupalı Selçuk ve Melo ikilisine nazaran çok daha pozitif bir futbol sergilediler. Alanzinho topu ileriye taşımada en büyük silahımız kuşkusuz. Fakat pas vereceği anlarda kafasını kaldırmayıp, ezbere pas vermesi rakibin boş kanadını aciz bir şekilde yakalamak varken defansa yerleşmelerine neden oluyor. Olcan son 4-5 maçına nazaran daha canlı gözüktü, uamrım bu toparlanma süreci hızlanır ve gelecek sezonda en büyük kozumuz olarak hazır olur. Burak Yılmaz istekliydi, rakipler ondan çekindiği için defansı çok önde kuramıyorlar ve bu bizim işimize yarıyor. Kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda çalım yapmayı düşünürse çok daha fazla gol atması zor olmayacaktır.

Futbolumuzda, Türkiye Futbol Federasyonunun ve bazı karanlık odakların müsebbibi olduğu kaos ortamının gittikçe derinleşiyor olmasından kaygı duyuyorum. Futbol izlemeyi özleyen benim gibi futbol sevdalılarının yaşadıkları sıkıntıları da anlayabiliyorum aslında. Bu konuda bir şeyler yapılmasının ne kadar elzem olduğunun farkında olan, olayın vehametini en güzel anlatan sözler yine Şenol Güneş'e aitti dün:

"Şu andan itibaren artık taraftarımıza mesajlar vermek istiyoruz. Biz taraftarımızdan takıma sahip çıkmasını bekliyoruz. Son günlerde bir işaret bekliyorlar. Şu anda çok büyük sorunlar var ülkemizde. Güneydoğu'daki ortamdan daha gergin bir durum söz konusu. Pazar günü Fenerbahçe maçında taraftarımızın ölünceye kadar destek olmasını istiyorum. Taşkınlık yapmadan, sadece bizi desteklesinler. Gazetecilere ve futbolu yönetenlere söylüyorum; lütfen daha dikkatli olsunlar."



Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga ***
Mustafa Yumlu *
*
Giray Kaçar ***
Cech **
Celutska **
Zokora ***
Colman ****
Alanzinho **
Serkan Balcı **
Olcan Adın **
Burak Yılmaz **

Sonradan Girenler
Dk. 46 Glowacki **
Dk. 79 Paulo Henrique **
Dk. 87 Aykut Akgün ?