14 Aralık 2012 Cuma

Sihirli Dokunuş

İstanbul'un 2 takımının kupadan elenmesi iştahımızı kabartmıştı maçtan önce. Taraftar, 3 sene önce alının kupanın tekrardan müzeye girmesi ihtimalini bir hayli yüksek buluyordu. Aslına bakarsanız, takım da iyi başladı ve maç boyunca oyuna hükmetti fakat durun bir dakika. Gol atacak isimler ilk 11'de değildi. Daha çok Kanat Hücumcusu gibi oynayan Paulo Henrique'nin alternatifi kulübedeki 'Defansif Forvet' Halil Altıntop'tu. Marc Janko ve son maçta yaptığı asistle takımının puan kazanmasına yardımcı olan Robert Vittek kadroda yoktu. Üstelik son haftalarda oynadığı muazzam futbolla takımına büyük katkı yapan Adrian ilk 11'de şans bulamamıştı. Defansif zaafiyetleri bir hayli fazla olan bir takıma karşı rakip ceza sahasında gezinebilecek tek bir oyuncumuzun kadroda olmaması, bizi pozisyona girmekte sıkıntıya soktu ve belki biraz da çaresiz durumda bıraktı.

Son yıllarda kronikleşen duran toptan gol yeme hastalığımız bu maça da sirayet etti ve rakip pozisyona girmeden kalemizde golü gördük. Tolga'nın goldeki hatasını da görmezden gelmeyelim. Arada yapıyor böyle hatalar, nitekim maç içerisinde konsantre olamamasından kaynaklanan birkaç degaj hatası da yaptı buna paralel.

Şenol Güneş, son birkaç haftadır oyuncu ve kadro seçimlerinde ciddi hatalar yapıyor. Santraforsuz maça çıkma durumunun herhangi bir mantıklı açıklaması olamaz. Üstelik tek maçlı eleminasyon sistemiyle oynanan maçlarda. Genel olarak oyuna hükmeden taraf olan, iyi top çeviren, pozisyon bulamama sıkıntısına rağmen istekli oynayan futbolcularımız İstanbul Büyükşehir Belediyespor takımıyla yapacağımız Süper Lig mücadelesi öncesinde umutlarımızı yeşertti. Adrian'ın sihirli dokunuşu yalnızca bir gol değildi, Ziraat Türkiye Kupası grup aşaması öncesinde takıma moral aşıladı, oyuncularımızın kendilerine olan güvenini artırdı. Golden sonra direkten dönen şutu talihimizi tersine çevirmese de Kaptan'ın muazzam penaltı konsantrasyonu adımızı bir üst tura yazdırıyordu.


İYİ
Adrian'ın her geçen maç üzerine koyarak oynaması. Kendini, futbolunu geliştiriyor. Oynadıkça özgüveni yerine geliyor. Bu akşam oynadığı 75 dakikada çok güzel işler yaptı. Takımın lideri rolüne soyundu, nihayet giydiği numaranın hakkını vermeye başladı. Kendisiyle birlikte oyuna giren, gözden düşmüş bir diğer isim Volkan'da verimli oynadı. Sol kanatta ona şans veren hocasını utandırmadı ve dakikalar 88'i gösterdiğinde golün hazırlayıcısı oldu. Yeri gelmişken nam-ı diğer Oflu Ali'ye değinmeden geçmeyelim. İlk 70 dakika çok iyi, sonraki 20 dakika vasat, en son 30 dakika ise yokları oynadı. Maç kondisyonu istenen seviyede olmasa da taşıdığı toplarla etkili olmaya çalıştı. Bu takım için önemli bir futbolcu olduğunun altını çizdi.


Giray Kaçar, defansta kuş uçurtmadı. Her yere yetişmeye çalıştı, rakibin bizim fişimizi çekmeye çalıştığı dakikalarda tek başına sahne aldı, ona güvenenleri utandırmadı. Serkan Balcı, 3 haftadır iyi oynuyor. Bugün de gayet iyiydi, eski Serkan'a dönüş sinyalleri verdi. Oyundan düşene kadar Emerson'da kötü oynamadı ama kondisyonu hala istenen seviyede değil. Sol kanatta haftalar ilerledikçe Olcan'la arasındaki uyum artıyor, ataklarımız genelde soldan olgunlaşıyor.

KÖTÜ
Şenol Güneş'in Halil ısrarı. Yine Şenol Güneş'in santrafor antipatisi. Volkan Şen, Janko, Emre Güral ve hatta Marek Cech gibi isimlere hakettiği şansı bir türlü vermemesi. Bugün maçı izleyenler, sahanın en kötülerinden birinin Şenol Güneş olduğunu kabul etmişlerdir. Evet, sonsuz kredin var ama harakiri'ye ne gerek var be hocam? Çok mu zor Adrian'a verdiğin şansı diğerlerine de vermen.

Zokora, Kayserispor maçında olduğu gibi bu maçta da döküldü. Belli ki bir sıkıntısı var. Oyundan çıkarken Volkan Şen'in elini sıkmamasına rağmen yedek kulübesindeki arkadaşlarıyla tokalaşmasını dipnot olarak düşelim. Kayseri maçında olmayan, bu maçta da varla yok arasında bir yerlerde gezinen Tangocu Colman'a ne demeli? Sana takımın ihtiyacı var be kara uşak, silkelen, kendine gel! Yasin Öztekin birkaç maçtır düşen formuyla dikkat çekiyordu, bu maçla birlikte dibi gördü. Bundan daha kötüsü olamaz herhalde. Kaptan Halil'e bir şey diyemiyorum lakin onun performansının kötü olmasının 1 numaralı nedeni Şenol Hocadır.

ÇİRKİN
Her hafta söylemekten dilimizde tüy bitse de, Karadeniz İnadını kırmayı denemekten vazgeçmeyecekler anlaşılan. Simalar değişse de hakem hataları değişmiyor. Sayılmayan goller, verilmeyen penaltılar ve kartlar. Bu durum artık Ali Cengiz oyunu olmaktan çıktı, alenen Trabzonspor doğranıyor. Bu akşam fazla mesai yapan hakem Bülent Yıldırım'dı. Yancılarının da ondan geri kalır tarafı yoktu hani. Yan hakem, kırk yılda bir gol atan Mustafa Yumlu'nun buz gibi golünü ofsayt gerekçesiyle iptal ederken kulakları nasıl çınlamıştır kimbilir. Hadi bakalım, hodri meydan. Bu savaşın sonunda kaybeden siz olacaksınız, anlayacaksınız nihayetinde el mi yaman yoksa bey mi yaman.

Kasımpaşa tribünlerindeki dalgalanmalar, hakaretler ve hatta küfürleri bir kenara bırakalım. Araya karışan 'sarışın' provakatörleri de. Para verip, tribüne giremeyen, üstüne biber gazı ve jopla şiddete doyurulan Trabzonspor taraftarının sabrını zorlamayın. Türkiye Cumhuriyeti Polisi de araçlarını yakan, polise taşla sopayla saldıran güruh dururken tribüne girip maç izlemeye çalışan insanları tuzağa çekip, tazyikli su sıkmayacak. Bilin diye söylüyorum, sessiz atın çiftesi pek olur.

 
Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga Zengin ***
Serkan Balcı ***
Giray Kaçar ***
Mustafa Yumlu **
Emerson **
Zokora *
Colman *
Alanzinho ***
Olcan Adın **
Yasin Öztekin *
Paulo Henrique **

Sonradan Girenler
Dk. 46 Adrian ****
Dk. 64 Halil Altıntop *
Dk. 75 Volkan Şen ***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder