26 Aralık 2012 Çarşamba

Gemi Karaya Vurdu! (İlk Devrenin Değerlendirmesi)

Son 2 yıldır sezona yeni kadrolarla ve geciken son dakika transferleriyle başlamak zorunda kalan Trabzonspor için ilk devre hiçte umulduğu gibi geçmedi. Sezona Karabükspor deplasmanında merhaba diyen Trabzonspor, Volkan Şen'in golüyle öne geçmesine rağmen, 2.devrenin sonunda yediği golle 1 puana razı olmuştu. Akabinde, adını ilk kez duyduğumuzda hep bir ağızdan 'güzel kura' diye haykırdığımız Macar temsilcisi Videoton'a karşı oynanan 210 dakikada sergilenen kötü performans, değil gol, net bir gol pozisyonuna girememiş olmamız Bordo-Mavi'lilerin ilk devredeki genel performansının özetini geçiyordu bizlere aslında.

Koca ilk devre boyunca üstüste 3 maç kazanamamış bir takım için pozitif yorumlarda bulunmak namümkün. Trabzonspor Kulübünün maaşlı çalışanı olan, oyuncu takip eden adına da Transfer Komitesi dediğimiz bir oluşum var ortada fakat işinin ehli kişiler olmadıkları için her sezon aynı sıkıntıyla Lige başlıyoruz. İlk görüşülen oyuncular sadece Trabzonspor taraftarını değil, Türkiye'deki her futbolseveri heyecanlandıracak cinsten olsa da bir son dakika pürüzü hasıl oluyor ve transfer suya düşüyor her seferinde. Sonraki süreçte aynı seviyede olmayan, 'alalım da bulunsun' mantığıyla alelacele transfer edilen ve kamp dönemine yetişmeyen oyuncuların uyum sorunuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu ekip yenilenmeli, en kısa zamanda Scout Ekibi oluşturulmalı ve profesyonel bir kadroyla transferler zamanında yapılmalı. Yoksa her sezon başında aynı nakaratı dinlemeye devam ederiz.

UEFA Avrupa Ligi'ne katılmak hem vizyon hem de geçtiğimiz sezon topladığımız ve bu sezon kuraya seribaşı girmemizi sağlayan puanların artması açısından çok önemliydi. Lakin, çağdışı bir futbol anlayışıyla çok sert bir savunma yapan Macar ekibine karşı iyi organize olamadık, tek tek saydığımızda yetenekli dediğimiz ayaklarsa suskundu Videoton maçlarında. Kötü bir penaltı performansı sergileyen Onur'a, heyecanlanan futbolcularımız da eklenince penaltı atışları sonrasında Uefa Avrupa Ligi Gruplarına katılma şansımızı son anda yitirdik. Gelecek sezon muhtemelen yine seribaşı olarak katılacağımız Avrupa Ligi elemelerinde başarılı olmak hayati önem taşıyor, bu fırsatı bir kez daha tepme lüksümüz yok.

Ziraat Türkiye Kupası'na 4.Turda, dost ve kardeş kulüp Şanlıurfaspor maçıyla başlayan Bordo-Mavi'li futbolcularımız, sezonun en güzel gollerinden 4'ünün atıldığı fakat vasat bir oyun oynadığımız maçı 4-0 kazanarak yoluna devam ediyordu. Kura Çekimlerinde bizim genelde pek şansımız olmaz, bu şanssızlık 5.turda Kasımpaşa deplasmanına sürüklüyordu bizi. Henüz 7.dakikada bireysel bir hatadan kaynaklanarak yediğimiz golü ancak 88.dakikada Adrian'la çıkartabiliyorduk. Maç penaltılara gidiyordu ve Kaptan Tolga Zengin kalesinde devleşip, turu getiriyordu. Son 8'e kalan takımımız, bu kez Avni Aker'de kariyerinin en iyi maçına çıkan Onur Kıvrak'ın kusursuz performansıyla güçlü rakibi Eskişehirspor'u yeniyor, yarı final için avantaj yakalıyordu. Süper Lige verilen arada devam edecek grup maçlarında ilk sırayı almak, çapraz eşleşmede Fenerbahçe'nin rakibi olmamak adına çok önemli.

Spor Toto Süper Lig, oyununu oturtamamış, günlük performansların seyrine göre değişen, belirli bir sistemi olmayan takımımız için bir hayli sıkıntılı geçti. Sadece futbolcularımız için değil Teknik Direktörümüz Şenol Güneş ve yardımcıları açısından da çok verimsiz geçen bir ilk yarıyı geride bıraktık. Dönüp arkamıza baktığımızda, Hüseyin Avni Aker stadyumunda daha önce hiç mağlup olmadığımız Bursaspor ve Eskişehirspor takımlarına karşı alınan yenilgiler ve yine daha önce deplasmanda hiç mağlup olmadığımız İstanbul Büyükşehir Belediyespor mağlubiyeti kulüp tarihimize pekte haz etmeyeceğimiz notlar olarak düşüldü. İstanbul'un 3 takımıyla, 2'si deplasmanda olmak üzere yapılan 3 maçtan alınan 3 beraberlik genel performansımıza nazaran daha iyi sonuçlardı. Ligin en iyi savunma yapan ekibi olmamıza rağmen, ofansif anlamda sıradan Anadolu takımlarının bile gerisinde kalmamız, devre arasında ilk olarak bu bölgeye takviye yapacağımız anlamına gelebilir.

Sezon boyunca sürekli bahsettiğimiz kondisyon eksikliğini en güzel özetleyecek istatistik için Ligde oynadığımız deplasman maçlarımızın karnesine bakmamız yeterli. 8 Deplasman maçının 5'inin ilk yarısını önde kaparken, diğer üçünde soyunma odasına beraberlikle gitti takımımız. Bu maçların sonunda ise yalnızca 2 galibiyet ve 3 beraberlik alabiliyorduk. Maç sonlarında oyundan düşmemizin istatiksel izdüşümü tam olarak bu rakamlardır.

Trabzonspor Genel Verileri

Maç: 22
Galibiyet: 8
Beraberlik: 9
Mağlubiyet: 5

Atılan Gol: 26
Yenilen Gol: 16

Oyuncu Değerlendirmeleri

Didier Zokora: 19 Maçta ilk 11'de yer alan, 4 Sarı Kart gören 32 yaşındaki ön libero birkaç maç haricinde beklenen oyununun uzağında kaldı. Onun oynamadığı maçlarda rakiplerin orta sahamızı çabucak geçmesi ona olan ihtiyacımızı en açık şekliyle belli ediyor. Ocak ve Şubat aylarında Fildişi Sahilleri Milli Takımının Afrika Kupasındaki mücadelesi esnasında takımdaki yerini alamayacak, onun sertliğini arayacağız.

Onur Recep Kıvrak: 17 maçta görev alan 24 yaşındaki Milli eldiven, Trabzonspor'un en formda futbolcusuydu sezon boyunca. Geldiği günden beri sürekli oyununu geliştiren, potansiyeliyle Avrupa'nın dev kulüplerine göz kırpan futbolcumuz sakatlık sıkıntısı yaşamadığı sürece kaleyi Tolga'ya devredecekmiş gibi gözükmüyor.

Emerson: Büyük umutlarla Benfica'dan transfer edilen Sambacı defansif meziyetleriyle öne çıksa da hücum bölgesindeki ağırlığı, Olcan'la olan iletişimsizliği yüzünden beklentilerin altında kaldı. Duran toplardaki pozisyon alma becerisi 2 gol atmasını sağladı. Şenol Güneş'in Marek Cech'i bir alternatif olarak görmemesi ve Ferhat'ın yetersizliği yüzünden yeri garanti gibi. Rekabetin olmadığı bu kadro yapısında futbolunu biraz daha geliştirmesini ummaktan başka şansımız yok.

Olcan Adın: 18 maçta mücadele etti 27 yaşındaki futbolcumuz, attığı 5 golle takımın bu kulvardaki lideri konumunda Adrian'la birlikte. İlk geldiği zamanki olağanüstü futbolu kadar olmasa da takımın genel seviyesinden yukarı olan formuyla 2.devre için umut verdi. Hırsı, adam eksiltme becerisi ve uzaktan şutları onun en büyük meziyetleri. Kısa boyuna rağmen kafasını iyi kullanması onu benzerlerinden ayıran bir başka özellik.

Mustafa Yumlu: 16 maçta, Trabzonspor formasını sırtına geçirdi. Sınırlı becerilerine rağmen mücadele isteğinden hiç ödün vermedi. Stoperde ancak alternatif olabilecek yetenekleri olmasına rağmen fazlaca şans buldu ama kullanabildi mi? Malesef hayır.

Serkan Balcı: Geçen sezon gözlemlenen düşüş bu sezon kendini iyiden iyiye belli etti. 16 Maçta şans bulan tecrübeli futbolcu beklenen seviyenin çok altında kaldı. Zeki Yavru'nun önünü kesmesi, çalışkanlığını ve maç kondisyonunu hemen hemen hiçbir maçta sergileyememesi onun hakkındaki soru işaretlerinden yalnızca birkaçı.

Yasin Öztekin: Sezona iyi başlayan gurbetçi futbolcu, son maçlardaki form düşüklüğü sebebiyle kulübeye çekilmişti Şenol Güneş tarafından. 19 Maçta şans bulan Yasin, hızına ve tekniğine rağmen kopuk futbol anlayışıyla dikkat çekiyor. Attığı 2 gol hanesine artı olarak yazıldı.

Halil Altıntop: Sezonun hayalkırıklığı. Şenol Güneş'in vazgeçilmezi olan gurbetçi futbolcu 18 maçta forma giyip 3 gol attı. Taraftarın ya da gazetecilerin aksine teknik patron gurbetçi futbolcunun oyunundan memnun olmuş olmalı ki, ondan vazgeçemiyor. En önemli vasıfları olan ayağında top tutma ve defansa yardım konularında da sınıfta kaldı bu sezon.

Sol Bamba: 27 Yaşındaki hırslı stoper, tıpkı vatandaşı Zokora gibi Afrika Kupası nedeniyle yaklaşık 1 ay takımdan uzak kalacak. Sakatlığı olmasaydı Giray'la olan uyumu takıma daha çok şey kazandırırdı. Cüzi bir bonservis bedeliyle takıma kazandırıldı, ekstra hareketlere kaçmadığı sürece ilk 11'in değişilmezi olacağından zerre şüphem yok.

Marek Sapara: 17 Maçta forma şansı buldu ve İnönü'de oynanan Beşiktaş maçında attığı şık golle hafızalara kazındı. Sezona iyi başlayıp sonra oyunu düşenlerden biri. Adrian'ın şans bulmasıyla birlikte formundaki düşüş aynı zamana denk geliyor. Bu bir tesadüf olamaz.

Giray Kaçar: Her zamanki Giray, 12 maçta forma şansı buldu. Sakatlığının geçmesinin ardından tam performansla futbola geri döndü. Oynadığı maçlarda hırsıyla, mücadele azmiyle diğer takım arkadaşlarına örnek teşkil edecek bir futbol oynadı.

Ondrej Celutska: Defansın her bölgesinde oynayabilen Çek futbolcu 11 maçta forma giydi. Sezon başında gözden düşen futbolculardan biriyken, devrenin sonuna doğru tekrardan formasına kavuştu. Stoperde Yumlu'dan daha iyi bir alternatif olabilir, şayet üzerinde ısrar edilirse.

Alanzinho: 16 Maçta forma şansı buldu. Çok uzun süreler oyunda kalmasa da hareketliğiyle özellikle oyuna sonrada girdiği maçlarda takıma canlılık kattı. Yedek kulübesinde her teknik direktörün isteyebileceği türden bir oyuncu. Üstelik kulübede kalmayı da dert etmiyor kendine. Biraz daha şans verilmeli.

Paulo Henrique: Tıpkı Halil gibi sezonun en kötülerinden biri. 2 Sezon önce onca golü atan bir başkasıymış gibi sanki. Fiziği, gücü muazzam fakat teoriyi pratiğe dökmede o kadar başarısız ki, saç baş yolduruyor her maç. Bu sezon 14 maçta forma şansı bulup rakip filelere 3 gol bıraktı.

Adrian Mierjezewski: Kendini ispatlamak için tam 1.5 sezon bekledi, evet yetenekli olduğunu hepimiz biliyorduk ama bir türlü gösteremiyordu. Açıkçası ondan ümidini kesenlerden biri de bendim. Beni bu şekilde utandırdığı için ona teşekkür ediyorum. Henüz hiçbir şey başaramamış olabilir ama devre arasında yapılacak takviyelerle,  uyum sorunumuz da aşıldığında taşıdığı 10 numaralı formanın hakkını daha fazla verecektir. 10 Maçta forma şansı bulup 5 gol attı.

Soner Aydoğdu: Tıpkı Gençlerbirliği'nden takım arkadaşı olan Yasin gibi sezona iyi başlayanlardan biri oldu Soner. Muazzam bir potansiyeli, genç yaşına rağmen dikkat çekici bir özgüveni ve soğukkanlılığı var. Tek şanssızlığı fazla forma şansı bulamaması. 10 maçta oynadı ve 1 gol atabildi genç solak.

Marc Janko: Yine büyük beklentilerle transfer edilip kendini ispat edemeyen başka bir futbolcumuz. Her iki ayağını da kullanabilen Avusturyalı futbolcu, daha önce forma şansı bulduğu takımların aksine Trabzonspor'da yalnızca 1 gol atabildi. O alındığında kanatlardan Volkan, Yasin ve Olcan'ın, göbekten Colman, Sapara, Adrian ve Soner'in onu gayet iyi besleyebileceğini, dolayısıyla başarılı olacağını düşünmüştük ama evdeki hesap çarşıya uymadı.

Gustavo Colman: Uzun süren sakatlığının ardından sahalara geri döndü ama taraftarın beklediği gibi değil. Eski Colman'dan eser yoktu, nitekim Şenol Güneş'te ona fazla süre şansı vermedi. Sadece 7 maçta 491 dakika forma şansı bulabildi. Onun 2.devreye iyi başlaması takımımızın sıralamasına direkt etki edecektir.

Tolga Zengin: Kaptan bildiğiniz gibi. Sakatlanana kadar eldivenleri başarıyla taşıdı, geçirdiği şanssız sakatlığı çabuk atlatıp sahalara geri döndü ama yıldızını parlatma sırası Onur'a geçmişti. Ziraat Türkiye Kupası maçlarında onu izleme şansı bulacağız. Şüphesiz ki Kupa'daki en büyük kozumuz o olacak.

Zeki Yavru: Eksikleri olmasına rağmen Serkan'dan formayı çalabildiği maçlarda gayet başarılı oynadığını söyleyebilirim. Şenol Güneş'in ona biraz daha fazla şans vermesi gerektiğini düşünüyorum. Şayet düzenli olarak oynama şansı bulursa Serkan'a bir daha formayı vermez.

Volkan Şen:  Sadece 10 maçta görev yaptı ve yalnızca 352 dakika sahada kalabildi. Menajerinin oyuncusunu pazarlama stratejisinin kurbanı olarak bazı haftalarda kadroya bile giremedi. Adı sürekli Beşiktaş'la anılıyor, devre arasında dananın kuyruğu kopacaktır. Şans verilse ne olurdu bilinmez ama kafasının futbolda olduğunu söyleyemeyiz.

Robert Vittek: Gözden çıkartılan Slovak santrafor eski günlerini mumla arıyor. Almanya'da fırtınalar estirdiği zamanlardan bugünlere geldik. Janko'nun bir gömlek düşüğü diyebiliriz onun için. Fazla şans bulamadan Trabzonspor'a veda edeceğe benzer.

Emre Güral: Meziyetlerine karşın aldığı süreler hiç tatmin edici değil. Üst düzey yetenekleri olduğunu biliyoruz, tekniği iyi, uzaktan şutları etkili ve güçlü bir fiziği var. Şenol Güneş, ileri uçta yaşadığı sıkıntıya çare olarak değil belki ama alternatif olarak gelecek sezona hazırlamalı Emre'yi.

Barış Özbek: Transferi büyük bir hataydı, geçen sezon onu kadroda tutmak ise daha büyük bir yanlıştı. Devre arasında başka bir takıma transfer olması iki taraf içinde hayırlı olacaktır.

Aykut Akgün: Devrenin sonuna yaklaştıkça forma bulmaya başladı. Futbolunda gözle görülür bir gelişme var Zokora'nın yokluğunda 2.devre şans bulabilir.

Ferhat Öztorun:  Yıllardır Trabzonspor kadrosunda yerli sol bek olarak futbol hayatını sürdürüyor. Takıma ya da kendi gelişimine en ufak bir katkısı yok. 1461 Trabzon'da daha iyisi varken onda ısrar edilmesini aklım almıyor.

Zeki Ayvaz: Bu sezon hiç forma şansı bulamadı. Zeki Yavru'nun 23 Yaşaltı kulübün yetiştirdiği oyuncu kontenjanını doldurmasının ardından kadroda şans bulma ihtimali de kalmadı.

Marek Cech: Henrique'ye verilen şansın 3'te 1'i ona verilseydi Emerson'dan daha iyi işler yapabilirdi. Sezon başlamadan yaşadığı sakatlık onu iyice gözden düşürdü. Muhtemelen devre arasında veda edecekler arasında ilk sırayı alır.

Şenol Güneş: Gemi karaya vurdu Kaptan, artık dümene geç ve sıkıca çevir. Zira Sadri Şener ve ekibi sen istedikçe o koltukta olacağını biliyor ve sana güveniyor, tıpkı taraftar gibi. Lakin gereksiz ısrarlarından, Karadeniz inadından vazgeç artık. Trabzonspor forması bile ligde bu puanları toplardı. Anadolu takımı gibi değil, 7 kez Bizans tahtını yıkan, şike ve teşvik rekorunun kırıldığı sezonu 82 puanla tamamlayan takım gibi, şampiyon gibi oynat takımı. İşte o zaman bu geminin önünde hiçbir dalga, hiçbir fırtına duramaz Kaptan!

23 Aralık 2012 Pazar

Gölge Oyunu

Süper Ligde oynadığı 17 maçtan yalnızca 24 puan alabilen bir Trabzonspor gerçeği var ortada. Yine bu maçlarda sadece 19 gol atan bir takım için güzel şeylerden bahsetmek malesef mümkün değil. Kazansa bile gol yeme hastalığından bir türlü kurtulamayan İstanbul takımı Galatasaray'a gol atma başarısını gösteremedik bu akşam. Oysa ki Galatasaray Ligde oynadığı 17 maçın 13'ünde kupada oynadığı 2 maçta da kalesinde gol görmüştü. Bu akşam çoğu zaman son paslardaki heyecan ve son vuruşlardaki beceriksizlikten kaynaklanan hatalarla sonuca ulaşamadık. Ama daha çok sistemsizlikten kaynaklanan bir Gölge Oyunu oynuyoruz. Hani sahaya çıkıp, çatır çatır oynayan bir takım, sistem ya da taktik anlayışımız yok malesef. Saha kenarında duran, taraftarın çok sevdiği teknik direktör Şenol Güneş de yarım forvet Paulo Henrique'yi çıkartıp, oyuna ön libero sokarak arzuladığı 1 puana kavuştu maç sonunda. Kafasında 'bugün mağlup olmayalım yeter.' düşüncesiyle sahaya çıkarmıştı oyuncularını Şenol Güneş.

Trabzonspor takımının 18 kişilik kadrosunda hiç santrafor olmaması sizleri şaşırttı mı? Halil Altıntop, Paulo Henrique ve Emre Güral 3'lüsü hayatında hiç santrafor olarak oynamamış. Yardımcı forvet ya da ofansif orta saha rolüne bürünmüş adamlar ancak servis edebilir fakat ortada servis edebilecek bir santrafor yok malesef.



İYİ
Maç öncesinde ve esnasında açılan pankartlar olayı öylesine güzel özetliyordu ki, üzerine eklenecek tek bir kelime yok. Taraftarımız maçın tamamında oyundan kopmadı, Şenol Güneş'in de dediği gibi sezonun en iyi taraftarı vardı bu akşam tribünde.

Futbolcularımızı değerlendirecek olursak, Adrian bizim adımıza sahanın en iyisiydi yine. Son dakikalarda kaçırdığı pozisyon gol olsa, tekrardan kahraman olacaktı, kısmet değilmiş. Orta sahada Zokora istekliydi, pas hatası yapmadı ve ofansa her çıkışında etkili oldu. Hücuma daha sık çıksa daha faydalı olacak gibi. Aykut Akgün, oyuna girdikten sonra çok çalıştı. İlk müdahalelerde başarılıydı, pozitif bir görüntü çizdi.

Celutska, Giray ikilisi her ne kadar Burak Yılmaz'ı 2 pozisyonda kaçırsa da maçın genelinde iyi performans sergiledi. Celutska'nın stoper oynatılması her ne kadar alışkın olduğu bir pozisyon olmasa bile stoper alternatifi açısından önemli ve Şenol Hocanın ısrar etmesi gerekiyor bu seçiminde.

KÖTÜ
Saha zemini. Uzun zamandır Hüseyin Avni Aker'in zemini içler acısı. Yenilenmesi gerekiyor fakat yenilenmesi için gerekecek bir zaman aralığı yok. Devre arasında iç sahada oynamamız gereken Ziraat Türkiye Kupası maçları varken sezon sonunu beklememiz gerekebilir.

Yunus Yıldırım ve yardımcıları bu akşamın kötüleri arasındaydı. İddia ediyorum Yıldırım, Türkiye Süper Liginde maç yöneten en garip hakem. Penaltı vermediğini, futbolla alakası olmayan insanlar bile biliyor eyvallah ama faul vermesi için de kemik sesi gelmesini bekliyor. Hele Sarı Kart, Allah muhafaza sakatlık gerektiriyor ki bu başka bir soru işareti. Üzerine tez yazılacak bir adam Yunus Yıldırım. Bugün her iki taraf aleyhine yanlışlara imza attı, ofsaytları es geçen yan hakemler de ona ayak uydurdu.

Sapara, maç boyunca sahada gezindi durdu. Ona dikkat edenler, sorumluluk almaktan özellikte kaçtığını görmüşlerdir. Futbolundaki düşüş belirgin şekilde devam ederken, kafa olarakta futbolla alakası kalmadığını son birkaç maçtır görmüş olduk.


Halil Altıntop ve Paulo Henrique, ne yaptıklarını bilmiyorlar. Rakip savunmayı hazırlıksız yakaladığımız her pozisyonda yaptıkları tercihlerle hücumu baltaladılar. Çalım yapılmayacak yerde çalım deneyip, şut çekilmesi gereken yerde kanada doğru top sürdüler. Kısaca her pozisyonda en yanlış seçeneği işaretleyerek sınıfta kaldılar.

Şenol Güneş. Her hafta daha çok kopuyor futboldan. Bu akşam santraforsuz çıkmasını, oyun kurucu pozisyonundaki adamı sağ kanatta oynatmasını, rakip 2 santrafor + 2 ofansif orta sahayla oynarken orta sahayı beşleyerek defans yapmasını anlayamıyorum. Nereye kadar hocam? Daha ne kadar Anadolu Takımı gibi oynayacağız?

ÇİRKİN
Eski futbolcularımızın maç sonundaki açıklamaları. 'Umut Bulut: Trabzonspor'a 5 sene hizmet verdim. Trabzonspor taraftarına söylenecek olumlu, olumsuz çok şey var ancak bu şekilde ağırlanmamalıydık diye düşünüyorum. Bu konuda da fazla konuşmak istemiyorun açıkçası.'

'Burak Yılmaz: Ben de çok şey söyleyebilirim ama ben onlar gibi değilim. Küfür etmem, yüzüne söylerim söylemem gereken şey olursa. Gerek yok böyle şeylere, benim adamlığıma ters bunlar . Şenol hocaya teşekkür ediyorum. Sadece Şenol hoca benim için farklıdır, gerisinin önemi, değeri yok.
Tabii ki farklı duygular içerisindeydim. Arkadaşların yanına da gittim. Ben burda tabiri caizse şampiyonluk gördüm, gol kralı oldum. Kupalar kazandık. Sadri başkanın dediği gibi eşantiyon geldiğim yere 5 milyon lira kazandırdım. Demek ki onlarda vefa bu kadarmış.'


Biri 5 sene hizmet ettim diyor, diğeri 5 Milyon kazandırdım diyor. 5 kuruşluk değeriniz olur muydu Trabzonspor'un size kazandırdıkları, taraftarın o muazzam desteği olmasaydı? Trabzonspor'a amme hizmeti yapmak için mi gelmiştiniz? Günü gününe paranız yattı, standart Anadolu Takımı topçusuyken Avrupa vitrinine çıktınız. 

Bir notta Burak Yılmaz'ın adamlığına düşelim. Doğru insan, söyledikleri ile yaptıklarının birbirini tutmamasından utanç duyar. Ama doğru ya, senin o hisle uzaktan yakından alakan yoktu değil mi?


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur ***
Serkan Balcı **
Giray Kaçar **
Celutska **
Emerson **
Zokora ***
Adrian ***
Sapara *
Olcan Adın **
Halil Altıntop *
Paulo Henrique *

Sonradan Girenler
Dk. 46 Aykut Akgün **
Dk. 73 Alanzinho *
Dk. 90+3 Emre Güral ?

21 Aralık 2012 Cuma

Onur Geçit Vermedi!

Hani bir deyim vardır ya futbol literatüründe, biraz abartılı bir söylenişi olsa da 'tek başına direndi!' denir. İşte o deyim bugün tam anlamıyla karşılığını buldu. Ersun Yanal'ın keşfedip Trabzonspor'a kazandırdığı Onur, bugün Ersun Yanal'ın yönettiği Eskişehirspor karşısında tek başına durdu, gole geçit vermedi.

Diğer futbolcularımız da aynı formayla sahaya çıktılar, aynı şekilde destek gördüler fakat aynı şekilde mücadele etmediler. İlk 15 Dakikada oynanan futbol haricinde rakibin üstünlüğünü kabul eden bir mücadele anlayışıyla maçı bitirmeye niyetlendiler. Rakip 10 kişi kaldığında bile topun kontrolünü ele geçirmek akıllarından geçmedi. Erken gelen 2 farklı üstünlük sayısı onları psikolojik olarak bu anlayışa itmiş olabilir elbette fakat Trabzonspor kenar yönetiminden de bu durumu değiştirecek hamleler gelmemesi şaşırtıcı. Onlar da skoru korumaya niyetliydiler besbelli.

Ziraat Türkiye Kupası B grubunun zayıf halkası Mersin İdman Yurdu'nu saymazsak, MP Antalyaspor ve Eskişehirspor ilk 2 için mücadele edeceğimiz takımlar olarak göze çarpıyor. A Grubundan Fenerbahçe'nin birinci olarak gelmesi bir hayli yüksek olduğundan, grubu 1.bitirmemiz bize büyük bir avantaj sağlayıp, gelecek sezon Avrupa Ligi'ne katılma şansımızı oldukça artıracaktır.

Oyuncu performanslarını değerlendirmenin pek anlamı olduğunu sanmıyorum. Ömr-ü Hayatım boyunca izlediğim maçlarda gördüğüm en iyi kaleci performanslarında ilk 3'e rahatlıkla girebilecek bir oyun oynadı Onur. Ona Sergenvari vuruşuyla kaleciyi ekarte edip attığı klas golle ve ince paslarıyla eşlik eden Adrian'ı da es geçmeyelim. Bunun haricinde süre alan Trabzonsporlu futbolcular haftasonu yapacağımız Galatasaray maçı öncesinde beni ve maçı izleyen milyonları derin düşüncelere sevketti.


Şenol Güneş'in Giray Bulak'a olan sitemini haklı buluyorum. Bulak, camianın kurmak istediği sisteme ağır bir darbe vurmuştur. Bunu bir Trabzonlu olarak yapması herkes gibi beni de üzdü fakat hepimiz aşinayız artık bu durumlara. Trabzonspor hiçkimseden çekmedi, eski futbolcularından ve antrenörlerinden çektiği kadar. İşte bu yüzden ona Mersin İdman Yurdu'nda başarı dilemeyeceğim. Fakat maç sonu değerlendirmelerini fazlasıyla pozitif bulduğumu da eklemeden geçmeyeyim. Sahada 15 dakikadan sonra sürekli kendi yarı alanında oyunu kabul eden fakat savunma yapamayan, kalecisinin ekstra oyunuyla 3 puan alan bir takım vardı. Çok kötü oynadık, Onur olmasa bir 3 gol daha yememiz işten bile değildi.

Dip not olarak ekleyelim, Fatih Terim'e olan antipatim yakın çevremde iyi bilinir. Terim'in oyuncusuna ana, avrat hepsini birbirine katarak küfretmesinden ne farkı vardı bugün Paulo Henrique'ye söylediklerinin? Üstelik takımın 2-0 öndeyken, bu doğru bir yaklaşım değil. Kabul ediyorum, stresli bir süreçten geçiyoruz ama Trabzonspor camiasının önderi olan bir adama hiç yakışmadı o sözler. İlk olmadığını hepimiz biliyoruz ama bari son olsun Şenol Hocam...


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur *****
Serkan Balcı **
Giray Kaçar **
Celutska **
Emerson **
Zokora **
Adrian ***
Sapara *
Olcan Adın **
Halil Altıntop **
Paulo Henrique *

Sonradan Girenler
Dk. 66 Aykut Akgün *
Dk. 77 Volkan Şen ?
Dk. 83 Marc Janko ?

16 Aralık 2012 Pazar

İlklerin Senesi

Kuşkusuz hiçbir Trabzonspor taraftarı sezona başlarken bu kadar rekor kıracağımız bir ilk devre hayal etmemişti. Daha önce kendi sahamızda hiç yenilmediğimiz Bursaspor ve Eskişehirspor'a, deplasmanda hiç yenilmediğimiz İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a mağlup olup rekorları tersten kırmaya devam ettik bugün. Sezon sonuna kadar bunlara birkaç tane daha ekleyebiliriz, bizde bu azim olduktan sonra vız gelir tırıs gider.

Bir kere Trabzonspor'u küçük takım gibi oynatma huyundan vazgeçmeli Şenol Güneş. Trabzonspor yenik durumdayken forveti çiftleme cesaretini gösteremeyecekse sen orada neden duruyorsun hocam? Hakemler formsuz ve artniyetli, futbolcuların formsuz eyvallah ama en çokta sen formsuzsun be hocam! Futbolun yazılmamış kurallarından biri midir, merak etmekteyim; Galip takım devre arasında oyuncu değiştiremez mi? Yasin Öztekin bugün sahada görev yapan futbolcular arasında açık ara en kötüsüydü ve onunla ikinci devreye başlamanın diyetini ödedik yediğimiz golle.

İki farklı devre iki farklı mücadele vardı İstanbul Atatürk Olimpiyat stadyumunda. İlk devre evsahibi ekip sahada neredeyse yoktu. Trabzonspor istekliydi, gol harici iki önemli atak geliştirdi ama onlardan sonuç alamadı. Soyunma odasında ne olduysa artık, galibiyet için saldıran Trabzonspor gitmiş yerine aklı bir karış havada olan takım gelmişti. Rakip gol pozisyonları haricinde kaleye hiç gelmedi, tabiri caizse oynamadan kazandı. Olan mağlubiyet üzerine bir de Olimpiyat stadyumu trafiğini çekmek zorunda kalan taraftara oldu.

İYİ
Trabzonspor'un cefakar taraftarı. İstanbul'da hava insanın yüzünü donduracak kadar soğukken yaklaşık 40.000 kişilik karşılıksız sevenler ordusunun maç için stadyumu doldurması. Tribünde yaptıkları atkı şovlar ve tezahüratlarla, açtıkları pankartlarla desteğin her türlüsünü takımlarına verdiler. Evet, desteklerinin karşılığını göremediler ama aşkların en güzeli karşılıksız sevme hali değil mi?


Futbolcularımız arasında sadece bir isim bugün galibiyet için kendini şartlamıştı fakat o da tek başına galip gelemedi. Sezon başında gözden çıkartılan ama talip bulamayan Adrian Mierzejewski bizim adımıza sahanın en iyisiydi.

KÖTÜ
Trabzonspor bu sezon geriye düştüğü maçları çeviremiyor. Bunun birkaç nedeni var. Ama takım ruhu, arkadaşlık eksikliği o kadar göze batıyor ki, farketmemek için kör olmak gerekir. Bugün evsahibi ekibin yontma taş devrinden çıkıp gelmiş oyuncusu Metin ve silah arkadaşları Serkan'ı köşeye sıkıştırıp pataklarken, Takım Kaptanlarından biri,  arkadaşlarının gözünün önünde dayak yerken kimsenin yanına gitmemesi bu durumu en güzel ifade eden sahneydi bana göre.

Şenol Güneş'in inadı. Yasin Öztekin ısrarını geçtim artık. Ne Kasımpaşa maçında ne de bu maçta tek bir pozitif hareketi olmayan bir adama neden bu kadar şans tanırsın be hocam? Nedendir bu tahammül? Senet mi yaptınız, her maç oynatılmazsa tazminat mı ödeyeceğiz? Kabahatlisin, kendine çekidüzen verme sırası sana geldi. Sıranı savma hocam.



ÇİRKİN
Türkiye Futbol Federasyonu. Trabzonspor'un Ziraat Türkiye Kupasındaki Kasımpaşa mücadelesiyle İ.B.B. maçı arasında sadece 63 saatlik bir fark vardı. Her hafta bizi Pazartesi gününe öteleyen Tüpçü ve Yuvarlak masa şövalyeleri yine güzel bir cinali oyunu yaparak Trabzonspor'un puan kaybetmesine çanak tuttular.

Mete Kalkavan, maçın orta hakemi. Böylesine kritik maçlarda yeni yetme hakemlere şans tanınması Federasyonun Trabzonspor'a bakış açısını belli ediyor aslında. Maçı çok kötü yönetti, futbol mantalitesini fauller üzerine inşa eden Bülent Korkmaz'ın talebelerini sürekli pas geçti. Bu onun titrekliğinden, acemiliğinden de kaynaklanmıyordu üstelik. Şartlanmış, öyle çıkmıştı maça. Nitekim ilk faulünde Serkan'a Sarı Kart'ını çıkardığı an foyası da meydana çıkıyordu. Mete Bey'e de not düşelim buradan, Trabzonspor taraftarının Duası tutmaz belki ama Bedduamızın katiyen sekmez. Bundan sonra dua biliyorsa okusun, öyle çıksın evinden.

Maçta açılan pankartları okuyabilen herhangi bir sporsever ülkenin boğazına kadar pisliğe batmış olduğunu anında anlamıştır. Fakat ne ülkeyi yöneten siyasiler ne de Türk Futbolunu yöneten kişiler için bu durum bir anlam ifade etmiyor. Zira onlar için pislik çamur banyosundan ibaret, ne kadar çok içinde dururlarsa o kadar güzelleşiyorlar.


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur **
Serkan Balcı *
Giray Kaçar **
Mustafa Yumlu *
Emerson *
Zokora *
Adrian ***
Alanzinho **
Olcan Adın *
Yasin Öztekin ?
Paulo Henrique *

Sonradan Girenler
Dk. 57 Volkan Şen *
Dk. 73 Marc Janko ?
Dk. 81 Sapara ?

14 Aralık 2012 Cuma

Sihirli Dokunuş

İstanbul'un 2 takımının kupadan elenmesi iştahımızı kabartmıştı maçtan önce. Taraftar, 3 sene önce alının kupanın tekrardan müzeye girmesi ihtimalini bir hayli yüksek buluyordu. Aslına bakarsanız, takım da iyi başladı ve maç boyunca oyuna hükmetti fakat durun bir dakika. Gol atacak isimler ilk 11'de değildi. Daha çok Kanat Hücumcusu gibi oynayan Paulo Henrique'nin alternatifi kulübedeki 'Defansif Forvet' Halil Altıntop'tu. Marc Janko ve son maçta yaptığı asistle takımının puan kazanmasına yardımcı olan Robert Vittek kadroda yoktu. Üstelik son haftalarda oynadığı muazzam futbolla takımına büyük katkı yapan Adrian ilk 11'de şans bulamamıştı. Defansif zaafiyetleri bir hayli fazla olan bir takıma karşı rakip ceza sahasında gezinebilecek tek bir oyuncumuzun kadroda olmaması, bizi pozisyona girmekte sıkıntıya soktu ve belki biraz da çaresiz durumda bıraktı.

Son yıllarda kronikleşen duran toptan gol yeme hastalığımız bu maça da sirayet etti ve rakip pozisyona girmeden kalemizde golü gördük. Tolga'nın goldeki hatasını da görmezden gelmeyelim. Arada yapıyor böyle hatalar, nitekim maç içerisinde konsantre olamamasından kaynaklanan birkaç degaj hatası da yaptı buna paralel.

Şenol Güneş, son birkaç haftadır oyuncu ve kadro seçimlerinde ciddi hatalar yapıyor. Santraforsuz maça çıkma durumunun herhangi bir mantıklı açıklaması olamaz. Üstelik tek maçlı eleminasyon sistemiyle oynanan maçlarda. Genel olarak oyuna hükmeden taraf olan, iyi top çeviren, pozisyon bulamama sıkıntısına rağmen istekli oynayan futbolcularımız İstanbul Büyükşehir Belediyespor takımıyla yapacağımız Süper Lig mücadelesi öncesinde umutlarımızı yeşertti. Adrian'ın sihirli dokunuşu yalnızca bir gol değildi, Ziraat Türkiye Kupası grup aşaması öncesinde takıma moral aşıladı, oyuncularımızın kendilerine olan güvenini artırdı. Golden sonra direkten dönen şutu talihimizi tersine çevirmese de Kaptan'ın muazzam penaltı konsantrasyonu adımızı bir üst tura yazdırıyordu.


İYİ
Adrian'ın her geçen maç üzerine koyarak oynaması. Kendini, futbolunu geliştiriyor. Oynadıkça özgüveni yerine geliyor. Bu akşam oynadığı 75 dakikada çok güzel işler yaptı. Takımın lideri rolüne soyundu, nihayet giydiği numaranın hakkını vermeye başladı. Kendisiyle birlikte oyuna giren, gözden düşmüş bir diğer isim Volkan'da verimli oynadı. Sol kanatta ona şans veren hocasını utandırmadı ve dakikalar 88'i gösterdiğinde golün hazırlayıcısı oldu. Yeri gelmişken nam-ı diğer Oflu Ali'ye değinmeden geçmeyelim. İlk 70 dakika çok iyi, sonraki 20 dakika vasat, en son 30 dakika ise yokları oynadı. Maç kondisyonu istenen seviyede olmasa da taşıdığı toplarla etkili olmaya çalıştı. Bu takım için önemli bir futbolcu olduğunun altını çizdi.


Giray Kaçar, defansta kuş uçurtmadı. Her yere yetişmeye çalıştı, rakibin bizim fişimizi çekmeye çalıştığı dakikalarda tek başına sahne aldı, ona güvenenleri utandırmadı. Serkan Balcı, 3 haftadır iyi oynuyor. Bugün de gayet iyiydi, eski Serkan'a dönüş sinyalleri verdi. Oyundan düşene kadar Emerson'da kötü oynamadı ama kondisyonu hala istenen seviyede değil. Sol kanatta haftalar ilerledikçe Olcan'la arasındaki uyum artıyor, ataklarımız genelde soldan olgunlaşıyor.

KÖTÜ
Şenol Güneş'in Halil ısrarı. Yine Şenol Güneş'in santrafor antipatisi. Volkan Şen, Janko, Emre Güral ve hatta Marek Cech gibi isimlere hakettiği şansı bir türlü vermemesi. Bugün maçı izleyenler, sahanın en kötülerinden birinin Şenol Güneş olduğunu kabul etmişlerdir. Evet, sonsuz kredin var ama harakiri'ye ne gerek var be hocam? Çok mu zor Adrian'a verdiğin şansı diğerlerine de vermen.

Zokora, Kayserispor maçında olduğu gibi bu maçta da döküldü. Belli ki bir sıkıntısı var. Oyundan çıkarken Volkan Şen'in elini sıkmamasına rağmen yedek kulübesindeki arkadaşlarıyla tokalaşmasını dipnot olarak düşelim. Kayseri maçında olmayan, bu maçta da varla yok arasında bir yerlerde gezinen Tangocu Colman'a ne demeli? Sana takımın ihtiyacı var be kara uşak, silkelen, kendine gel! Yasin Öztekin birkaç maçtır düşen formuyla dikkat çekiyordu, bu maçla birlikte dibi gördü. Bundan daha kötüsü olamaz herhalde. Kaptan Halil'e bir şey diyemiyorum lakin onun performansının kötü olmasının 1 numaralı nedeni Şenol Hocadır.

ÇİRKİN
Her hafta söylemekten dilimizde tüy bitse de, Karadeniz İnadını kırmayı denemekten vazgeçmeyecekler anlaşılan. Simalar değişse de hakem hataları değişmiyor. Sayılmayan goller, verilmeyen penaltılar ve kartlar. Bu durum artık Ali Cengiz oyunu olmaktan çıktı, alenen Trabzonspor doğranıyor. Bu akşam fazla mesai yapan hakem Bülent Yıldırım'dı. Yancılarının da ondan geri kalır tarafı yoktu hani. Yan hakem, kırk yılda bir gol atan Mustafa Yumlu'nun buz gibi golünü ofsayt gerekçesiyle iptal ederken kulakları nasıl çınlamıştır kimbilir. Hadi bakalım, hodri meydan. Bu savaşın sonunda kaybeden siz olacaksınız, anlayacaksınız nihayetinde el mi yaman yoksa bey mi yaman.

Kasımpaşa tribünlerindeki dalgalanmalar, hakaretler ve hatta küfürleri bir kenara bırakalım. Araya karışan 'sarışın' provakatörleri de. Para verip, tribüne giremeyen, üstüne biber gazı ve jopla şiddete doyurulan Trabzonspor taraftarının sabrını zorlamayın. Türkiye Cumhuriyeti Polisi de araçlarını yakan, polise taşla sopayla saldıran güruh dururken tribüne girip maç izlemeye çalışan insanları tuzağa çekip, tazyikli su sıkmayacak. Bilin diye söylüyorum, sessiz atın çiftesi pek olur.

 
Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga Zengin ***
Serkan Balcı ***
Giray Kaçar ***
Mustafa Yumlu **
Emerson **
Zokora *
Colman *
Alanzinho ***
Olcan Adın **
Yasin Öztekin *
Paulo Henrique **

Sonradan Girenler
Dk. 46 Adrian ****
Dk. 64 Halil Altıntop *
Dk. 75 Volkan Şen ***

9 Aralık 2012 Pazar

Bahtı Kara

Zorlu Ankara deplasmanında alınan rahat galibiyet, bu akşam gelecek 3 puanla birleştiğinde güzel bir ivme yakalayacaktı Trabzonspor. Olmadı, çoğu zaman direkler bazen de Fenerbahçe tedrisatını iyi almış Ertuğrul izin vermedi galibiyet sayısına.

Maç şikecilerinden, transfer şikecilerinden, futbolu ve ülkeyi yönetenlerden çok çekmiş ve hala çeken takımımız bu sezon iyice ayyuka çıkan hakem hatalarından da çekiyor, bazen de futbol şansı yanında olmuyor, direkleri dövüyor. Hani o meşhur şarkıdaki gibi; Talihi yok, bahtı kara...

Kayserispor, potansiyelli genç oyunculardan oluşan, gelecek vaat eden ancak henüz sistemini oturtmamış, birkaç yetenekli ayağın becerisine bakan -ki onların en tehlikelisi bu akşam yoktu (Bobo)- bir takım. Bugün izlediğiniz Kayserispor takımından kimi Trabzonspor'da görmek isterdiniz desem, ne cevap verirdiniz?

Robert Prosinecki'nin Kayserispor'u Akhisar Bld. ile birlikte küme düşme hattının en güçlü adaylarından biri olur bu futbol anlayışıyla, dahası da olmaz. Hırvat futbolunun yetiştirdiği en büyük futbolculardan biri olan Prosinecki de futbolun sadece sert fauller yaparak rakibi yıldırmak olmadığını anlamalı artık, yoksa kendisinden çok daha iyi antrenörleri harcayan Kayserispor camiasında ömrü uzun olmaz. Bu mantalitesiyle Kayserispor'un son 5-6 yılda oturtmaya çalıştığı güzel futbol anlayışına ihanet ediyor zira.

İYİ
Futbolcularımızda gözle görülen kazanma azmi, hırs. Galibiyeti isteyen, tam olarak kendilerini sahaya yansıtamasalar da çabalayan, formalarını terleten futbolcu sayısının artması. Son 25 dakikayı saymazsak Adrian'ın futbolundan etkilendim diyebilirim. Başarılıydı, oyunu iyi okudu, güzel paslar attı ve haftalar geçtikçe artan özgüveni onun futbolunu geliştireceğinin ispatı gibi. Son dakikalarda sürekli bahsettiğimiz fiziksel yetersizlik, kondisyon eksikliği hastalığı ortaya çıkmasa galibiyeti getiren golün hazırlayıcısı olması işten bile değildi.



Serkan Balcı vasatın biraz üzerine çıktı, çok etkileyici değildi ama pek kullanmadığımız Emerson'un kanadına nazaran ofansif açıdan güzel işler yapmamıza katkı veriyor 2 haftadır. Alanzinho, neden çıkartıldığını hiç anlamasam da maçta kaldığı süre boyunca gayet iyi bir oyun çıkardı. Onun oyundan çıkmasının ardından ofansif zenginliğimin düştüğü dakikaların gelmesi daha açıklayıcı olacaktır. Olcan, yazımın sonuna doğru değineceğim aşırı tepki veren yapısı haricinde iyi gözüktü gözüme. İstekliydi, taşıdığı kanat toplarıyla etkileyici ataklar yapmamıza olanak tanıdı. Golü de takipçiliğinin eseriydi zaten. Paulo Henrique sezon başından beri en güzel maçını çıkardı. O da Şenol Güneş'in gazabına uğradı vatandaşı gibi, çıkarılması hataydı.

KÖTÜ
Şenol Güneş'in değişiklik tercihleri. Alanzinho ve Paulo Henrique'nin oyundan alınması, Halil'e 78 dakika tahammül etmesi onun son zamanlarda sıklıkla yaşadığı akıl tutulmalarından birine delaletti. Halil bizim adımıza sahanın en kötüsüydü, maç boyunca defanstan alıp, hücuma güzelce taşıdığı bir top haricinde olumlu bir hareketini göremedim. Neye istinaden, hangi becerisine güvenerek ona bu kadar kredi veriyor hocamız, cidden merak etmekteyim.

Zokora'nın maç boyunca sergilediği Geleneksel Batı Afrika danslarını andıran el hareketlerine bir anlam veremesem de kötü ve belki biraz da isteksiz futbolunun malesef açıklaması yok. Hayır totem yapacağına, biraz daha oyunda kalsa, önde basıp hızlı toplarla hücuma çıkmamızı sağlasa çok daha faydalı olurdu, üstelik Colman gibi bir silahın yokluğunda. Sonradan oyuna giren Yasin ve Emre istenen katkıyı sağlayamadı Vittek'in aksine.

Hüseyin Sabancı ve yancıları da sergiledikleri kötü yönetimle sonuca çanak tuttuklar. Aynı şekilde cereyan eden topu elle kesme hareketine iki farklı cezalandırma yöntemi seçersen, oyuncularımızı sakatlamaya yönelik net pozisyonları es geçersen, boru gibi ofsaytı görmezsen sana bu ligde kolay kolay maç vermezler diyeceğim ama günümüzdeki Merkez Hakem Kurulu ekstradan ikramiye bile verebilir.



Şenol Güneş'in maç sonundaki açıklamaları;

''Bu sezon Trabzonspor'un maçlarında kötü yönetim gösteren hakemler bir hafta sonra maç alıyor. Bunları Zekeriya Bey, Yüksel Bey'e iletiyorum. Tam tersine normal maç yönetenleri cezalandırıyorlar. Görüntü bu şekilde. İlker Meral, hemen bizden sonra bir başka büyük maça veriliyorsa, Halis Özkahya, Antalyaspor maçından sonra bir başka maça veriliyorsa, Kuddusi Müftüoğlu ne yaptı ki? Adam küfür etmiş. Maçı normal yönetmiş. Hafta içinde medya eleştirisiyle ceza almış. Hakemin ceza alması önemli değil, bu hakemlere etki eden psikolojik baskıdır. Bugün hakem kontrolü kaybetti. İlker Meral da kaybetti, Halis Özkahya da kaybetti. Ben hiçbir zaman haksız maç aldığımızı düşünmüyorum ama haksız maçlar verdiğimizi düşünüyorum. Kendi oyunumuzu eleştirmeyi çok düşündüğümüz için bunları çok konuşmuyoruz. Hakemin hata yaptığını ben değil çocuk da görüyor. Hakem kendi de biliyor. İkinci yarı lehimize verdiği karardan bile rahatsız oluyorum. Çünkü yanlış veriyor.''

Büyük takımlar, sadece rakibi değil hakemi de yenerler. O yüzden büyük takımdırlar zaten. Ligin en çok gol yiyen takımına 2 gol atamıyorsak, hakem hatalarından yakınamayız. Her ne kadar kelimesi kelimesine doğru bulsam da hakemlerden önce eleştirmemiz gereken bir sistem var Şenol Hocam.  Malesef büyük takım gibi oynamıyoruz, nedense 'burada işim bitti.' dermiş gibi bir tavrın var. Bitse de gitsek mantığıyla takım yönetilebilir ama bu takım Trabzonspor olamaz. Evet, Güney Kore'de futbolun filozofu ilan edildin, öğretmenliğinle sadece yönettiğin takıma değil Kore Futboluna da ders verdin fakat çokta rahat ettin be hocam. Rahatlık, hele ki alışkanlık yapmışsa çok tehlikeli bir intihar yöntemi olabilir. Biz senin Milli Takım'ın Dünya Kupası zaferinden sonraki koşuşunu, çocuklar gibi sevinmeni özledik, mazeretlerin (haklı ya da haksız) arkasına saklanan adamı değil.

ÇİRKİN
Her maçta karşımıza çıkan, futbolcularımızın birbirlerini azarlama, tabiri caizse posta koyma durumu. Tamam, takımın durumu bu haldeyken ekstra stres yükleniyor olabilirsiniz ama bu durumu takım arkadaşlarınızı azarlayarak değil performansınız katlayarak aşabilirsiniz ancak. Kendinize gelin beyler!

Bir sözüm de cefakar (!) Trabzonspor taraftarına. Yapmayın. Artık gelenekselleşen Halil'i yuhalama ritüelinden vazgeçin. Trabzonspor takımının kaptanı, performansı ne olursa olsun yuhalanarak oyundan çıkmaz. Kaldı ki günah keçisi ilan edeceksek Halil'e gelene kadar çok isim sayarız. Tribünler neden bomboş mesela, her hafta bir yenisi eklenen Şike Çetesi oyunlarına gereken tepkiyi koyuyor musunuz, Bundan 15 sene önce Cehennem olan Avni Aker artık rakip takımların kolaylıkla puan alabilecekleri bir Anadolu deplasmanı haline gelmişse bunun kabahati Wolverine sakallı Halil'de midir? Etmeyin Allahaşkına.


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur Recep Kıvrak **
Serkan Balcı **
Giray Kaçar **
Mustafa Yumlu **
Emerson **
Zokora *
Adrian ***
Alanzinho **
Olcan Adın **
Halil *
Paulo Henrique **

Sonradan Girenler
Dk. 57 Yasin Öztekin ?
Dk. 73 Vittek *
Dk. 79 Emre Güral ?

4 Aralık 2012 Salı

Ankara Çıkarması

Eskişehirspor maçında sezonun en kötü futbolunu sergileyen Bordo-Mavililer, hafta içi konuk ettiği Şanlıurfaspor'u iyi futbol oynamadan fakat güzel goller atarak 4-0'la geçmişti. İşte o skor bir kez daha tecelli etti ancak yanında güzel futbol da vardı bu kez. Maçın ilk dakikasından itibaren Ankara'ya galibiyet için geldiğini belli etmişti futbolcularımız. Belki muazzam organizasyonlarla rakip kaleye gidemiyorduk ama oyunu Gençlerbirliği sahasına yıkmış, sürekli hücumu zorlayan bir futbol anlayışına sahiptik. Emerson'un pozisyon alma becerisinin getirdiği ilk golden sonra evsahibi ekibin baskı kurmak için yüklendiği anlarda gördüğü kırmızı kart ipleri kopardı. Birkaç sezon Partizan forması giydikten sonra Blackburn Rovers'a transfer olan fakat İngiltere'de tutunamayıp Cavcav'ın radarına yakalanan, 1.93'lük ön libero Radosav Petrovic'in şamarı Mustafa Yumlu'nun yüzünde patlarken hakem Kuddusi Müftüoğlu duruma kayıtsız kalamayacaktı. 23 Yaşındaki Sırp futbolcunun Kırmızı Kart görmesiyle, henüz 18.dakikada sahada bir kişi eksik kalan üstelik skor olarak geride olan Ankara temsilcisi için yapacak çok bir şey yoktu aslında. Oyunun geri kalanında cılız ataklarla kalemizde gol arasalar da pek etkili olamadılar. Sezonun en farklı skorunu alan takımımız zirveye bir adım daha yaklaştı. Trabzonspor futbolcuları istekli oyunlarını haftaya oynanacak Kayserispor maçıyla sürdürebilirlerse bu galibiyetin 'Yalancı Bahar' niteliği taşımadığını söylebiliriz.

İYİ
Onur'un yükselen form grafiği. Her ne kadar kalesi abluka altında olmasa da gelen birkaç topu da o çok yakından aşina olduğumuz yüksek özgüveniyle rahatça çeldi, kalede güven verdi. Serkan Balcı, sezonun tartışmasız en iyi futbolunu oynadı. Beşiktaş altyapısından yetişen genç Mehmet Sedef'i zor durumda bıraktı maç boyunca. Bir ara niyeti bozup Messi'ye özendiyse de özlenen Serkan'ın çokta uzakta olmadığını bize gösterdi. Aynı şekilde Emerson, hem attığı goldeki becerisi hem de soğukkanlılığıyla günün en iyi isimlerinden biriydi. Buna rağmen maçın 2.devresinde rakibin topuğuna yaptığı hareket net penaltıydı fakat hakem görmedi. Giray ve Mustafa rakip forvetler Artun ve Zec karşısında bir hayli başarılıydı. Hatasız oynadılar.

Zokora'nın yokluğu varlığından çok şey anlattı bizlere. Onun olmadığı ortasaha rakip oyuncuların rahatça at koşturdukları bir oyun alanına benziyordu. Dün akşam geldi ve iyi oyunuyla galibiyete katkı verdi. Partneri Colman istekliydi, ilk müdahaleleri başarılıydı. Topla beraberken onu izlemek gerçekten keyif veriyor. Adrian yükselen formunu devam ettirdi, kondisyonunu 90 dakikaya yayabildiği zaman takımın vazgeçilmezi olacaktır. Olcan Adın dünün en iyileri arasındaydı. Trabzonspor'a ilk geldiği günlerdeki gibi arzuluydu ve attığı şık frikik golüyle de oyununu taçlandırdı.

KÖTÜ
Malesef attığı gol haricinde sahada pek görülmeyen Halil Altıntop. Goldeki soğukkanlılığı ne kadar iyiyse, gol haricinde sahada kaybolması, top kullanmaması o kadar kötüydü. Onu defansa gelip top alan, rakibe basan, iyi top saklayan haliyle kabullenmiştik biz. Ondan her sezon 20 gol ortalaması tutturmasını zaten beklemiyoruz ama kendi becerilerini sergilemesi için fazla vakti kalmadı zannımca. Paulo Henrique, ilk yarıya nazaran ikinci devre daha kötüydü, nitekim Şenol Güneş onun bu kopuk futbol anlayışına daha fazla dayanamayarak saha kenarına aldı. Devre arasına kadar mucizeler yaratmazsa takımdan gidecek ilk isimlerden biri olacağından şüphem yok. Alanzinho hamlesinin çok işe yarayacağını düşündüm fakat nam-ı diğer Oflu Ali futboldan uzak kalmanın sıkıntısını çekiyor belli ki. O takımı ateşleyen, çabucak kontraya çıkartan adamın aklı beş karış havada. Toparlanması gerekiyor.



ÇİRKİN
Lig TV. Tribünde yapılan 'Şike Yapanı Düşürün!' tezahüratına sesi kısarak karşılık veren çürümüş zihniyet. Rahmetli Kazım'ın 7 Başlı Canavar diye bahsettiği, kokuşmuş sistemin fedaisi Lig TV. Kazım'ın da dediği gibi yeri gelecek 7 başlı canavarı yenen kahramanı oynayacağız, o günler çok uzakta değil.

Tüm bunlarından dışında 'İyi'den de öte bir şey vardı dün 19 Mayıs tribünlerinde. Görmeye hasret kaldığımız taraftar desteği Ankara'daydı. 90 Dakika boyunca susmadılar, galibiyet sonrası Şenol Güneş'in özel teşekkürlerini de alarak evlerinin yolunu tuttular. Futbolcularımızı tribünlere çağırıp çektirdikleri üçlüler de cabası. Tek kelimeyle; Harikaydınız.


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Onur Recep Kıvrak ***
Serkan Balcı ***
Giray Kaçar ***
Mustafa Yumlu ***
Emerson ***
Zokora ***
Adrian ***
Colman **
Olcan Adın ***
Halil **
Paulo Henrique **

Sonradan Girenler
Dk. 46 Alanzinho *
Dk. 65 Yasin Öztekin **
Dk. 79 Emre Güral *