27 Şubat 2012 Pazartesi

Eskilerin İntikamı

Gelenektir, vakti evvelinde Trabzonspor formasını giymiş futbolcuların fırsat bulduklarında Trabzonspor ağlarına gol atmaları. Dün bir kez daha tekrar etti bu senaryo. Berbat bir ilk yarının ardından üzerindeki ölü toprağını atıp, silkinen Bordo-Mavililer maçı 2-0'dan beraberliğe getirmişti. Herkes son 7 dakikada evsahibi ekip bir gol daha bulur ve maçı kazanır diye düşünürken gecenin adamı sahneye çıktı. Uzun yıllar formasını terlettiği takımın umutlarını bitiren golü attı. Golü atması bir tarafa golü attıktan sonraki 'Ben ne yaptım?' duruşu, başını ellerinin arasına alıp pişmanlık yaşaması görülmeye değerdi. Trabzonspor'dan dönemin şartlarına göre çok fazla olan yıllık maaşından indirime gitmediği için ayrılan, mini bir Anadolu Turnesine çıkıp uğradığı duraklardan birinde Trabzon'da, defalarca çıktığı taraftar önünde takımına maçı kazandıran golü atmak çok farklı bir duygu olsa gerek. Yaşadığı duygusal inmenin hareketlerine getirdiği kısmi felçten olsa gerek, bir süre dona kaldı Sürmeneli Hasan Üçüncü.

Mersin İdman Yurdu, Moritz ve Nobre'nin ayağına bakan bir takım hüviyetine bürünmüş. Süper Lig'in en yaşlı takımlarından biri olmanın avantajını da kullanıyor Akdeniz ekibi. Ben Yahia klas bir futbolcu, takımdaki genel kalitenin üzerinde diyebiliriz. Mersin'in deplasman başarısını da Süper Lig tecrübesi bir hayli fazla olan Çağdaş Atan, Mustafa Keçeli ve İbrahim Kaş'la beraber ligin en kaliteli stoperlerinden biri olarak gösterilen Joseph Boum'un defansif becerilerine bağlayabiliriz. Fakat dün yine fırsatçılığını konuşturan 31 yaşındaki Marcio Nobre'nin takipçiliği olmasa Avni Aker'den puanla dönmeleri pek ihtimal dahilinde değildi.

Kaptan Tolga Zengin, PSV maçındaki hatalarına rağmen Şenol Güneş tarafından ilk 11'de görevlendirilmişti. Süregelen kötü formu bu maçta da devam ediyordu. Bir zamanların çok şey beklenen ama bir türlü olamayan kalecisine geri dönüş yolculuğu başlamaz umarım. Zira şu an ipler Şenol Güneş'in elinde. Hem Tolga'nın formsuz haline ısrar ederek onu kaybedebilir hem de Onur gibi bir yeteneğe, hakettiği halde ilk 11'de şans vermeyerek camiaya küstürerek, takımdan ayrılmasına vesile olabilir. Şenol Güneş'in omuzlarında ağır bir yük var, Süper Lig'in en iyi kalecilerine sahip takımdan geriye pek bir şey kalmayabilir.

Nobre'nin oyuncak ettiği Mustafa-Giray ikilisi için olumlu bir şey söylemek mümkün değil. Çünkü Mersin idman Yurdu gol bulduğu pozisyonlar haricinde bizim kalemize pek gelemedi. Hal böyle olunca sürekli eleştirilerimin odağında yer alan Glowacki'yi mumla arıyorum dersem yalan olmaz. Yediğimiz ikinci golde defansın yerleşim hatasının yanında buz gibi ofsaytı görmeyen hakem üçlüsünün katkısını da pas geçmeyelim. Hakemlerimiz tarihin en kötü sezonunu yaşıyorlar. Cech ilk yarı vasatı aşamazken ikinci devre dirilen takımda ayakta durmaya çalışanlardan biriydi. Serkan ise o herkese parmak ısırtan mücadelesinden, azminden fersah fersah uzaktaydı yine. Sanırım yavaş yavaş onun devrinin sonuna geliyoruz.


İlk transfer edildiğinde Dünyanın en iyi 5 defansif ön liberosundan birini kadromuza kattık diye bahsetmiştim Zokora'dan. Ona olan inancımı halen koruyorum fakat siyahi futbolcudaki isteksizlik beni derin düşüncelere sevk ediyor. İlk devre takımı hırslandıran, düştüğü yerden kaldıran bir futbolcuyken şu an takımın ilk düşen kalesi oluyor. Partneri Colman ise geçmiş maçlara nazaran daha derli topluydu. Halen özlediğimiz siyah bandanalı esmer çocuk gibi oynamıyor olsa da.

Alanzinho son haftalardaki kötü formunu bu maçta da sürdürdü. Gördüğü Sarı Kart'la cezalı duruma düştü. Gelecek hafta oynayacağımız Beşiktaş maçında takımdaki yerini alamayacak. 3.lük için son barutumuzu yakacağımız zorlu İnönü deplasmanında onun eksikliğini hissetmeyiz umarım. Muhtemel bir puan kaybı neticesinde kendimizi Şampiyonluk Playoff'u dışında bulabiliriz. Takımın en çok iş yapan iki oyuncusu Volkan ve Olcan'dı. İki kanadı oldukça etkili kullandılar, zaman zaman kanat değiştirerek rakibi şaşırttılar. Volkan Şenol Güneş'in kötü oyuncu değişikliklerinden birine kurban giderken, Olcan 90 dakika boyunca sahada kaldı. Attığı şık gol onun ligin kalburüstü oyuncularından biri olduğunu kanıtılıyordu.

Paulo Henrique kendisini göstermenin peşine düşmüş. Her maç onda bu çabayı görüyorum ama oynadığı futbol bunun çok uzağında. Bir takım oyuncusu olması için katetmesi gereken çok yol var. İkinci devre yanına gelen Halil'le beraber iyi işler yaptılar. Halil oynamadığı maçlar sebebiyle hırslıydı, attığı goldeki takibi önemliydi. Adrian oyuna bulunduğu süre boyunca olumlu işler yaptı. Ondaki bu kıpırdanma beni az da olsa umutlandırdı.


Sonuç olarak Mersin İdman yurdu hiç haketmediği bir 3 puan aldı. Gelecek haftalar için kendine küme düşme hattının biraz yukarısından bir yer ayırttı. Trabzonspor ise kötü futbol oynamadığı halde kötü defans yaptığı için şampiyonluk mücadelesinin çok uzağında kalmıştır. Ligin en çok gol atan ikinci takımı olmamıza rağmen 28 maçta yediğimiz 34 gol defansif zaafiyetimizin en büyük göstergesidir. Defans oyuncularımız gol atmaya başlaması kalemizde yediğimiz gollerin artmasını da beraberinde getirdi. Son 6 haftalık fikstüre bakacak olursak büyük bir futbol mucizesi gerçekleşmezse Trabzonspor'un şampiyonluk şansı ancak matematiksel olarak devam edecektir. Geçen sezonun aynı haftasına göre 20 puan geride olan takımımızda en son kabahatli Şenol Güneş'tir. Oyuncularımızın da yoğun maç temposu ve uyum sorununu göz önüne aldığımızda biraz daha tolere edilebileceğini düşünüyorum. Fakat Trabzonspor kulübü yönetim kurulu, gerek transfer politikası, gerek mevcut oyuncularla sözleşme yenileme durumu gerekse Futbol Federasyonu seçimleri ve şike süreci boyunca takındıkları tavır nedeniyle sınıfta kalmıştır. Gelinen noktadaki başarısızlığın yükünü onlar çekmelidir...


Oyuncularımızın Değerlendirmesi
Tolga Zengin *
Mustafa Yumlu ?
Giray Kaçar ?
Marek Cech **
Serkan Balcı *

Zokora ?
Alanzinho *
Colman **
Olcan Adın ***
Volkan Şen **
Paulo Henrique **

Sonradan Girenler
Dk. 46 Halil **
Dk. 75 Adrian **

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder